5.BÖLÜM D Mİ? C Mİ?

164 12 6
                                    


Sandalyelerden birine oturdum.
"Evet gençler. Plana sadık kalıyoruz. Özlem ve Öykü siz kafenin yan taraflarını tutucak sınız. Hayal sen kapıda olucaksın. Biz Asena ile içerideyiz. Yemin ediyorum başkanların gideceği yer bile bu kadar korunmuyordur." elimi saçımdan geçirdim. "Pek bir sorun olucağını sanmıyorum zaten. Yamaçlar, Berkant'ı oyalayacak."

"Abla valla saol. Sen olmasan Melekle asla buluşamayacağım."
"Ne demek sıpaydi. Ablalar bugünler için var."

Kafenin kapısı açıldı. Melek gelmişti. "Hadi kızlar herkes görev yerine."
Masadan kalktık. Kızlar dışarı çıktı. Bizde cam kenarında ki bir masaya oturduk.

Bir süre sonra kafenin kapısı açıldı. İyiki kapıya bakıyormuşum. Hızla ayağa kalkıp Mert'i masanın altına ittim. İyiki örtü var. Mert'in oturduğu yere oturdum.
"Miray abla ne oluyor?"
"Arkana bak."
Dönüp baktı. Şaşkınlıkla gözleri açıldı. "Abim!"

Berkant ilk önce etrafa bakındı. Sonra göz göze geldik. Hiçbir şey çaktırmamak için sinirle ona baktım. Yanımıza gelip sandalyelerden birine oturdu.

"Selam."
İkimiz de cevap vermedik.
"Hadi ama kızlar." kafasını eğdi. "Ben sizinle konuşmak için geldim. Önemli. Şu Mert olayı hakkında. Mert'i çağırın onunla da konuşmalıyım."

Mert'in hareketlendiğini hissettim. Kalkmadan onu tuttum.
"Neden çağıracak mışım? Bir daha kardeşimi dövmeyeceğini nerden biliyim?"
"Haklısın. Yaptığım hiç iyi değildi. Özür dilerim."
"Benden özür dileme." Mert'i masanın altından çektim. "Ondan özür dile.
Berkant şaşkınlıkla Mert'e baktı. "Sen nerden çıktın?"
"Abi sen benim nerden çıktığımı boşver. Sen ne konuşacaktın benimle.
"Gel otur."
Mert de diğer sandalyeye oturdu.

"Bakın hepinizi çok üzdüm. Özellikle kendi kardeşimi. Böyle yapmamalıydım. Ama ben çok kıskanç biriyim. Kardeşimi paylaşmak istemedim. Ama şuan onun mutluluğu daha önemli."
"Yani?"
"İzin veriyorum."

Mertle, Melek birbirlerine sarıldılar. Gülümseyerek onları izledim. Nereden geldiğini anlamadığım Yamaç bağırdı.
"Grup kucaklaşması!"
Hepimiz Mert ve Meleğe sarıldık. İşte şimdi mutluyuz.

Ayrıldığımız da Mert ve Melek hala sarılıyordu. Tam Berkant bir şey diyecekken ben önce davrandım. Mert'i kendime çektim.
"Bu kadar yeter dimi? Biraz da bana kalsın kardeşim." dedim.
Mert beni kolunun altına aldı. "Kıskanma abla sen benim için özelsin." kulağıma eğildi. "Hiçbir kız bu özelliğe erişemez."
Gülümsedim. İyiki böyle bir kardeşim var. Canım yaa.

                                                 ***

"Abi! Mısır kalmamış."
"Dur. Geliyorum."

Abim mutfağa geldi.
"Gidip alıyım mı?" dedim.
"Kız başına?"
"Abi ne olacak?"
"Mertle gidip gelin."

Koşar adım salona girdim.
"Mert kalk. Markete gidiyoruz."
"Niye ben ya?"
"Bir şeye de itiraz etme. Kalk hadi." bizimkilere döndüm. "Ben gelene kadar brownileri bitirirseniz bozuşuruz. Özellikle sen Öykü." (aç!!!)

Mert ile markete gidip, geldik. Ne olur, ne olmaz diye biraz daha browni aldım. Bizimkiler hepsini yemiştir kesin. Canları çektiğinden değil. Ben yemeyin dediğim için.

Mısırları patlatıp tabaklara doldurdum. Salona girdiğim de tahmin ettiğim gibi tüm çikolatalar bitmişti.
Sırıttım. Elimdeki çikolatalrı gösterdim. "Bunların hepsini de ben yerim."
"Çok sinsisin kanka."
"Hiç sulanma Yamaç. Bir tane bile vermem."
"Miray'ın çikolatasına dokunan ya Miray'ı tamıyordur, ya da çok hızlı koşuyordur."

Saçlarımı savurup yere, kızların yanına çöktüm. "Ne izliyoruz?"
"Dabbe."
"Ben izlemem. Sonra uyuyamıyorum." dedi Öykü.
"Kızım ne olcak izleyelim işte. Sen ekşını seversin." dedi Hayal.
"Ekşın adına! Ekşın! İzleyelim." diye bağırdı.
"Öyküye kabul ettirmiş olabilir siniz. Ama beni ikna..."
"6 browni?"
"Ne zaman izlemeye başlıyoruz." dedim heyecanla. Browni zayıf noktam.

Doruk eğilip filmi başlattı. İlk başlarda hiçbir şey yoktu. Taki o korkunç şey çıkana kadar. Ne olduğunu bile anlamadım. O derece korkunç, acayip bir şeydi. Çığlığı bastım. Aslında bastık. Kızlarda korkuyorlar ama hala izleyelim de izleyelim. Allah'ım sabır ver.

Uzanıp filmi durdurdum.
"Kızlar siz de korkuyor sunuz işte. Kapatalım."
"Kendi adınıza konuşun." dedi Asena.

Bilgisayara yöneldiğim sırada abim beni tuttu. "Bir eğlencemiz var. Onu da bozma. Lütfen."
Ofladım. "Peki. Hadi başlat Doruk." dedim yerime tekrar otururken.

Filmi gözlerim kapalı bitirdim. Ne yapıyım? Korkuyorum.
"Gençler bir korku filmi..."
"Hayır!" diye bağırdım. Ayağa kalktım. "Su içip geliyorum."

Etrafıma bakına bakına zorla mutfağa girdim. Su içtikten sonra salona geri döndüm.
"Şişe çevirmeceye ne dersiniz?" diye sordu Oğuz.
"Ben şişeyi getiriyim."
Tekrar mutfağa koştum. Cam şişelerden birini alıp geri salona koştum.

Yuvarlak oluşturup oturduk.
"Salak saçma şeyler yaptırmak yok." dedi Melek.
"Hadi hadi tamam." diye geçiştirdi onu Yamaç.

Şişeyi çevirdim. Kapak kısmı Hayal de, diğer kısmı Oğuz da durdu.
"İşte şimdi işin bitti." dedi Berkant.
"Neden ki?"
"Birazdan anlarsın." dedi Asena.

"Evett Oğuz. Söyle bakalım. D mi? C mi?"
"C."
"Bu çocuk eceline susamış." dedi Özlem.
Hayal sinsice sırıttı. İşte geliyooorr. "Şu ev varya..." Doğa'ların evini gösterdi. "İşte oraya gidiyorsun. Kapıyı alacaklı gibi çalıyorsun. Sonra kapıyı açtıklarında 'Biraz sessiz olur musunuz. Çocuk uyuyor.' diye bağırıp geliyorsun."
"Bu senin için biraz hafif değil mi?" diye sordum.
"Yavaş yavaş ablası. Alışacak daha." Oğuz'a döndü. "Yapacak mısın?"
"Tabikide evet."
"İnşallah kapıyı Doğa açar." dedim.
Oğuz kaşlarını çattı. "O kim?"
Sırtından ittirdim. "Git ve öğren."

Biz cama doluşurken Oğuz dışarı çıktı. Bize baka baka kapının zilini çaldı. Sertçe kapıya vurdu. Kapıyı açıldı. Bingo! Doğa açtı kapıyı. Oğuz sinirle bir şeyler söyledi. Doğa ilk önce tip tip yüzüne baktı. Sonra Oğuz'un saçına yapıştı. Bağırarak bir şeyler söyledi. Bulut'u ittirip kapıyı kapattı. Biz gülme krizine girdik tabi.

Oğuz sinirle bizim evin kapısını yumrukladı. Koşarak kapıyı açtım. Gülmemi hala durduramamıştım. Sinirle bana baktı.
"En azından uyarabilirdiniz." dedi.
"Üzgünüm ama söyleseydim heyecanı meyecanı kalmazdı." dedim.
"Başlıycam heyecanınıza."

Gülerek salona girdim. "Doğa'nın gazabına uğramayan yok burda." dedim.
Berkant eliyle saçlarını okşadı. "Off çok kötü çekiyor."
"Çok fenasın Hayal."
Danla Pilic hareketi yaptı. "Biliyorum."

Yerime oturdum. "Devam edelim."
Herkes yine eski yerine oturdu. Şişeyi çevirdim. Kapak kısmı Melekte, diğer kısmı da bende durdu. Offf...
"D mi? C mi?"
"Başıma gelen olaylardan sonra bir daha asla ve asla C demeyeceğim için D diyorum."
"Bir düşüneyim. Fikir alabilirim."
"Hayal dışında." diye ekledim.

Lütfen düzgün bir şey sor. Lütfen düzgün bir şey sor. Lütfen!!!
"Daha önce hiç birine aşık oldun mu? Hiç birini sevdiğini duymadım."
"Birilerinden hoşlanmışımdır. Ama aşık olmadım şuana kadar. İlla ki beğendiğim birini sorarsanız... Burak Sevinç... Çok sevimli. Özellikle dizide ki rolü. Tam ona göre. Ayy... Burak Sevinç."
"Ağzının suyu aktı kanka."
"Valla akılmayacak gibi değil." İnstagrama girdim. Resimlerinden en çok hoşuma gideni açtım. Telefonu çevirip hepsine gösterdim. "Çok tatlı değil mi?"
"Ben en çok Eren Vurdem'i seviyorum" dedi Asena.
"Ben diziyi izlemiyorum." dedi Öykü. Güldüm.

"Artık oyuna dönsek." dedi Oğuz sitemle. Sana ne oluyor ya?
"Aynen hadi." dedi abim.
Şişeyi tekrar çevirdim. Kapak kısmı Yamaçta durdu. Diğer tarafı abim de. İşte aradığım ikili. Eğlence başlıyor desenize.

"Söyle bakalım Meriç abi. D mi C mi?"
"C."
Düşündü. "Klasik bir şey yaptırıcam. Sonunda ölmek istemiyorum. Cama çık ve 'karı istiyom gel beni al' diye bağır."
Hadi ama. Eğlencesi nerde bunun? Ben bu ikiliden daha komik şeyler beklerdim.
Abim cama çıkıp bağırdı. Bumuydu yani?

Tekrar çevireceğim sırada Oğuz konuştu. "Başka bir şeyler yapsak. Bu oyun hem çok klasik hem de sıkıcı."
"+1" diye bağırdı Doruk.
"Ne önerirsiniz? Madem çok sıkıcı." dedi Asena.
"Sessiz sinema!" dedi Öykü.
"Neden olmasın. Onunla ilgili bir oyun verdi bizde." dedim. Meleğin yanına giden Mert'e baktım. "Mert canım kerdeşim. Gidip oyunu alabilir misin?"
Gözlerini kısarak bana baktı. "Tabi canım ablacım."

Salondan çıktığı sırada Berkant yanıma geldi. "Fazla yakın olmaları benim de hoşuma gitmiyor." dedi.
"Haklısın. Çok vıcık vıcıklar." dedim.

Mert oyunu getirdi.
"Kaçlı gruplara ayrılıcaz?"
"İkili."
"Ben Hayal ile olucam!" diye bağırdı Öykü ve Özlem aynı anda.
"Ben!"
"Ben!"
"Kura çekelim. Herkesin ismini kağıtlara yazalım." dedim hızla.

Herkesin ismini yazdım. Abimin berelerinden birini kullandım.
Elimi daldırdım. Teker teker çektim. (Büyük bir işsizlik yapıp, gerçekten isimleri kağıda yazıp kura çektim.)
"Mert - Meriç"
"Oğuz - Miray" (cidden nasıl geldi bilmiyorum)
"Asena - Yamaç"
"Doruk - Hayal"
"Özlem - Berkant"
"Öykü - Melek"
"Eveet! Gruplar oluştuğuna göre hadi başlayalım." dedim. "İlk abim ve Mert'in grubu çıktığı için ilk onlar. Sonra ben ve Oğuz falan. Öyle gidiyor."

Abim kartlardan birini çekti. Oyun başladı. Sırasıyla oynadık. En çok güldüğüm Asena ve Yamaç oldu.

Asena kollarını havaya kaldırdı. Uçuyormuş gibi yaptı.
"Böbürleniyorsun. Egoist." dedi Yamaç. Güldük.
Asena biraz daha kollarını kaldırdı.
"Zıplıyon."
"He salak. Zıplıyorum." dedi Asena sinirle. "Daha zeki biriyle eş olabilir miyim?"
"Hadi hadi süre bitiyor."

Bütün akşamı oyun oynayıp, abur cubur yiyerek geçirdik. Saat geç olmaya başlayınca herkes ayaklandı.
"Hava da karardı."
"Evet."
"Bizi birileri bıraksamı?"
"Hadi kızlar biz bırakırız sizi." dedi Doruk.
"Başka ne yapacaktınız? Tabi bırakacak sınız." dedi Hayal. Bu dediğine güldük.




BİZİM TAYFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin