16.BÖLÜM

72 4 3
                                    

Uzun süre yeni bölüm gelemediği için özür dilerim sıpaydiler. Bazı aksamalar ve ilhamın gelmemesi nedeniyle bölüm atamadım. En sonunda arkadaşımın da zorlamalariyla yeni bölümü yazabildim. Tekrardan özür dilerim. ❤❤❤




ALP'TEN;

Kendimi tutamadan olaya atladım. Miray'ı tuttuğum gibi yukarı çıkardım. En yakın odaya girdim. Kafamı kaldırınca mutfak olduğunu anladım. Sandalyelerden birine oturttum Miray'ı. Kaşlarını çatarak bana bakıyordu.

"Neden beni ordan çıkardın? Daha sayacaktım ona." ayağa kalktı. Kapıya yöneldiği sırada onu tekrar tuttum. "Bırak beni ya!"
"Miray lütfen sakinleş. Otur şuraya. Çikolata yeriz hadi."
Sinirle soludu. Sertçe kollarımı itip sandalyesine geri döndü. "Nutella istiyorum." dedi.
Dolabın kapağını açtım. Ne kadar arasamda Nutella bulamadım. Miray'ın yapmaya çalıştığı şeyi anlayınca kafamı ona çevirdim.

"Seni sinsi. Ben Nutella almak için markete gittiğimde aşağı kaçacaksın dimi?"
"Senden de bir şey saklanmıyor Sherlock."
Tam cevap vericekken mutfağın kapısı açıldı. Hepsi teker teker mutfağa girdi.

Asena, Mert, Meriç abi ve Koray abi Miray'ın yanına, sandalyelere oturdu. Hayal, Öykü ve Özlem tazgahın üzerine oturdular. Doruk, Berkant ve Yamaç da duvara yaslanmakla yetindiler. Ben ise hala aynı yerde ayakta dikilmeye devam ettim. Yiğit ve Anıl da yere oturdu.

Odak nokta Miray'dı. Bütün gözler onun üzerindeydi. O da herkese inat yere bakıyordu. Sinirden yanakları kızarmış, ağlamaktan gözlerinin kenarları şişmişti. Kimseden ses çıkmıyordu. Ölüm sessizliği hüküm sürüyordu resmen.

Dayanamayıp sessizliği bozdum.
"Adi herifi ne yaptınız abi?"
"İyice dövüp kapının önüne attık. Artık kendisi evine gider." dedi Koray abi.
"Hala aklım almıyor. Böyle bir şeyi ondan beklemiyordum." dedi Özlem.
"Erkek milleti işte." dedi Asena.
Koray abi uyarırcanısa ökdürdü.
"Söz meclisten dışarı tabi."

Meriç abi sıkıntıyla nefes verdi. "Bu korkuyla artık 1 metre yakınına yaklaşmaz." dedi Miray'a bakarak. "Okulunu bile değiştirir."
"Hele değiştirmesin. Ne yapacağımı iyi biliyorum o ..." Berkant'ın sözünü Koray abi ve Meriç abinin bakışları böldü. "Yani döverim diyecektim."

Miray hırsla oturduğu sandalyeden kalktı. Bütün bakışlar tekrar onu buldu. Hiçbir şey demeden çekecelere yöneldi. İçinden bir poşet çıkarttı. Sonra bize döndü.
"Odam da olucam. Beni rahatsız etmeyin." deyip mutfaktan çıktı. Mutfağın kapısı açıldı. Miray kafasını uzattı. "Bir daha onun adını bile duymak istemiyorum."
Tekrar mutfaktan çıkıp kapıyı kapattı.

Biz de sadece birbirimize bakınmakla yetindik. Bundan sonra ne olacağını tam olarak kestiremiyorum. Ama Miray'ın ruh halinin iyi olacağını sanmıyorum.

MİRAY'DAN DEVAM;

Gözlerimi araladım. Tavan ile göz göze geldim. Başka ne ile göz göze gelmeyi bekliyorsam? Yorgan, dolap, kapı...

Yatakta oturur pozisyona geçtim. Dağılmış saçlarımı dağınık topuz yaptım. Artık rutinleşmiş duvarla bakışma işlemine giriştim. Duvara bakarken bir şey düşünmemi beklerdiniz dimi? İşin garip kısmı da bu. Ben hiçbir şey düşünmüyorum.

Karnım odayı inleterek guruldadı. Yatağın kenarından sarkıp, yatağın altındaki poşeti aldım. Poşeti açtığımda içinin boş olduğunu gördüm. Sonuncu çikolatayı gece yemiştim sanırım.

Oflayarak, 1 haftadır tuvalet molaları dışında kalkmadığım yataktan kalktım. Panduflarımı ayağıma geçirdim. Odadan çıkacağım sırada boy aynasındaki yansımam beni durdurdu. Mickie Mause'lu pjama altı, üstüne beyaz bol bir tshirt, ayaklarımda minyonlu panduflar. Gözlerimin etrafında oluşan halkalar görüntüyü kesinlikle düzeltmiyordu.

BİZİM TAYFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin