Sinirimin geçmesini beklemeden Fyner'ın yanına döndüm.
"Ben odama gidiyorum.Sonra görüşürüz." Dedim uzaklaşacakken. Ama kolumdan tutup gitmemi engelledi.
"Şimdi olmaz sevgilim. Benimle gel." Dediğinde ona anlamayan gözlerle baktım. Ama yine de takip ettim.
Terasın sağ tarafında kalan sandalyelerin arasından geçtikten sonra birden durunca tökezledim. Cebinden çıkardığı anahtarla daha önce varlığını farketmedigim, bizim kapılarımızla ayni görüntüye sahip kapıyı açıp beni içeri buyur etti.
Karanlık değildi. Kapının hemen karşısındaki geniş ve şaşalı merdivenin iki yanına boydan boya mumlar dizilmişti. Tavandan sarkan avize, odamın açıldığı ürkünç koridordakiyle aynı olsa da onun aksine mumları yanıyordu.
"Burası bizim katımız; baş hizmetçi ve eşinin. Istediğin gibi gezebilirsin. " Flyner'ın dediğini duyunca merdivenleri tırmandım. Bize başka bir oda vereceklerini biliyordum. Sadece bu kadar büyük bir yer olmasını beklemiyordum.
"Böyle yerleri nereden biliyorsun?" Dedim bir yandan gözlerimi etrafta gezdirirken. Merdivenlere oranla daha karanlıktı karşımdaki, salon olarak tahmin ettiğim yer. Tabi bu, tavanda asılı duran mumlu avizelerin varlığını değiştirmezdi, yine. Bu mum sevdası da neydi böyle!
Önümde 2 tane siyah renkli L koltuk vardı. Avizelerden birinin hemen altına, karşılıklı yerleştirilmişlerdi. Koltuklardan 1-1,5 metre ötede, koltuklara paralel olacak şekilde siyah uzun bir masa yerleştirilmişti. Onların da üzerinde sıralı şekilde 3 avize asılıydı. Başında ve sonunda sırt kısımları işlemeli birer tane büyük sandalye vardı. Taht desek tam yerinde olurdu aslında!
Salonun duvarları alt kattaki gibi yırtık değildi. Boş siyah tablolar yerine, üzerinde semboller, şekiller, desenler olan ama yine de ürkünç, siyah ağırlıklı tablolar vardı. Bu dairenin giriş kapısıyla aynı tasarıma sahip 6 kapıyı saymazsak başka hiç bir şey yoktu içeride. Aynı desenlerden ve aynı tür eşyalardan kurtulamayacaktım sanırım.
Bir saniye! Bu odada cam vardı. Normal bir ev gibi içeri ışık alabilecek şekilde dizayn edilmiş camlar... Bir balkon da vardı sanırım.
"Odadan veya her zaman bulunduğun yerlerden hiç uzaklaşmadığından olabilir mi acaba?" Flyner'ın sesiyle irkilip bakışlarımı incelediğim odadan ona çevirdim.
"Dışarı çıkmıyorum ama bu yine de benim olacaklardan haberdar olmamı engellemez. Neden bu tür şeylerle sen ilgileniyorsanız? Neden yok sayılıyorum. Seçim yapmaya benim de hakkım var!" Sesim biraz yüksek çıkmıştı.
"Çünkü seni korumaya çalışıyorum! Bu lanet olası yerde ne kadar az şey bilirsen o kadar uzun yaşarsın." Dedi bana karşılık. Korumak? Yine mi?
"Bugün bu lafı ikinci duyuşum! Neden herkes aynı şeyi söylüyor?"Dediğim şey üzerine yüz hatları daha da sertleşti.
"Bunu benim dışımda kimden duydun? " Sesi mimiklerinin aksine yumuşak çıkmıştı.
"Dean'dan duydum. Ilk günümde gelip bana 'seni koruyacağım karşılığında Flyner'ın teklifini iyi düşün.' diye bir şeyler zırvalamıştı. Hatta beni çağırmasının sebebi de buydu. Sözümü tuttuğum için karşılığını ala-"
"Bu yüzden mi teklifimi kabul ettin?" Dedi sakin bir tonla sözümü bölerek.
"Bak öyle demek istemedim. Ben..." Dediğimde yine sözümü kesti.
"O lanet herif yüzünden miydi?" Bu sefer bağırmıştı. Gözlerimin içine birkaç saniye baktıktan sonra hışımla balkon çıkışına en yakın odaya daldı ve kapıyı arkasından çarptı.
Sinirle bir süre olduğum yerde durduktan sonra koltuklardan birine ilerleyip oturdum. Normalde şu an üzülmem gerekiyordu mantıken ama ona karşı bir his beslemeye başlamamıştım bile. Biraz pişmandım, ruhum emiliyor gibi hissediyordum.
Güçsüzleştiğimi hissettiğimde arkama yaslandım. Bu his de neydi böyle? Yavaşça yana uzanıp gözlerimi yumdum. Sanki hiç gücüm kalmamıştı, hücrelerimden tek tek emilmişti...
Derin bir nefes aldıktan sonra zihnim bulanıklaşmaya başladı. Kızıl perçemim gözlerimin önüne dökülüyordu ama onların varlığının rahatsızlığını umursayamayacak kadar hissizdim. Bilincimi tamamen kaybetmeden önce anlayabildiğim tek şey şu sözlerdi: "Kabus vakti, küçüğüm."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
§» Nightmare (§» Kabusum)
RomanceHer seferinde bir hataya düşüp birine aşık oldum. Ama eninde sonunda o mektup geldi, ardından sevgilim beni terk etti. Aynı sahneleri tekrar tekrar yaşadım. Ağlamam bir şeye fayda etmedi hiçbir zaman. Çünkü yine aynı şekilde bitmişti ve bir sonraki...