2.BÖLÜM HEY PANDA!!

213 12 7
                                    

Ağzım açıldı. Oha!
"Melek!" hızla ona sarıldım. "Kız senin burda ne işin var?"
"Kovuyor musun beni Miray abla?"
"Yok canım. Seni İzmir de biliyordum. Şaşırdım." kolundan tutup içeri çektim.

Salona kadar sürükledim. "Abi! Bak kim gelmiş."
"Melek?" abim de şaşırdı. Ayağa kalkıp sarıldı. "Kız sen en kadar büyümüşsün."
Güldü. "İstersen büyümeseydim Meriç abi."

Gözlerim konu dışı kalmış Mert'e durdu. Hee. O tanımıyor Meleği.
"Mert. Bu Berkant'ın kardeşi Melek."
"Ben de diyorum. Birine benzetiyorum ama kim? Demek Berkant abi ha."
"Melek bu da benim kardeşim Mert." dedim.
"Bu çok uzun." güldüm.
"Öyle."

"Siz birbirinizi tanıyorsanız, biz niye birmirimizi tanımıyoruz?" diye sordu Mert. Güzel soru.
"Geçen sene tanıştık biz de. Yaz tatilin de gelmişti. Sen de kamptaydın." dedi abim.
"Haa o yüzden."

"Ama bu sefer temelli olaral geldim." dedi Melek.
Kaşalarımı çattım. "Hayırdır?"
"Okuldan atıldım." dedi omuzlarını silkerek.
Koltuğa oturttum. "Hemen ne olduğunu anlatıyorsun."
"3 kez falan kavgaya karışmış olabilirim."
"Sen şuna kavgayı ben başlattım desene." dedi abim.
"Azıcık olabilir."

Sırıttım. "Akşam akşam abini çekmek istemediğin için buraya geldin dimi?"
"Evet."
Tekrar sarıldım. "İyi ki geldin kız." o da bana sarıldı. "Ama sabah abini arayıp buraya çağırmalıyız."
"Biliyorum. Ama en azından şu yanından bakın. Artık sizin okuldayım. Yani kaydımı oraya aldırdım."

Gözlerimi sonuna kadar açtım. "İşte bu çok iyi. Çok eğleneceğiz çok."
"Yavaş eğlen Miray Hanım." dedi abim.

                                                ***

"Sen niye kavgaya karışıyorsun ki?"
"Sen de karışıyorsun."
"Ben okuldan atılmıyorum ama."
"Az kalsın atılıyordun ama."

Melek ve Berkant'ın konuşması beni güldürdü. Şuan bizimkilerle oturmuş Melek ve Berknat'ın kavgasını izliyoruz. İşsiz miyiz? Evet!

İçiceğimden bir yudum daha aldım. "Melek artık söyle. Valla içim şişti." dedim.
Güldü. "İyi peki. Abi. Ben kaydımı sizin okula aldırdım."
Berkant, Melek'e sıkıca sarıldı. "Artık gözümün önün de olucaksın." dedi.

"Sonunda kavganız bittiğine göre artık çıksak mı burdan? Yarım saattir buraya tıkılıp kaldık." dedi Öykü.
"Katılıyorum." dedik aynı anda.
"Ne yapıcaz ki?" dedi Özlem.
"Su savaşı!" diye bağırdı Yamaç.
"Hayır!" ben, Yamaç ve Asena dışında herkes bağırmıştı. Biz de gülme krizine girdik. İyi ıslattık yanisi.

Kafeden çıkıp bisikletlere atladık. Sahil kenarından sürdük. Telefonumdan Marshmello & Anne-Marie - FRIENDS şarkısını açtım. Son ses yaptım. (Önerilir. Çok iyi şarkı.)

"Kanka şu şarkıyı değiştir."
"Niye? Gayet güzel şarkı."
"Benim hoşuma gitmedi."
Göz devirdim. "Ne istersin?"
"Patlat bir Rolex." diye bağırdı arkadan Asena.

Rolex'i açtım. Bazı kısımlarında eşlik ettik. Özlem arabayla çarpışıyordu. Son anda döndü. Öykü bisikletten düştü. Aslında Hayal ittiği için ama şii... Yamaş sürekli iğrenç espirilerinden yaptı.

"Laz askerler silaha ne derler?"
"Ne derler?"
"LazEr silahı." çok komikmiş gibi kahkahalarla gülmeye başladı.
"Hahaha güleyim de boşa gitmesin." dedi Melek.

Hava kararmaya başlayınca evlere dağıldık.

                                                ***

Pandalı tulum pjamamı giydim. Çikolatalı dondurmamı ve kaşık alıp bahçeye çıktım. Çardağa oturdum. Ayağımı masaya koydum. İyice yayıldım. Büyük bir zevkle dondurmamı yedim.

"Hey Panda!"
Panda? Çok yaratıcısın. Arkamı döndüm. Benim yaşlarımda ki çocuğa baktım.
"Ne?"
"Çok kibarsın."
Sırıttım. "Biliyorum."

Bu çocuğun boş olan evde ne işi var?
"Orası boş değil miydi?" dedim evi gösterip.
"Boştu. Biz taşınana kadar." çitlere yaklaştı. "Bu arada ben Oğuz."
Ayağa kalktım. Eve doğru yürüdüm.

"Adını söylemeyecek misin?"
Arkamı döndüm. "Hayır." önüme dönüp eve yürüdüm. Tam kapıdan giricekken durdum. Arkamı dönmeden konuştum. "Sen bana Panda de." içeri girdim.

Telefonuma gelen mesajla telefonumu çıkardım. Doğa'dan geliyordu.

D: Kız kaç gündür konuşamıyoruz. Kap gel sandalyeni. Yiyecek bir şeyler de getir.

M: Geliyorum bekle.

Dolaptan alabildiğim kadar çikolata ve benzeri şeyler aldım. Sandalye alıp tekrar bahçeye çıktım. Bu sefer bahçenin diğer tarafına gittim. Doğa gelip kutulmuş bile.

Çitin kenarına sandalyemi koyup oturdum.
"Neber kız?"
"İyi. Sen?"
"Benden de iyi valla. Dur ben sana geçen gün okulda olan olayı anlatayım."

Doğa ile aynı sokakta oturabiliriz. Ama o başka bir okula gidiyor. Ne kadar bizim okula geçmek istese de annesi ve babası izin vermedi.

Anlatıcakları bitince çikolatasını açıp yemeye başladı.
Diğer yanımızda ki evi gösterdim. "Yeni kişler taşınmış." dedim.
"En son 2 yıl önce doluydu orası. Kim taşınmış?"
"Tam olarak bilmiyorum ama bizim yaşlarımız da bir oğulları var."
"Tanıştınız galiba."
"Küçük bir muhabbet geçti."
"Hımm." dedi imayla.
"Oha Doğa!"
"Ne? Sürekli sapsın. Sap geldin. Sap gidecen diye korkuyorum kanka."
"Sen bunları düşünme. Sen kendi saplığına bak." dedim.
"Haklısın."
Dayanamayıp gülüştük. Ciddi olamıyoruz kardeşim.

BİZİM TAYFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin