9.BÖLÜM UTANMA

99 9 0
                                    


Karşımda ki manzaraya baktım. Tüm İstanbul ayaklarımızın altındaydı resmen.
"Burası bayağı güzelmiş." dedim.
"Öyledir. Her sinirlendiğim de üzüldüğüm de buraya gelirim. Sinirimi alıyormuş gibi." dedi.
Ona baktım. Ona baktığımı hissetmiş gibi bana döndü.
"Şuana kadar kşmseyi buraya getirmedim." ilk benim! "Ama sen özelsin." ben özelim!

Yaslandığı parmaklıklardan ayrılıp bana döndü. "Hani sana söylemem gereken şeyler var demiştim ya?"
"Hımm." ne kadar odunum?
"Burda söylemek istedim. Daha fazla içimde tutmak istemiyorum. Söylüyorum o zaman." dedi heyecanla.
Güldüm. "Söyle hadi."
"Şeyy... Ben... Seni..." ensesini kaşıdı. "Of söylüyorum. Seni seviyorum." dedi hızla.

İlk önce gözlerinin içine baktım. Beklentiyle bana bakıyordu. Bir an da ona sarıldım. O da benden beklemiyormuş gibi ilk önce şaşırdı. Sonra o da bana sarıldı.
"Benimle aynı duyguları paylaştığını bilmek güzelmiş." dedi.
Güldüm. "Ben de kendime daha yeni kabul ettirmiştim."

Ayrıldık. Gülümsedi ve ben kıpkırmızı. Yanaklarımı tuttu.
"Utanma."
Gülümsedim. "Daha önce hiç böyle bir şey yaşamadım."

Elini uzattı. "Gidelim mi?"
Elini tuttum. "Gidelim."

                                               ***

Heyecanla kapıyı açtım. "Hoşgeldin."
İçeri girdi. "Hoşbulduk. Kendimi kız istemeye gelmişim gibi hissediyorum." dedi.
"Al benden de o kadar. Abim onaylasın. İçim rahat edecek."

Salona geçtik.
"Hoşgeldin Oğuz. Önemli şeyler konuşmamız gerek dedin. Kötü bir şey yok ya?"
"Yok Meriç abi."
Yan yana oturdular. Ben ise ayakta dikilmeye devam ettim.
"Miray otursana." dedi abim.
"Heyecan basmıştır abi." dedi Mert sırıtarak. Bu nerden biliyo ya?

"Meriç abi ben lafı uzatmayacağım. Direk söyleyeceğim. Biz Miray ile birbirimizi seviyoruz." demesiyle benim öksürük krizine tutulmam bir oldu.
Mert sırtıma vurdu. "Sakin abla."
"Seni severim Oğuz. Düzgün çocuksun. Kardeşime de iyi bakacağını, üzmeyeceğini biliyorum. Zaten üzersen benden önce Berkant, Yamaç ve Doruk'a hesap verirsin. Benden izin bekliyorsunuz. İzin veriyorum."

Dudaklarım yukarı kıvrıldı. Sevinçle yanımda ki Mert'e sarıldım.
"Abla öldüm. Abla!"
Ondan ayrılıp Oğuz'a sarıldım. "Çok mutluyum." dedim kulağına.
"Bende."

"Abarmayın."
Şuan bunu takamayacak kadar mutluyum.
"Hadi okula. Geç kalıcaz." dedi abim.

Okula gittiğimiz de geç kalmamıştık. Abim ile Mert önden okula girdiler bizde bizimkilerin yanına gittik. Oğuz elini uzattı. Ben de elini tuttum.

"Oooooo..." nidaylarıyla tüm bahçenin odağını bize çevirdiler.
"Bağırmayın!" dedim.
"Ne zaman bize söylemeyi düşünüyorsun?" dedi Öykü.
"Abimden onay alana kadar kimseye söylemedik."
"Meriç abinin onayı varsa iyi." dedi Berkant.

Zil çalınca sınıfa çıktık. El ele sınıfa girdik. Sınıftan 'ooo' nidaları yükseldi.
"Hayırdır Miray? Birini daha ayartmışsın."
"Başka kimi ayartmışım?"
"11/F'dedki çocuk." dedi Banu.
"Bu kız salak mı? Yoksa numara mı yapıyor?" dedim.
"Salak kanka." dedi Özlem alayla.

Sıramıza oturduk. En arka Yamaç ve Doruk. Onaların önü Asena ve Hayal. Onların önü ben ve Oğuz. Bizim önümüze Özlem ve Öykü. Onların önüne Berkant.

"Kim bu çocuk?"
"Boşver. Gereksiz biri."
"Miray söyler misin? Bilmek istiyorum."
"Eskiden benden hoşlanıyordu. Peşimde felan dolaşıyordu. Ama eskiden." dedim 'eskiden' kelimesine baskı yaparak.
"Şuan bulaşmıyor dimi?"
"Hayır. Bizimkiler hesabını sormuştu."
"Bulaşırsa ilk benim haberim olucak."
"Emredersin." dedim sertçe. Sen kim köpek ya? Sen... Bana... Emir... Bir yürü git işine.

"Neyse. Daha ilk günden kavga etmeyelim."
"Dimi? Çıkışta ne yapalım?"
Sırıttım. "Seni mükemmel bir yere götürücem." dedim.
"Kormam gerekiyor mu?"
Omuz silktim. "Bilmem."

                                                  ***

"Ta da." diye bağırdım.
"Spor salonu mu? Gerçekten mi?"
"Hey! Ben zamanımı burda geçirmeyi seviyorum. Ama spor yapmak için değil. Kum torbasını yumruklayıp stres atmak için. Eve almıştım ama abim 2 gün sonra çöpe attı. Neymiş çok ses çıkarıyormuşum."
"Tamam sakin. Hadi."

Kum torbalarının bulunduğu odaya girdik. Elime boks eldivenlerini geçirdim. Oğuz takmak istemedi. Tüm gücümle torbayı yumrukladım
"Bugün niye sinirlisin?"
Arkamdan gelen sesle döndüm. Bu çocuğun burda ne işi var?
"Sanane!"
Oğuz'u da döndürüp ben de döndüm. Ama Oğuz'un tüm dikkati hala ondaydı.
"Bugün bana rahat rahat torba yumruklamak yok desenize."

Elivenlerimi çıkartıp Oğuz'un elini tutup çektim.
"Sevgilin mi?"
"Evet. Otur da ağla." dedim sinirle.

Hızla spor salonundan çıktık.
"Yine sinirlerim alt üst oldu."
"Dondurmaya ne dersin?"
"Hadi hadi hemen hemen."

BİZİM TAYFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin