6.BÖLÜM HAYURLU BAŞARULAR

133 9 3
                                    


Marketten içeri girdik. Elimdeki listelerden birini Asena'ya verdim.
"2 gruba ayrılalım. Çok fazla malzeme var." dedim.
"Sen Oğuz ve Öykü ile elindeki listeyi hallet. Ben bu salakla diğer listeyi halledeyim."
"Sürekli sürekli salak diyorsunuz. Vazgeçin şundan artık."
"Tamamdır. Bu arada..." kulağına eğildim. "Anıl'ın buraya geleceğini biliyorum." dedim.
"Sen nerden... Telefonumdan uzak dur!"
"Denerim."

Yamaç ve Asena bir yerden girerken bizde diğer taraftan girdik. Burası bayağı büyük bir yerdi.
"Şimdi bir market arabası alalım." arabayı çektim. "İşte burda."
Öykü gelip içine oturdu.
"Ne yapıyorsun?"
"Oturuyorum."
"Ciddi olamazsın. Sabır yarabbim."

Raftaki sütü aldım. Kakao, damla çikolata, vanilin... vanilin... Niye bu kadar yüksekte? Ya da ben niye bu kadar kısayım?
Arkamda hissettiğim sıcaklıkla arkamı döndüm. Oğuz... Çekilmemi beklemeden uzanıp vanilini aldı. Sonra bana verdi. Bu çocuğun gözleri bu kadar güzel miydi? Yoksa yeni mi fark ediyorum? Bence de yeni fark ediyorum.

"Öhömm."
Oğuz hızla çekildi. Bende vanilini arabaya atıp ilerledim. Az önce ne oldu ya? Neyse...

Telefonumun çalmasıyla irkildim. Niye bu kadar sesini açtıysam? Arabayı bırakıp telefonumu elime aldım. YİĞİT ENİŞTE Arıyor...
"Alo."
"Efendim?"
"Miray biz malzemeleri aldık. Şimdi ne yapalım?"
"Sen ilk önce gidip Hayal'i alıp gezdir. Bizim işimiz bitince ben Hayal'i arayacağım. Çabuk gel falan diyeceğim. Bizimkilere söyle kafeyi süslemeye başlasınlar."
"Tamamdır. Görüşürüz."
"Görüşürüz."

Telefonumu arka cebime geri koydum.
"Diğerleri alışverişi bitirmiş. Biz hala buradayız."
"Hızlanalım!" diye bağırdı Öykü.
Bende gaza gelip koşarak ittirdim arabayı. Ayağım takılınca arabayı bırakmak zorunda kaldım. Tam yerle buluşacakken Oğuz beni tuttu.
"Teşekkürler."
"Önemli değil."

Öykü'nün gittiği tarafa baktım. Ben yerle birleşmiş bir Öykü bekliyordum. Öykü kalkmış bir çocukla konuşuyor. Oooo... Hem de gülerek. Oooo...
"Biz gidip Asena ve Yamaç'ı bulalım." dedim.
"Öykü?"
"Şuan onu rahatsız etmeyelim. Aklına gelince bizi bulur o."

Asena'yı aradım. Açmadı. Yamaç'ı aradım. Hemen açtı.
"Yardım edin! Help me!" sesi kesik kesik geliyordu. Koştuğu çok belliydi.
"Ne oldu lan?"
"Asena... Asena... Manyak bu kız. Beni kovalıyor."
"Nerdesiniz?"
"Arkadaki boş alandayız."
"Aldıklarınız?"
"Arka kapının oraya bıraktık."
"Off."
Telefonu yüzüne kapadım.

Bulut ile gidip aldıkları şeyleri bulduk. Parasını ödeyip arka kapıdan çıktık. Biraz ileride Asena ve Yamaç birbirini kovalıyordu. Daha doğrusu Asena, Yamaç'ı kovalıyordu. Yine ne yaptı acaba?

Sonunda durdular ve yanımıza geldiler. İkiside nefes nefese kalmıştı.
"Yine ne yaptın?" diye sordu Oğuz.
Oğuz bu aralar çok mu konuşmaya başladı? Yoksa benim daha yeni mi dikkatimi çekiyor?
"Anıl geldi. Konuşuyorduk. Bu salakta geldi dediki 'Asena! Abimi aldatıyor musun?' çocuk ağzına geleni saydı gitti."
Yamaç'ın kafasına vurdum. "Salak niye yapıyorsun? Yarın Anıl'ın yanına beraber gidersiniz. Yamaç doğruları anlatır. Dimi Yamaç?" dedim sinirle ona bakarak.
"Tabi tabi." dedi hemen.
"Bak hala.."

Ellerimi kaldırdım. "Tamam. Sakin ben Yamaç'ı götürüp hallederim." dedim.
"Ben de yardım ederim." diye atladı Oğuz. Ne alaka? Kaşlarımı çattım.
"Neysee. Hadi bizim kafeye." marketin olduğu tarafa baktım. "Tabi Öykü'yü burdan çıkarabilirsek." gülerek Asena ve Yamaç'a baktım. "En son bıraktığımız da bir market görevlisiyle sohbet ediyordu. Efso çocuktu." dedim.
"Harbi mi lan?"
"Evet. Siz ön tarafta bizi bekleyin. Biz Asena ile Öykü'yü alıp gelelim."

Asena ile marketi dolaştık. Ama Öykü'yü bulamadık. Telefonuna da ulaşılamıyor. Nerde bu kız?
"Oha! Öykü'nün yanında ki çocuğa bak. Tabi bir Anıl kadar olamaz ama gideri var."
Gösterdiği tarafa baktım. "Ego kasma hemen." ellerimi birbirine sürttüm. "Hadi gidip bizi dolaştırmanın acısını çıkartalım. Azıcık utandıralım."
"Hadi."

Öykü ve sohbet ettiği çocuğun yanına gittik.
"Selam gençler." dedi Asena.
"Hayurlu başarularr." dedim sırıtarak. (bunu yazmazsam olmazdı)
"Aa kızlar burdamıydınız? Bende sizi arıyordum."
"Burda durarak mı?"
Kolumuzdan tutup bizi çekiştirdi. "Biz de gidiyorduk. Mesajlaşırız Selim."
"Tamamdır. Görüşürüz.
"Görüşürüz."

Marketten çıktığımızda Yamaç yanımıza geldi.
"Nerde kaldınız? Ağaç olduk burda."
"Öykü Hanım'ı çalışanlardan ayırmaya çalışıyorduk." dedi Asena.
"Ya dalga geçmeyin." dedi Öykü. "Hem biz geç kalmadık mı?"
"Yeni mi aklına geliyor?" diye sordu Asena.
"Aşktan beynine giden sinyaller engellenmiş onun." dedim gülerek.

Bisikletlere atlayıp dayımın kafesine gittik. Yani bizim kafeye... Bizimkiler çoktan kafeyi süslemişti bile.
"Nerde kaldınız?"
"Öykü sen anlatmak ister misin? Çünkü benim pasta yapmam lazım." dedim. Önlüklerden birini alıp giydim. Birinide Oğuz'a attım. Hadi Oğuz. Bunlara yemek konusunda güvenilmez."
"Nedenmiş o?" diye sordu Özlem.
"Beni konuşturma. En son seninle yemek yaparken evi yakıyorduk az kalsın." dedim.
"Tamam sustum."

Oğuz ile mutfağa geçtik. Pastayı büyük bir özenle yaptık. Oğuz mutfakta bayağı iyi ha! Pratik.

Pastayı fırına koyup derecesini ayarladım. Tezgaha yaslanıp Oğuz'a baktım.
"Eee anlat bakalım. Oğuz Engin kimdir?"

BİZİM TAYFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin