Söylediği şeyle ağzım açık kaldı. Bunca süre tanıştığım ikizlerin abisi olduğunu nasıl bilmezdim. Onunla karşılaşmamak nasıl mümkün olmuştu? Gözlerimi üçünün de üzerinde gezdirdim.
"Hiç konusu geçmedi mi? Cidden kardeş olduğumuzu bilmiyor olamazsın." Dedi Hill ilk defa konuşmaya girerek.
"Hayır. Bilmiyordum. Ve senle bu kadar yakın olmama karşılık onu nasıl görmediğimi de anlamış değilim." Küçük bir kahkaha attı.
"Dean o zamanlar eve doğru düzgün uğramazdı. Arkadaşlarında kalırdı. Ailemizin de ne kadar umursamaz olduğunu biliyorsun zaten." Durdu. "Buraya nasıl geldin?" Dedi.
"Kaçırıldım..." Dedim sakince. Ama hemen sonra bunu daha önce hiç düşünmediğimi fark ettim. Sahi, ben burayı ne çabuk kabullenmiştim... İşler beklediğimden iyi gelişmişti. Ama artık burada kalsam da pek bir şey değişmeyecekti. Belki de artık, önemsemeden verdiğim sözü bozup buradan kaçmaya çalışmalıydım. Hem beni mutlu edemeyerek anlaşmanın tek tarafı gerçekleşememişti zaten...
Tabi bu Avian'ı yeniden terk edeceğim anlamına geliyordu. Aynı şeyi tekrarlamak ikimize de acı verirdi. Şu ankinden daha fazla mutsuz olmak istemiyordum maalesef. Bünyemin bunu kaldırabileceğinden şüpheliydim.
"Eryxn?" Dalgınlığımı fark etmiş olan Avian'ın sesiyle kendime geldim. "Sonra konuşsak olmaz mı? Kendimi pekiyi hissetmiyorum. Uyuyacağım sanırım." Dedim. Kaşlarını kaldırarak beni dinledikten sonra başıyla onaylayıp Hill'e baktı.
Hill "Sen çık, ben biraz burada kalacağım." deyince "Kendine iyi bak" diye fısıldayıp Dean ile odadan çıktı Avian. Arkamı dönüp yatağa doğru yürüdüm. "Sen de gitsen iyi olur." Diye mırıldandım.
"Biraz yanında kalmak istiyorum. Belki anlatmak istediğin bir şeyler olur. Hem arkadaşız değil mi? 5 sene önceki bir anlaşmazlığı sürdürmenin anlamı yok." Dedi.
"Sen bilirsin. Ama bir şeyler anlatmak istemiyorum. Sessizliğe ihtiyacım var." Dedim. Ve rahatsız ayakkabılarımdan kurtulup yatağa uzandım. Bana tek kaşını kaldırarak baktı.
"Cidden bu kıyafetlerle mi uyumayı düşünüyorsun?" Dedi. Bakışlarımla elbisemi süzdükten sonra umursamayarak konuştum.
"Buraya geldiğimden beri görünüşümle hiç ilgilenmedim. Bana uygun kıyafetler var mı bilmiyorum." Dedim. Kısa bir kahkaha attı. "Sahip Dean olduğu sürece burada eksik bir şey kalacağını sanmıyorum. Nasıl yaptığını bilmesem de istediğini sana bulabilir." Dedi gururla, ayağa kalkıp dolaba doğru ilerlerken.
"Burada daha önce yoktun. Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" Dedim. Yaptığı işe devam edip anlayamadığım bir şeyler mırıldandı. "Buraya nasıl geldiniz." Dedim bir önceki soruyu geciktirmesini önemsememeye çalışırken.
"Dean davet etti. Bir üst rütbeli olarak baş hizmetçinin hayatını güzelleştirmek için. Giyimimizden de anlamışsındır. Diğer erkeklerle aynı giyinmiyorum, tıpkı Flyner gibi..." Diye yanıtladı. Dolaptan uzaklaşıp yanıma geldi.
Başımı yastıktan kaldırıp suratına baktım. " Ne demeye çalışıyorsun?" Dedim.
"Demeye çalıştığım, anlaşmada bahsedildiği gibi mutlu olmanı sağlayacaklardanım... Flyner'ı seçmezsen beni seçebilirsin. Ya da..." Durdu. "Her neyse..."
"Ya da ne?" Diye itiraz ettim. Elindeki kıyafetleri elime verdi ve kapıya doğru yürüdü. "Bence iyi bir uyku çekmen lazım..." Dedi ve dışarı çıktı. Ne yani, saçma sapan cümleler kurmak için mi gelmişti yanıma? Ben böyle bir şey istediğimi söylememiştim ki!
Elimdeki, bulamadığı gecelik niyetine verdiği ince elbiseye baktım. Siyahtı, yine... İnce, askılı ve bol olmasının dışında hiçbir özelliği yoktu. Tabi uçlarındaki nereden geldiğini çözemediğim parıltıları saymazsak...
Kıyafetleri bir çırpıda üzerime geçirip uzun süredir ilk defa rahat bir elbise giyinmemin mutluluğuyla yatağa uzandım tekrar. Nedense huzuru hissettirmişti bana. Oysaki şu an, öncekinden de mutsuz hissetmem ve belki de Flyner'ı benden bıktıracak kadar üzmemin pişmanlığını duymam gerekiyordu. Ama bunların hiçbiri yoktu.
"Burada mutlu olabilirsin..." Zihnimin içindeki fısıltıyı fark edince irkildim.
"Ama mutsuz olabileceğin tek yerde de olabilirsin... Duygu karmaşanla beraber sürüklediğin insanların varlığını yok sayabilirsin. Ama bu onların yanında olduğu gerçeğini değiştirmez; Tıpkı kaçırılmış olduğun gerçeği gibi..." Kendini kusursuz sanan vicdanımın bana vermeye çalıştığı mesajlardan biri daha... Sorun şuydu ki beni yönlendirmek yerine kafamı karıştırıyordu. Doğruları haykıran bir vicdana sahip olmak bariz bir baskıydı. İnsana yapmadığı bir şey için suçlu hissettiriyordu. Oysa terasta Hill'e sarılıp her şeyi bozan ben değildim. Üzerimdeki huzursuzluğu atma umuduyla manzarayı görmeye çıkmıştım sadece. 'Sevgiliydik' demem için fazla küçük olduğum 15 yaşımdaki 'partnerimin' birden bire belirip beni özlediğini söyleyeceğini düşünmemiştim bile...
![](https://img.wattpad.com/cover/14243217-288-k890585.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
§» Nightmare (§» Kabusum)
RomanceHer seferinde bir hataya düşüp birine aşık oldum. Ama eninde sonunda o mektup geldi, ardından sevgilim beni terk etti. Aynı sahneleri tekrar tekrar yaşadım. Ağlamam bir şeye fayda etmedi hiçbir zaman. Çünkü yine aynı şekilde bitmişti ve bir sonraki...