Biraz düşündü. Sonra konuştu.
"Engin familya'sının tek oğluyum..." ensesini kaşıdı. "Yani kendimi nasıl tanıtıyım?"
"Dur. Tamam. Ben sana soru soruyum. Sen ona göre kendini anlat."
"Peki. Gönder gelsin bakalım.""Kitap okumayı sever misin?"
"Pek sevmem."
"Hımm.""Tamam 2. soru. Klasik olucak biraz ama olsun. Hiç birinden hoşlandın mı? Ya da sevgilin falan oldu mu?" diye sordum. "Yanlış anlama sadece meraktan soruyorum."
"Yani bir kızdan hoşlanmıştım. Ama kız sadece beni kullanıyordu. Bunu anladığımda ve yüzüne vurduğumda beni rezil etti. Tüm okula. Ben de buraya geldim."
Gözlerimi kaçırdım. Sen niye soruyorsun ki Miray? Sanane!
"Kafana takma. Hem bak bizim gibi mütüş (yazım yanlışı yoktur) arkadaşların oldu. Onları övdüğümü söyleme. Sonra bir yerleri kalkıyor."
Güldü. "Haklısın. Orada pek arkadaşım yoktu."Fırından zil sesi gelince pastayı çıkardım. Oh mis gibi kokuyor valla. Kalıbından çıkardım. Aldığımız malzemelerle üstünü süsledik. Üstüne 'NİYE DOĞDUN BİZİ MASRAFA SOKTUN' yazdım.
Patayla işimiz bitince içeri geçtik.
"Herşey hazırsa ben Yiğit'i arıyorum." dedim.
"Hazır hazır."Yiğit'i arayıp Hayal'i buraya getirmesini söyledim. Şimdi Hayal'i arasam Yiğit'i yanında getirmeyecek falan. Sonra Yiğit'te itiraz edince anlıycak.
Fazla zaman geçmeden sokağın başında belirdiler.
"Saklanın saklanın!"
Herkes farklı yerlere saklandı. Ben ortada kaldım.
"Ben nereye gircem?"
Arkadan biri beni yanına çekti. Kafamı kaldırdığımda Oğuz olduğunu gördüm. Beraber masanın arkasına geçtik.Hayal kapıyı açıp içeri girince yerimizden fırladık. Ben sanırım biraz fazla fırladım. Pastanın üstüne doğru düşerken gözlerimi kapattım. Ne emeklerle yaptım ben onu. Emeğe saygı be!
Uzun süre havada asılı kalınca gözlerimi açtım. Oh valla düşmemişim. Ama şuan yer çekimine meydan okuyorum sanırım. Kendimi düzeltip arkama döndüm. Bu çocuk sürekli beni kurtarıyor. My Hero resmen. (ingilizce seviyem)
Herkes Hayal'le ilgilendiği için kimse bizi fark etmemişti. Kızlar aynı anda Hayal'e sarıldı. Ayrıldıklarından arkadan koşarak üstüne atladım. Yere düşmeden kendini topladı.
"İyiki doğmuşsun ya la. Sen olmasaydı psikopat bir arkadaşım olmayacaktı." dedim.
"Gerçekten çok dokunaklı bir konuşma oldu." dedi Doruk.
"Ne yapıyım? Ben de böyleyim.""Nerde benim pastam?"
Koşarak pastayı elime aldım. Berkat mumları yaktı. Hayal'in önüne getirdim.
"'NİYE DOĞDUN BİZİ MASRAFA SOKTUN.' Miray sen yazdın dimi?"
"Başka kim olabilir ki? Benden daha iyi yemek yapabilen var mı aramızda?" dedim.
"O da doğru."
"Hadi üflede yiyelim." dedi Öykü.
"Aç ya. Yemin ediyorum aç." dedi Özlem.Hayal tüm mumları üflediğinde herkes alkışladı. Pastayı muftağa götürüp dilimledim. Kızlarla servis yaptık.
"Pasta çok güzel olmuş." dedi Oğuz ağzı doluyken.
Gülümsedim. "Afiyet olsun."Pastalarımız bitince boş boş oturmaya başladık.
"Şimdi ne yapıcaz?" diye sordu Yamaç.
"Valla ben pastaya kadar olan şeyleri planladım. Sonrası siz de artık." dedim.
"Şişe çevirmece oynasak." dedi Özlem.
"Yok ya. Daha orjinal şeyler lazım bize." dedi Asena."Buldum!!!" diye bağırdım. "Yine iyisiniz. Bunu da ben buldum."
"Kendini övmeyi bırakıp anlatıcak mısın?" diye sordu Berkant.
"Sen sus sıpaydi." dedim. "İçerde krem şanti olucaktı. Hani birinin ellerini bağlayıp oturtuyorlar. Sonra soru soruyorlar. Jüri cevabı beğenmezse yüzüne krem şanti yapıştırıyorlar ya. İşte ondan oynayalım."
"Süper. Hadi git al gel."
Dil çıkarıp mutfağa gittim. Krem şanti ve plastik tabak alıp geri döndüm."Soru sorup, yapıştıran benim." dedim. "Kim oturucak." sandalyeyi gösterdim. "Hadi ama!"
"Kura çekelim."
İsimleri kağıtlara yazıp içlerinden birini çektim. (Yine kura çektim tabi)
"Yamaç!" dedim bağırarak.
"Of ya. Şansıma tüküriyim."
"Hadi hadi nazlanma. Otur şuraya."
Kolundan çekip sandalyeye oturttum. Ellerini arkadan sandalyeye bağladım. Önüne havlu koydum.Büyük bir zevkle krem şantiyi tabağa sıktım.
"Evet Yamaç Bey. İlk sorum geliyor." dedim sinsice sırıtarak. "Bizden gizli hiç sevgilin oldu mu?"
"Hayır." dedi büyük bir soğukkanlılıkla.
Bizimkilere döndüm. "Sevgili jüri üyelerim. Sizce doğru mudur?"
"Hayır!" diye bağırdılar.
"Ne saklıycam sizden? Allah allah ya!"
"Jüriler inanmadı." İlk önce yüzünün önünde gezdirdim tabağı sonra beklemediği an da yüzüne yapıştırdım. Bir de iyice yüzünde gezdirdim."Yüzümü silin. Hiçbir şey göremiyorum."
Peçeteyle gözlerini sildim. Gözlerini açtığında devam ettik.
"Bizim sınıftan birine hiç aşık oldun mu?"
"Yok be. Ne aşık olcam bizim sınıftakilere. Tiplerini bilmiyormuş gibi..."
Jüriyi beklemeden yapıştırdım yüzüne. "Sen kim köpek? Bize laf etmenin cezasını çek pislik."
"Sizin dışınızda diyecektim. Ama yine de size aşık olmam. Dünya ahiret bacımsınız."
"He şöyle.""Hadi kalk sıkıldım senden."
Ellerini çözdüm. "Valla karşı çıkamayacağım." dedi ayağa kalkarken.
"Gönüllü olmak isteyen?"
"Ben!" dedi Oğuz.Ellerini güzelce bağladım.
"Başka biri soru sorsun. Hep sen yapma." dedi Özlem.
"Doğum günü kızı yapsın." dedi Yiğit.
Hayal elimden tabağı aldı. Ben de Asena'nın yanına oturdum."Bir klasikle başlayacağım. Hiç birine çok fena aşık oldun mu?" diye sordu.
"Yani o kadar çok değil."
Ne? Nasıl bir cevap bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM TAYFA
Teen FictionBüyük bir tayfanın beraber üzülüp, beraber sevindiği bu hikayeye hoşgeldiniz.