11.BÖLÜM ŞAKALAŞIYORDUK

104 4 5
                                    

Sırtımı duvara yasladım. Ayaklarımı sıranın geri kalanına uzattım. Elime Sherlock Holmes kitabımı aldım. Okumaya başladım. Mutluyum. Rahatım.

"Kaçıncı kitabı?"
Arka sıramda oturan Doruk'a döndüm. "3. olması lazım." kitabın arkasını çevirip serisine baktım. "Aynen 3."
"Güzel seri. Ben okumuştum."
"Ben zaten senden esinlenerek aldım."
"Kopyacı!"
"Birazcık."

"Kanka! Kanka!" heyecanla bağıran Asena'ya döndük. "Özlem... Öykü..." nefes alıp verdi. "Kavga çıkıcak."
"Nerde?"
"İki sıra önünüzde."

İki sıra önümüzde oturan Öykü ve Özlem'e baktım. Özlem, Öykü'nün kafasını kollarının arasına almıştı. Öykü de onlardan kurtulmaya çalışıyordu. Sonra Öykü'nün ani sıçramasıyla yerle buluştular. Özlem popo üstüne, Öykü, Özlem'in üstüne.

Hızla onların yanına gittik. Öykü hırsını alamayıp Özlem'in kafasını tutup bastırdı. Kavganın uzayacağını anlayınca Özlem'i çekmeye çalıştım. Ama işe yaramadı. Asena da Öykü'yü çekmeye çalıştı. O da bırakacak gibi değildi.

Kavganın uzayacağını anlayınca kenara çekildik. Öykü ve Özlem ayağa kalkıp saç başa giriştiler. Ne onları durdurabiliyorduk. Ne de ayırabiliyorduk.

"Artık durucak mısınız kızlar?"
Kapının önünden gelen sesle hepimiz oraya döndük. Selen hoca gelmişti. Kızlar hızla ayrıldılar.
"Bir daha görmeyeceğim." deyip gitti.

Kızlar ilk önce birbirlerine sonra kapıya baktılar. Hocanın gittiğinden emin olunca birbirlerine koştular. Bu sefer biz izin vermedik. Ben Özlem'i tutup bir tafara çekerken, Asena ise Öykü'yü bir kenara çekti. Özlem çırpınıp elimden kurtulmaya çalıştı.

"Kızım az rahat dursana."
"Duramam."
Elimden kurtulup Öykü'ye saldırdı. Derin bir iç çektim. Ne zaman durucak bunlar?

Koşarak yine aralarına girdik. Bu sefer ben Öykü'yü tutup uzaklaştırdım. Öykü daha dişli çıktı. Kolumu cimcikledi. Bende bırakmak zorunda kaldım. Kolumu tutup, sinirle hala birbirine saldırmaya çalışan ikiliye baktım.

Sertçe aralarına girdim.
"Bir rahat durun ya. Niye kavga ediyor sunuz?"
"Biz kavga etmiyoruz ki." dedi Özlem.
"Ciddi misin? Ya ne yapıyordunuz?"
"Şakalaşıyorduk."

Asena gülerek bana döndü. "Bunlar harbi manyak ha!"
"Kesinlikle. Biz de bırakalım da, rahat rahat 'şakalaşsınlar'.

Sonrasında Özlem bir kaç kez Öykü'ye sataştı. Ama Öykü karşılık vermyince, bir de bağırınca geri çekildi. O nasıl kavgaydı ya?

"Bunlar iflah olmaz. Birbirlerini seviyorlar mı? Sevmiyorlar mı? Belli değil." dedi Asena.
"İkisinin ortasında bir şey."

Hoca gelene kadar sohbet ettik. Hoca gelince Asena kendi sırasına geçti. Dersin ortalarına doğru kapı tıklatıldı. Nöbetçi öğrenci geldi.
"Hocam dersinizi böldüğüm için özür dilerim. Burda bir kız dans grubu varmış. Beste hoca çağırıyor da."
Hoca sınıfa baktı. Bizim ayağa kalktığımızı görünce yüzünü buruşturdu.
"Zaten böyle boş bir iş anca sizin başınızın altından çıkar." dedi.
İç çekip sınıftan çıktım.

"Şişt nöbetçi. Hangi sınıf?" diye sordu Asena.
"11/B"
Kızlar bana döndü.
"Ya kızım ne olcak? Eskiden olan bir şey sonuçta. Dimi?" dedim umursamazca.
"Yani. Senlik bir durum da yok. Çocuk seni seviyordu." dedi Hayal.
"Yani."
"Hadi girelim artık." dedi Öykü.

Sınıfın kapısını tıklatıp içeri girdik.
"Geçin çocuklar. Geçin." dedi Beste hoca gülümseyerek. "Evet çocuklar. Bu arkadaşlarınız etkillikleri ilk yapanlardan. İzlemeniz için çağırdım. Belki örnek alırsınız." akıllı tahtayı işaret etti. "Asena hadi aç şarkıyı."

Asena şarkıyı açarken biz yerlerimize geçtik. Şarkının başlamasıyla belirli hareketleri yaptık. Dans boyunca o çocuğa bakmamaya özen gösterdim. Sona doğru Asena ile öne çıktık. Tekmeyi atacağımız sırada kapı tıklatılmadan sertçe açıldı. Ani sesle dikkatim dağıldı ve tekmemi önde oturan bir çocuğun kafasına geçirdim. Şaşkınlıkla ellerimle ağzımı tuttum. Gülmek istiyorum ama çocuk yaralanmış olabilir.

Yere düşmüş çocuğun yanına eğildim.
"İyi misin?"
Kafasını kaldırdı. "Değilim. Görmüyor musun? Burnum kanıyor." dedi setçe.
Ay valla çocuğun burnunu kırmışım.
"Çok özür dilerim."
"Yap et. Sonra özür dilerim. Bir yürü git." dedi sinirle.
"Ay iyi be. Sanada iyilik yaramıyor. Hem bilerek yapmadım. Bilerek yapsaydım, emin ol şuan konuşamıyor olurdun." dedim.

Kapıdan çıkmakta olan kızların peşinden bende çıktım. Zil çalmış teneffüs olmuştu.
"Kızlar. Az önce bir çocuğun burnunu kırdım." dedim.
"Ne?"
"Tekmeyi savururken biraz yanlış savurmuşum." dedim.
"Ne kuvvet varmış arkadaş. Çocuğun burnu kırılmış." dedi Hayal gülerek.
"Kimin kankası be!"
"Kendine pay çıkarmasa olmuyor zaten."

Sınıfa girdik. Herkes kendi alemindeydi. Bizimkilerin yanına gittik.
"Bir çocuğun burnunu kırdım." dedim.
"Oha! Oraya sadece dans için gittiğinizi sanıyordum." dedi Berkant.
"Düşünsenize çocuğun burnu kopuyor falan."
"Nefes alacağı tek bir yer kalıyor..."
"Tamam sus midem bulandı." dedi Özlem.

"Şaka maka gidip çocuğa baksam iyi olacak. En azından özür filan dilerim." dedim ayağa kalkarken.
"Burnu yerinde yoksa koşarak ordan uzaklaş." dedi Doruk.
Güldüm. "Dalga geçmeyin."
"Gelmemi ister misin?" diye sordu Oğuz.
"Gerek yok. Gidip gelirim hemen." dedim.
"Peki." deyip oturduğu yere tekrar oturdu.

Sınıftan çıkıp 11/B'ye gittim. Çocuğu gözleri kapalı, burnunda pamuk beklemiyordum. Koşar adım yanına gittim.
"O kadar mı kötü? Valla özür dilerim. İsteyerek yapmadım."
"Biliyorum."
"Bak valla. Kapı bir anda..." kaşlarımı çattım. "Ne?"
"Biliyorum. Kusura bakma. Aşırı tepki verdim. Biraz sinirim bozuktu. Yüzüme tekme yememde tuzu, biberi oldu."
"Anladım. Hala acıyor mu?"
"Fazla değil. Biraz sızlıyor sadece."

"Yapabileceğim bir şey var mı?" diye sordum.
"Aslına bakarsan var. Benim için çıkış izni alabilir misin?"
"Böyle revire gidersen verirler." dedim.
"Zaten oradan geliyorum. Vermedi şerefsiz doktor." dedi sahte bir sinirle.
"Yani benden gizlice izin kağıdı almamı istiyorsun."
"Öyle de denebilir."
İç çektim. "Yardım edersen, yardım ederim."
"Kabul."

"Bu arada adın neydi?" diye sordum.
"Alp."

Yeni bölüm!!! Nasıl buldunuz sıpaydiler??? 😊😊😊 Peki Alp'i nasıl buldunuz???


BİZİM TAYFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin