8.BÖLÜM SELAM BALDIZLAR

132 6 7
                                    

Kaldırabildiğim kadar yukarı kaldırdım bacağımı. Güçlü bir tekme savurdum.
"Bence güzel oldu." dedi Asena.
"Sanki silah yeri güzel olmadı." dedi Hayal.
"Bencede. Bir kez daha yapalım." dedi Öykü.

Bir kez daha yerlerimize geçtik. Şarkının başlamasıyla belirli hareketleri yaptık. Sonunda herkes eğilip kalkarken biz Asena ile öne yürüdük. Diğerleri kafasını kaldırırken biz de tekme savurduk. Bence güzel oldu.
"İşte bu güzel oldu. Hoca kesin beğenecek." dedim.

Müzik hocamız flüt dışında etkinlik yapmamız gerektiğini ve bu etkinliklerden not alacağımızı söyledi. Örnek olarak dans ve tiyatroyu gösterdi. Biz de kızlarla dansı tercih ettik. Çoğunluk tiyatro dan yana.

"Bugün müzik dersi vardı dimi?" diye sordu Özlem.
"Ne kadar unutkansın. İlk ders zaten müzik." dedi Hayal.
"Biz de sabah sabah erken gelip dans çalışması yapıyoruz ya hani? Göstermek için." dedi Asena.

Kapı kırılırcasına açıldı.
"Anıl enişte!" diye bağırdık Hayal ile.
"Selam baldızlar." diyip baş selamı verdi. Sonra Asena'ya döndü. "Kaç gündür içim içimi yiyor. Beni nasıl aldatır diye. Gelip açıklama zahmetine bile girmiyorsun."

Gözlerimi pörtlettim. Ben onu tamamen unutmuşum. Asena bana dönüp kötü kötü baktı. Sorry...
"Bak enişte. Eğer biraz beklersen Yamaç gelir. Geldiğinde her şeyi anlatır. Salak aklınca şaka yapmaya çalışmış. Yamaç'ın abisi bile yok. Tek çocuk." dedim hızla.
"Tamam. Bekleyelim bakalım." kapıya yöneldi. "Bahçede olucam." deyip kapıyı çarparak çıktı.

"Ben bunu tamamen unutmuşum." dedim.
"Off Yamaç yüzünden başıma gelenlere bak." dedi Asena. Ellerini saçlarından geçirdi. "Ya abim görürse?"
"Hih! O var dimi?" dedi Öykü.

Kapı tekrar açıldı. "Günaydın gençlik." diyerek içeri girdi Yamaç.
Hayal ve Öykü çantasını çıkartıp sırasına fırlattılar.
"Noluyor lan?"
"Senle işimiz var. Yürü!" dedi Özlem.
"Birileri abimleri oyalaması lazım." dedim.
"Ben hallederim." dedi sınıfa giren Doruk.
"Sen bizi mi dinliyordun?"
"Azıcık. Neyse hadi gidin."

Koşar adım bahçeye çıktık. Çoğunluk hala gelmemişti. Sadece bir kaç grup futbol oyunuyordu. Anıl'ı bulduk. Banklardan birine oturmuştu.
"Bak enişte. Bu çocuk bizim grubun bir üyesi. Abisi falan da yok. Sadece azıcık şaka yapmak istemiş. Dimi Yamaç?"
"Kesinlikle evet." kulağıma eğildi. "Beni dövmez dimi?"
"Yok ya. Yeltenirse durdururuz." dedim.

"Seni şimdi..." diye atıldı Anıl.
"Hopp. Orda dur enişte." dedim.
"Dövemezsin." dedi Özlem.
"Neyse." deyip Asena'ya sarıldı. "Kaç gündür içimiçimi yiyor. Nasıl kötü oldum bilemzsin."
Asena da ona sarıldı. "Çok üzgünüm."

Onları baş başa bırakıp sınıfa çıktık.
"Bir daha böyle bir şey yap. Kafanı koparıcam." dedim Yamaç'a.
"Tamam ya. Amma abarttınız."
"Neden acaba?" dedi Hayal.

Doruk koşarak sınıfa girdi. "Abinler hiçbir şey çakmadı. Anıl da gitti zaten. Asena gelir..."
"Ne güzel bir gün dimi arkadaşlar?" diyerek sınıfa daldı Asena.
"Evet evet. Mükemmel." dedi Özlem imayla.

                                                ***

Panduflarımı giyip odamdan çıktım. Haftasonu erken kalkma sendromu yaşıyorum şuan. Alt kata indim. Mutfaktan atıştırmalık bir şeyler alıp bahçeye çıktım. Çardağa oturdum. Ayaklarımı masaya kaldırdım.

Şu aralar neden sıklıkla Oğuz'u düşünüyorum? Bizim kızlara sormak istiyorum. Ama dalga geçerler diye korkuyorum. Onlara anlatmazsam da içim içimi yiyecek. Offf...
Sadece kızların olduğu whatsapp grubuna girdim.

SADECE KIZLAR

M: Heyyooo! Kızolar. Çok önemli şeyler söylemem lazım.
A: Karga bokunu yemeden... Hayırdır?
M: Tüm herkes çevrimiçi mi?
A: Yess...
ÖY: EVET!
ÖZ: Sanırım.
H: Burdayız işte. Anlat.
M: Şey hani Oğuz varya.. Ben sürekli onu düşünüyorum. Sizce ona aşık mıyım?
H: Ooo hayırlı olsun kız. 😉😉
A: İnsan söyler.
M: Emin olamadım diyorum size. Sen gelmişsin söyleseydin diyorsun.
ÖY: Kızlarrr ben de biriyle çıkıyorum.😁😁
M: Ne zaman dan beri?
ÖY: 10 dakika önce.
M: Markette ki çocuk mu?
ÖY: Evet.
M: Ooo😆😆
A: Oooo😄😄

Telefonu kapatıp masanın üstüne koydum. Üstüme gelen suyla yerimden sıçradım.
"Hay suyuna da. Sanada..."
Büyük bir kahkaha. Oğuzz...
"Oğuz naptın ya? Sabah sabah." dedim kaşlarımı çatarak.
"Su savaşına ne dersin?"

Sinirliymiş gibi yapıp arkamı döndüm. Eve yürüdüm.
"Gel ya."
Kapının yanındaki hortumu aldığım gibi Oğuz'un üzerine koştum. Heryerini ıslattım.
"Zaaa. İşte böyle ıslatılır." dedim gülerek.
O beni ıslattı. Ben de onu. Eğlendik.

Sonunda yorulup yere oturdum. Oğuz çitlerden atlayıp yanıma oturdu.
"İyi savaştı." dedi.
"İyi bir rakipsin. Bu oyunda Yamaç kadar iyi olan yok diye düşünürdüm." dedim. "Taktikleri çok iyi."

"Aslında sana söylemem gereken..."
"Miray?"
Bana seslenen abime baktım. "Efendim abi?"
"Hadi kahvaltı yapıcaz."
"Tamam geliyorum."
Abim içeri girince Oğuz'a döndüm. "Sonra konuşuruz. Diyeceğin şeyi unutma." dedim.
"Unutamam."
Gülümsedim. Ama ben çok merak ettim. Tam zamanını buldun yani abi. Biraz daha geç hazırlayaydınız. Off...

Oflayarak eve girdim.
"Ne oldu?"
"Yok bir şey."
"Canınımı sıktı.
"Hayır onun yüzünden değil." sonuç olarak abim yüzünden. Yalan yok.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra yukarı, odama çıktım. Dolabımdan çıkardığım turuncu kısa kollu bluzu, lavivert tulumu giydim. Turuncu konverslerimi giydim. Saçımı açık bıraktım. Ayaklarımı yere vura vura aşağı indim.

"Miray!" ditye bana seslendi abim.
"Nee?" diye salona girdim.
Tabiki koltukta oturan bir Oğuz beklemiyordum. Abim salondan çıktı.
"Dışarı çıkarız diye düşünmüştüm." dedi Oğuz.
"Bizimkilerle mi?" dedim.
"Şey hayır. Biraz konuşuruz diye düşünmüştüm."
"Peki."

Beraber dışarı çıktık. Bisikletlere bindik. Acaba ne diyecek? Off ben çok meraklı bir insanım. Ben böyle şeylere gelemem. Bana söyleyin direk ya!!!

BİZİM TAYFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin