2 hafta geçti ve hiç ekşınlı bir şey olmadı. İyice Öykü'ye döndüm. Yakında Öykü gibi 'Ekşınn!' diye bağırarak gezicem.
Sıkıntıyla ofladım. "Ben. Çok. Sıkıldım."
"Biz de farklı değiliz." dedi Asena.Kafamı duvardan kaldırıp bizimkilere baktım. Öykü yine aynı pozisyonundaydı. Hayal da onun gibi kafasını sallandırıyordu. Özlem masanın üstünde ayaklarını sallandırıyordu. Yamaç ve Doruk sunucakları ödevin konuşmasını yazıyorlardı. Oğuz da onlara yardım ediyordu. Evet. Oğuz'u da aramıza aldık. Nedeni? Yok. Canımız öyle istedi. Bizi sorgulamayı bırakın artık.
Asena ve ben de camın ordaki çanta koyma yerine oturup bağdaş kurmuştuk. Sırt sırta oturuyorduk. Berkant... Harbi nerde o?
"Berkant nerde?"
"En son sinirle sınıftan çıkarken görmüştüm." dedi Oğuz.
"Oha! Yok ve biz bunu yeni fark ediyoruz." dedi Asena.
"Çok iyi arkadaşlarızdır." dedim gülerek. Ayağa kalktım. "Gidip bir bakalım. Benle gelecek."Hiç kimse yüzüme dahi bakmadı. "Ya biriniz gelin."
"Ben gelirim." dedi Oğuz.
"İyi hadi."Oğuz ile ilk önce üst kata çıktık. Orada yoktu. Alt katlara baktık. Orada da yoktu. Kantinde de. İç çektim. "Nerde bu çocuk?"
Mertlerin sınıfından olduğunu bildiğim çocuk koşarak yanımıza geldi.
"Miray abla! Miray abla!"
"Ne oldu?"
"Berkant abi... Berkant abi, Mert'i dövüyor."
"Ne? Nerde?"
"Arka tarafta."Kimseyi takamdan herkesi ittirerek koşmaya başladım. Arkamdan seslenildiğini duydum ama oralı bile olmadım. Oğuz bana yetişip yanımda koşmaya başladı.
"Oğuz. Git abimi, Koray abiyi çağır. Çabuk!"
Merdivenlerin orda benden ayrıldı.Hızla arka tarafa gittim. Berkant yumruklarını Mert'e geçiriyordu. Mert ise karşılık dahi vermiyordu. Melek... Melek? Melek ise onları ayırmaya çalışıyordu. Melek na alaka lan?
Yanlarına koştum. "Berkant bırak kardeşimi."
"Bırakmam. Irz düşmanı."
"Berkant! Düzgün konuş."
"Kardeşime asılıyordu."
"Abi yok öyle bir şey." dedi Melek. Ağlıyordu.Berkant'ı ittirdim. "Kendine gel. Yok öyle bir şey diyorlar."
"Gözlerimle gördüm. Kulaklarımla duydum." dedi bağırarak.
Mert'e baktım. Dudağı patlamıştı. Yanağında kocaman bir morluk vardı. Bir de bunlar görünen yaralar. Kesin vücudun da morlular oluştu."Benim kardeşime dedi. Seni seviyorum dedi." Berkant iyice sinirlenmeye başladı. "Benim kardeşim de bu dediğine hiçbir şey yapmadı. Sadece güldü."
Mert'in üstüne tekrar atlayacakken önüne geçtim. "Ona dokunmak için cesedimi çiğnemen lazım."Sinirle soludu. "Miray çekil."
Meleğe baktım. "Sen seviyor musun kardeşimi?"
Gözleri parladı. Gülümsedi. Mert'e baktı. "Evet."
"Mert. Kardeşim. Sen?"
"Evet."Berkant üstüne yürüdü. "Bak evet diyor."
Tam önüne geçicekken abim gelip itti onu. "Ne yapıyorsun lan?"
Abim, Berkant'a vurucakken durdurdum. "Bırak abi. Vursan bile anlamaz bu." dedim.Meleğin yanına gittim. Bizim kızlar yanındaydı.
"İyi misin canım?"
"İyiyim Miray abla. Abim... abim adına ben özür dilerim. Neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum. Çok fazla te..."
"Şii..." Melek'e sarıldım. "Geçti tamam."Göz yaşlarını silip ayağa kalktı. Bende Mert'in yanına gittim. Hala yerde oturuyordu. O sırıtıyor mu? Berkant çok mu vurdu acaba? Yanına oturdum. Abim de diğer yanına oturdu.
Berkant, Meleği alıp gitti. Ne kadar durdurmayı denesekte bizi takmadı bile. Salak ya. Yemin ediyorum salak.
Bizimkilerde yere oturdu.
"Sen niye sırıtıyordun?" diye sordu Asena.
"Çok vurdu galiba." dedi Koray abi.
"Yok. İlk defa beni sevdiğini söyledi." iç çekti. "1 haftadır çıkıyoruz ama bana ilk defa seni seviyorum dedi."
"Yaa." sesleri yükseldi.Omzuna vurdum. "İnsan ablasına söyler." sonra dayanamayıp sarıldım. "Seni aptal aşık." sırıttı.
Ne mi oldu? Berkant ne kadar salak olduğunu gösterdi. Sen neden birbirini seven iki insanı ayırırsın ki? Ama sen görürsün Berkant Efendi. O çocukları her fırsatta buluşturucam. Senin ruhun bile duymayacak.
MELEK'İN BAKIŞ AÇISINDAN;
Abim kolumdan tutup eve soktu beni. İyi ki annemler evde değil.
"Abi beni bir dinle."
"Neyi dinleyeceğim? Her şey ortada."
"Evet. Ben onu seviyorum abi." diye bağırdım.İfadesizce yüzüme baktı. Korkmalı mıyım? Belki de.
"Bir daha o çocukla görüşmeyeceksin."
"Ne?"
"Duydun beni. Şimdi çık odana bundan sonra okul, ev. Ev, okul. Anlaşıldı mı?"Sinirle odama çıktım. Yol boyunca tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım. Ne olurdu sanki olumlu karşılasaydı? Ben onu seviyorum diyorum. Hem Mert'i de tanıyor. Kötü biri olmadığını da biliyor. Neden böyle yapıyor? Offf...
Camımın tıklatılmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Perdemi sonuna kadar açtım.
"Miray abla!"
Camı açmamı işaret etti. Hızla camı açtım. Aşağı baktım. Mert, Asena abla,Yamaç abi, Hayal abla, Öykü abla, Özlem abla, Doruk abi, Oğuz abi? Bunların burda ne işi var?"Miray abla? Neler oluyor?" dedim şaşkınlıkla.
"İyi olduğunu görmeye geldik. Yoksa Mert başımızın etini yerdi. Kardeşim diye söylüyorum, çok inatçıdır. Ablasına çekmiş. Neyse ben iniyorum. Görüşürüz."
"Görüşürüz."Miray abla indikten sonra Mert tırmandı. Hiçbir şey demeden ona sarıldım. O da sıkıca sarıldı bana.
"Canın çok acıyor mu?" diye sordum ondan ayrılırken.
"Hayır."
"Yalan söyleme."
"Azıcık olabilir."
"Ben çok özür dilerim."
"Hayır. Özür dilenecek bir şey yok. Hakkıdır. Sonuçta kardeşisin.""Ama fazla tepki verdi. Ona ayrı bir hesap soracağım." dedi Miray abla aşağıdan.
"Sen bizi mi dinliyorsun?" diye sordu Mert.
"Hepimiz burdayız. Sadece ben değil." dedi. "Fazla oyalanmayın. Berkant fark etmeden gitmemiz lazım. Bu arada Melek, telefonun hep açık olsun. Sakın abine kaptırma."
"Tamam."Tekrar sarıldık. "Sonra görüşürüz." dedim.
"Zaten görüşücez."
Odamın kapısını bir anda açılınca Mert'i itip perdeyi kapattım. Ama ne yapayım? Yakalansa mıydı?"Melek. Sen ne yapıyorsun orda?"
"Camdan bakmakta mı yasak?" dedim tersleyerek.
O anda bahçeden ses geldi. Ayy kesin düştü."O ses neydi?"
"Ne sesi?"
"Az önceki ses."
"Kedidir kedi." dedim.
"Dur bir bakayım."Önüne geçtim. "Çık odamdan."
"Melek..."
"Çık dedim. Yüzünü görmek istemiyorum."
Bir şey demesine fırsat vermeden onu kapı dışarı ettim. Kapımı kilitleyip cama koştum. Aşağı baktım. Gitmişler. Oh!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM TAYFA
Teen FictionBüyük bir tayfanın beraber üzülüp, beraber sevindiği bu hikayeye hoşgeldiniz.