İnsanların bize bakmasını umursamadan kahkaha attım. Şarkı sözlerini bağırarak söylemeye devam ettim.
"Ayrı iklimsin ne çare
Ben sana vurgun biçare
Sarardım soldum hasretinle"
Şuan ne mi yapıyorum? Alp'in arkasında, bisiklette gidiyorum. Şimdi diyeceksiniz 'Bağırarak şarkı söylemenin amacı ne süperzeka?' Yamaç ile kapışmamız. Arkadaşlarımla eğlenmeyi seviyorum. 1 hafta onlardan uzaklaştırdım kendimi. Şimdi de acısını çıkartıyorum.
"Montumun cebinde yok kuruş
Zıplıyor herkes kanguru sanki
Full depo Taunus'un
Bi de kafamıza bass vurur ama yine yok
Bu hayatın heyecanı meyecanı yok
Bu hayatın heyecanı meyecanı yok
Bu hayatın heyecanı meyecanı yok, yok!"
Yamaç da adını belirtmek istercesine şarkısını söyledi. (Çukur izleyenler kendini belli etsin)
"Nasıl bir günah işlemiş olabilirim ki böyle salaklarla arkadaş oldum?" diye yakındı Doruk.
"Öyle deme Doruk. Biz olmasak hayatına renk katan kim olacaktı?" diye sordu Yamaç.
"Bırak hayatım siyah beyaz kalsaydı."
Onlar kavga ederken ben Alp'e döndüm.
"Sen bugün fazla konuşmadın? Bir sorun mu var?" diye sordum diğerlerinin duyamayacağını bir ses tonuyla.
"Bir sorun yok." dedi gülümsemeye çalışarak.
Göz devirdim. "Dökül."
"Bak Miray..."
"İtiraz istemiyorum. Biz arkadaşız, anladın mı beni? Sen bana dertlerini anlatmayacaksan, ben burda ne halt yiyorum?"
Derin bir nefes alıp verdi. "Arkadaş olalı fazla bir zaman olmadı." dedi.
"Olabilir. Ama senin Yamaç veya Doruk tan farkın yok benim için."
Gülümsedi. "Sağ ol."
"Anlatacak mısın?"
Tam ağzını açacakken Doruk'un sesiyle konuşamadı.
"Park burada, nereye?"
Alp hızlı bir dönüş yapıp parka girdi. Benim inmem için durduğunda hızla arkasından indim. Onlar bisikletlerini kilitlemeye giderken, ben de gidip alçak duvarlardan birine oturdum.
Kısa sürede yanıma geldiler. Yamaç sağıma, Alp soluma, Doruk da Alp'in yanıan oturdu. Şuan dışardan bakılsa kız kardeşleri gibi durabilirim. Çünkümsü çok uzunlar. 3 abi...
"Bu akşam bir şeyler yapalım." dedi Yamaç.
"Ama sadece 'Bizim Tayfa'. Sevgililer, kardeşler, abiler olmadan güzel bir akşam geçirelim." dedim.
"Dışlanmışlık hissediyorum." dedi Yamaç.
"Aynen."
"Acaba bara mı gitsek?" diye öneride bulundu Alp.
"Çok klasik olmadı mı?" diye sordum. "Kesin kötü bir şey olur?"
Yamaç kafama vurdu. "Sen şom ağızlısın. Konuşma bak başımıza gelecek."
"Dedim bile." dedim sırıtarak.
"Neyse. Ben gruba yazıyorum." dedi Doruk.
Saniyeler sonra üçümüze de bildirim sesi geldi. Ne olduğunu bilsem de baktım.
BİZİM TAYFA ???
D: Gençler akşama plan yapmayın.
Y: Ne yapacağız ki?
Kafamı telefondan kaldırıp kaşlarımı çatarak Yamaç'a baktım. Doruk ve Alp'de kaşlarını çatarak ona bakıyordu.
"Ne var? Açıklama yapmamış. Ben de diğer grup üyelerimiz anlasın diye sordum." dedi.
"Eğer bekleseydin geri kalan kısım da geliyordu." dedi Doruk.
"Sen de taksit taksit yazma kardeşim."
Doruk sabır dileyerek telefonuna bir şeyler yazmaya devam etti. Ben de telefonu elime aldım.
BİZİM TAFYA ???
D: Sevgililer, abiler ve kardeşler olmadan bar da eğlenelim diyorum.
Y: Açıklama yaptığın için sağ ol canım kardeşim.
Doruk ters ters Yamaç'a bakmayı ihmal etmeden tekrar telefonuna döndü.
BİZİM TAFYA ???
ÖY: Bar?
H: Evet Öykü. Bar.
Bana uyar. Gelenler belirlensin, saat kaçta olduğunu belirleyelim.
M: Ben de geliyorum.
Ama erkeklerden biri beni evden alıp, bırakması lazım. Abimi biliyorsunuz.
B: Gençler eğer size uyarsa kuzenim bizi bara bırakabilir.
Köşe de bir yerde oturur.
M: Olur mu öyle şey? Hem bizi arabasıyla bırakıyor. Hem de onu dışlıyoruz.
D: Aynen. Kaç yaşında.
B: Bu sene Üniversiteli oldu kendisi.
H: Aramızda fazla bir yaş yok.
B: Zaten fazlasıyla çocuksu.
A: Asena'sız bar olmaz. Ben de geliyorum.
ÖZ: Beni de katın. Asıl bensiz olmaz.
D: Saat 8 gibi herkes hazırlansın. Berknat'lar sırayla laır herkesi.
B: Aynen.
Y: Saat kaç?
Kafamı telefondan kaldırıp tekrar Yamaç'a baktım.
"Salak telefonun üst köşesinde, sağ da var." dedim.
"Her şeyi yargılıyorsunuz sizde. Gruptaki diğer arkadaşların arasında üşenenler olacaktır. Ben onlar için sordum." dedi kendini savunarak.
"Asıl üşenen benim desene." dedi Alp.
BİZİM TAFYA ???
ÖZ: 15:06
Y: Ohhooo daha çok var.
H: Kızlar giyeceklerinizi yanına alıp hemen bana geliyorsunuz.
A: Beni es geç.
H: Eğer gelmezsen geçen akşam markete diye çıkıp Anıl ile buluştuğunu abine söylerim.
Gözlerim kocaman açıldı. Bu kız nerden biliyor bunu? Bir ben biliyorum. Ben söylemediğime göre kim söylemiş olabilir.
A: Miray söylemeyeceğine göre bizi duydun dimi?
H: Azıcık olabilir.
A: Nalet olsun ki geliyorum.
Oturduğum yerden kalkıp arkamı temizledim.
"Ben kaçar beyler."
"Fazla süslenmeyin." dedi Alp.
'He he, paki, tamam.' bakışlarımdan birini yollayıp parkın çıkışına yürüdüm.
***
"Ben zaten elbise giymeyeceğim. Makyaja gerek yok." diye isyan etti Asena.
"Ya azıcık yapsam ne olacak?" diye sordu Hayal.
"Hayır!"
"İyi be!" sonra bana döndü. "Miray seni alayım."
"Ben de elbise giymeyeceğim ama eyeliner çeksen çok makbule geçer."
"İyi, peki. Gel."
Hayal'in karşısındaki sandalyeye oturdum. Hayal hızla eyelinerı çekti. Kız bu işte usta resmen. Hiç bir bozukluk olmadan hızla eyeliner çeker.
"Allah razı olsun cınım." dedim gülerek.
"O çocuk hala yazıyor mu?"
"Hayır. Engelledim." giyeceklerimi getirdiğim poşeti elime aldım. "Neyse. Ben gidip giyineceğim."
Odadan çıkıp lavaboya gittim. Asena da lavabodan çıkıyordu. Siyah kot pantolon ve sitah bir tshirt giymişti. Saçlarını tepeden toplamıştı.
"Güzel olmuşsun len." dedim gülerek.
"Allah razı olsun kanks. Sen ne giyeceksin?"
"Siyah pantolon, lacivert tshirt, siyah lacivert desenli bandanamı takıcam."
"Kombin benzerliği." dedi gülerek.
"Kanks olmak bunu gerektirir."
Lavaboya girip hızla üstümü giyindim. Beyaz spor ayakkabımı giymeyi unuttuğumu fark ettiğim de çoktan lavabodan çıkmıştım. Nasıl olsa oda da giyerim deyip odaya girdim. Bizimkiler hala Asena'ya makyaj konusun da baskı yapıyorlardı. Küçük pufa oturup ayakkabımı giydim.
Öykü dizlerine kadar uzanan lacivert bir elbise giymişti. Üstünde beyaz puantiyeler bulunuyordu. Hayal dizlerinin biraz üstünde beyaz sade bir elbise giymişti. Özlem ise beyaz bir şort üstüne de sarı bir gümlek giymişti.
Telefonumun çalmasıyla cebimden çıkardım. Berkant arıyordu.
"Alo."
"He?"
"Çok kibarsın Miray."
"Biliyorum. Geldiniz mi?"
"Evet. Hadi çabuk."
"İyi. Geliyoruz."
Telefonu kapatıp arka cebime sıkıştırdım.
"Kızlar!" hepsi aynı an da bana döndü. "Berkant'lar gelmiş. Hazırsanız çıkalım artık."
"Ben hazırım." Asena gelip koluma girdi. "Siz gelin kızlar. Biz iniyoruz."
Beni sürükleyerek odadan çıkardı. Yavaş yavaş merdivenleri indik.
"Biraz daha orada kalsaydım beni bağlayıp zorla makyaj yapacaklardı."
"Bir eyeliner çektirseydin bari."
"No father no. Sizden çekeceğim var benim." dedi ve hızla evden çıktı.
Gülerek arkasından da ben çıktım.
Erkekler bekleyeceklerini düşünüp arabadan inmişlerdi. Tanımadığım tek kişi vardı. Berknat'ın kuzeni, salak.
Bizimkilerin yanına gittiğim de Asena'ya gülüyorlardı. Asena da sinirli bakışlarını bizimkilerin üstünde gezdiriyordu. Kolumu Asena'nın omzuna attım.
"Niye kızdırdınız benim kanksımı?" diye bağırdım.
"Bize makyaj dan kaçma macerasını anlatıyordu." dedi Yamaç gülerek.
"Her insan makyaj yapmak zorunda değil." dedi Asena.
"Kızlar güzel olmka içim makyaj yapar. Ama Asena'ya bak makyaj yapmıyor." dedi Yamaç. "Ben yüz maskelerinden tut, bütün ürünleri kullanıyorum."
Tek kaşımı kaldırdım. "Asena bütün bunları yapmamasına rağmen sevgilisi varken, senin bütün bunları yapmana rağmen 4 senedir sevgilin yok. Bence sen de bakım yapmayı bırakmalısın." dedim sırıtarak.
"Belki sevgili bulabilirsin o zaman." diye ekledi Asena.
Erkekler kahkaha ile gülerken biz haklı çıkmanın havasıyla sırıtıyorduk.
"Tamam. Ezildim, susuyorum."
Erkeklerin arkasında ki Fiat Ducato'ya baktım.
"Bu kuzeninin mi Berkant?"
"Ben cevaplıyım." dedi kuzeni. "Hayır benim arabam daaha spor. Berkant sizin sığmayacağını söyleyince biz de bunu kiraladık." sonra elini uzattı. "Bu arada ben Erkan."
"Ben de Miray."
Asena'ya elini uzattı. Ama tabi Asena'yı tanımıyor. Elini sıkmadan konuştu. "Asena ben de."
Erkan şaşkınca Asena'ya baktı.
"Sen onun kusuruna bakma Erkan abi. Bizim ki biraz yabanidir." dedi Doruk.
Asena göz devirdi.
"Sen yine iyisin." dedi Berkant. "Bir keresin de onunla tanışmak isteyen bir çocuğun elini burmuştu."
"Off. Ama nasıl çığlık atmıştı? Ben bile o kadar ince çıkartamıyorum sesimi." dedim.
"Kanka çocuk şakasına gelmiş. Ben ilk başta anlamıştım zaten. Şaka olmasaydı elini burkmazdım. Küfür ederek yanımdan gönderirdim." dedi Asena.
Sanki bu konu çok normalmiş gibi konuşmamız Erkan abiyi bayağı şaşıtmışa benziyordu.
"Şaştın kaldın abi." dedi Berknat. "Bunlar bizim normal konuşmalarımız."
"Belli oluyor." dedi.
Doruk sıkıntıyla ofladı. "Nerde bu kızlar?"
"Salaklar hala makyajla uğraşıyorlardır." dedi Asena.
Telefonumu çıkardım. "Arıyım şunları."
Hayal'in ismini bulup aradım.
Uzun süre çaldı. Tam kapamak üzereyken telefonu açtı. O konuşmadan direk konuya girdim.
"Yarım saattir sizi bekliyoruz. Ne zaman gelmeyi düşünüyorsunuz?!"
"Tamam ya. Özlem'in makyajı bozulmuştu. Onu düzelttim."
"Makyajınız yüzünden biz burada ağaç olduk." dedim.
"Tamam şimdi kapıdan çıkıyoruz. Kapa kapa."
Ben cevap veremeden yüzüme kapattı. Telefonu cebime koyarken onlar kapıdan çıkmışlardı bile. Koşarak yanımıza geldiler.
"Gelmeseydiniz kızlar." dedi Alp.
"Sus, geldik işte. Allah allah." diye söylendi Hayal.
Erkan abi sırasıyla kızlarla tanıştıktan sonra hepimiz arabaya doluştuk. En arka üçlüye ben, Asena ve Yamaç oturduk. Cam tarafında, yan şekilde duran 3'lü kotuğa Özlem, Hayal ve Öykü oturdu. Kapı tarafıdaki, yan duran ikili koltuğa Doruk ve Alp oturdu. Şoför koltuğuna tabiki de Erkan abi oturdu, yanına da Berkant.
Yolculuk boyunca bağırarak şarkı söyledik. Tabikide sadece ben, Yamaç ve Öykü söylemedik. Tamam. Evet sadece üçümüz söyledik. Diğerleri eğlenmeyi bilmiyor cınım.
"Gençler nefesinizi yormasanız artık. Bara saklayın enerjinizi." dedi Berkant.
"Doğru söylüyorsun." dedi Yamaç. "Orada tüm dans yeteneklerimle bütün kızları etkileyeceğim."
Yamaç'ın dediğine hepimiz güldük.
Sonunda bara vardığmız da hepimiz arabadan indik. Erkan abi arabayı valeye verdi. Bar çok kalabalık değildi. Bazıları pistte dans ediyordu. Bazları ise topluluk halinde masalarda oturuyordu. İçkiden kendinden geçmiş bir kaç kişide alakasız yerlerde delice dans ediyorlardı.
"O zaman eğlence başlasın!" diye bağırdı Öykü.
Hepimizin sığabileceği bir masa olmadığı için masaları birleştirdik. Tam yan masadaki grupta bizim gibi kalabalıktı. Onlar da masa birleştirmişti. Erkan abi garsonu çağırdı. Teker teker sipariş verdik. Çok ciddiyim. Kesinlikle alkol almayacağım.
Asena'nın alkollü kokteyl aldığını işitince şaşkınca yan tarafıma döndüm.
"Ne bakıyorsun? Yanımızda erkekler var. Hiçbir şey olmaz." dedi. "Sen de iç."
"Ben içmiycem. Alkolsüz bir kokteyl işimi görür benim."
"Sen bilirsin."
Diğer yanımdaki Doruk'a döndüm. "Sen alkol alacak mısın?"
"Neden buraya geldik Miray? İçmeye ve eğlenmeye." dedi.
Oohhoooo. Aklı başındakileri yavaş yavaş kaybediyoruz."
"Ben sadece eğlence kısmını alayım." dedim.
Ben sadece 1 kokteyl içmiştim. Fakat Asena ve Berkant girdikleri iddaa yüzünden bilmem kaçıncı içkilerini içiyorlardı.
"Artık durun ya. İyice sarhoş olucaksınız." dedim.
"Yok sarhoş olmayız." dedi Asena.
Sesinden çoktan sarhoş olduğu belli oluyordu.
Garson kokteylimi getirince teşekkür ettim. Kokteylimi yan tarafıma koyup masanın üzerinden daha sarhoş olmamış Öykü ve Yamaç'ı dürttüm.
"Hadi pistte çıkıp kurtlarımız dökelim." dedim.
Öykü ayağa fırladı. "Hadi!"
"Bütün kızlar, bana hasta olmaya hazır olun!" diye bağırdı Yamaç.
Yan masadaki kızlar Yamaç'a bakıp gülüştüler.
Yamaç egoyla göğsünü kaparttı. "Görüyor musunuz hanımlar. Daha hünerlerimi sergilemeden kızları etkilemeye başladım."
Öykü'yle gülüşüp Yamaç'a baktık.
Hala gülerek Yamaç'a bakarken benim olduğunu düşündüğüm kokteylimi alıp kafama diktim. Boğazımı yakmasıyla yüzümü buruşturdum. Acaba farklı bir kokteyl mi getirdi garson?
"Miray!"
Hızla Özlem'e döndüm.
"Doruk'un viskisini içtin."
Şaşkınlıkla gözlerim açıldı. "Oha!"
"Ya 1 bardaktan bir şey olmaz. Hem 1 bardak bile değildi. Yarımdı." dedi Yamaç
Öykü ve Yamaç kolumdan tutup beni peşlerinden piste sürüklediler. Sarhoş olup salak saçma şeyler yapmaktan korkuyorum açıkçası.
YAZARIN AĞZINDAN (5 SAAT SONRA)
Tayfanın neredeyse hepsi sarhoş olmuştu. Yamaç, Öykü ve Miray delicesine dans ediyordu. Arkadan Shawn Mendes - There's Nothing Holdin' Me Back çalıyordu. Yamaç masalardan birine çıkmış, tshirtini çıkarmıştı. Öykü ve Miray ise deli gibi kahkaha atıp masanın çevresinde dans ediyorlardı. Üçü de 1 bardak alkol almışlardı ama bünyeleri alışık olmadığı için çabucak sarhoş olmuş ve üstüne 3-4 bardak daha içki içmişlerdi.
"Bütün baaayyaannlar bana hastaaa!" diye bağırdı Yamaç kahkaha atarak.
"Huhuhuuuu!" diye bağırdı Miray.
Öykü kolunu, Miray'ın omzuna attı. "Kanka dünya niye dönüyor yaaa?"
"Bilmiyorum ki. Bana da farklı geldi."
Alp ve Doruk dışarıda kendilerine gelmeye çalışıyorlardı. Kendilerine gelir gelmze buradan gideceklerdi. Alkolü fazla abartmışlardı. Grupça hem de.
"Ayılmaya çalışıyorum. Ama buradan kalkacak halim dahi yok." diye isyan atti Alp.
"Aynı durumdayız kardeşim." dedi Doruk. "Hadi kendi biraz zorla. Toplayalım tayfayı. Sonuçta arabayı biz kullanmıyoruz."
Özlem ve Hayal alkolün etkisiyle dans pistindeki erkeklere sataşıyorlar, laf atıyorlardı. Evet. Erkekler onlara laf atmıyor. Onlar erkeklere laf atıyor.
"Hey sen. Evet evet sen. Nerden geliyor bu yakışıklılık beyfendi?" dedi Özlem. Sonra kahkaha attılar.
"Kızım yürüyün gidin işinize."
"Ne oldu ya? Beğenmedin mi bizi?" diye sordu Hayal.
"Tövbe estağfurullah."
Asena ve Berkant alkolün etkisiyle iddayı unutmuşlardı. Masada onlar ve Erkan dan başka kimse yoktu. Erkan alkole alışkındı. Ama onu da etkilemediği söylenemezdi. Saçma konular hakkında konuşup, saçma salak gülüyorlardı.
"Şişt güzellik!"
Yan masada ki çocuklar durumdan istifade Asena'yla konuşmaya çalışıyorlardı. Şimdi düşünürsek, erkeklerin yarısı masa da yok. Kalanları zaten sarhoş. Erkan'nı da takmıyorlarsa gayet iyi bir ortam. Tabi onlar için.
"Bağa mı didin?"
"Evet. Sağa didim." dedyip aralarında gülüştüler.
"Ne diyon oğlum sen? Önüne bak." diye çıkıştı Asena.
Her ne kadar sarhoş olsa da kendinden asla ödün vermemişti. Çünkümsü o Asena'ydı.
"Önüm arkam sağım solum sensin bebeğim."
"Kim bebeğin? Ben mi? Doğru konuş lan."
"Konuşmassam ne olur?"
Asena oturduğu yerden kalktı. Çocuklara ters köşe yapacaktı. Normal de olsa direk dalmıştı ama şuan alkolü etkisinde.
Sahte bir gülümsemeyle yanlarına gitti.
"Şimdi size ne olcağını gösteriyim." dedi ve kıkırdadı. Çocuklarda gülmeye başladı. Ama uzun sürmedi. Asena, ona laf atan çocuğun burnuna yumruğunu indirmişti bile. Çocuk acıyla inledi. Burnu kanamaya başlamıştı bile.
Arkadaşları Asena'nın üstüne yürümeye başladı. Ama çok geçmeden cam kırılma sesi geldi. Çocuklardan biri yere yığılmıştı. Çocuğun arkasında elinde kırık şişe bulunan Miray duruyordu. Asena'nın başının derde girdiğini görmüş ve eline ilk gelen şeyi kapıp yardıma koşmuştu.
Kargaşayı gören diğer grup yanlarına gelmişti. Hepsi de kızgın bakışlarla Asena ve Miray'a bakıyordu. Ama sadece onların grubu yoktu. Kızların etrafını sardıklarını gören tayfa koşarak toplanmıştı. İki grup da birbirine sinirli bakışlar gönderiyordu. İnanmayacaksınız belki ama Yamaç bile arkadaşlarını korumak adına gardını almış, ciddi bir şekilde diğer gruba bakıyordu.
İli grup bir şey yapmadan birbirlerine bakarken Yamaç sıkılmış olmalı ki çocuklaradan birine yumruğunu geçirdi. İşte kıyamet orada koptu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM TAYFA
Genç KurguBüyük bir tayfanın beraber üzülüp, beraber sevindiği bu hikayeye hoşgeldiniz.