8.BÖLÜM

6.5K 414 7
                                    

Güneş tüm acılara rağmen gökyüzünde ışıldayarak yükselmeye başlamıştı. Emre için çok ama çok zor iki gece sonunda geçmişti. Tarifi imkânı olmayan o kadar çok şeye şahit olmuştu ki çaresizliği kendisine yoldaş eylemiş gibiydi. Eli kolu bağlı bir halde şimdi sadece Birce'nin uyku halindeki huzurlu yüzünü seyrediyordu. Geçen iki geceyi hatırladıkça gözleri öfke ile kararıyordu. Birce'nin öylesine tükenmiş hallerine şahit olmuştu ki o anları görmektense ölmeyi dilerdi. Ama mecburdu. Onun tutunacağı dalı olacak ve her zaman onun yanı başında sapa sağlam kalacak, yıkılmaz ve aşılmaz bir dağ olarak onun ardında duracaktı. Şile'ye geldikleri gece Birce'nin sinir krizi geçirmesi ile gözünü adeta kan bürümüştü adamın. Genç kızı sakinleştirir sakinleştirmez onun duvara fırlattığı telefonunu elinden geldiğince toparlamaya çalışıp Birce'nin ne olup da bu kadar çığırından çıktığını kendi gözleriyle görmek istiyordu. Neyse ki telefonun ekranı çatlasa da açılmasında herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Aceleci bir şekilde telefonu açtığında hemen mesajlara girdi. Mesajlarda Barkın şerefsizinin adı Bitanem diye kayıtlıydı. Emre onun isminin bu şekilde kayıtlı olduğunu gördüğü an dişleri gıcırdamaya başladı. Elinin altındaki telefon Birce'nin öfkesi ile kırılmadıysa bile Emre'nin hiddetiyle tuz buz olacaktı.

Emre deri derin nefes alıp verdi ve mesajlara göz gezdirdi. Sayısız mesaj ve cevapsız arama vardı. Mesajlarına saat sıralamasıyla baktığında gözleri her bir mesajda irileşmeye başladı. Çünkü güzel başlayan mesajlar hiddet, öfke, kıskançlık ve tehdit içeriyordu. Sonra aklına gelen başka bir şey ile hemen galeriyi kontrol etti. Birce resim falan bir şeyler gevelemiş sonra da kendisinden geçmişti. Galeriyi açtığında mesaj olarak gelen fotoğrafa gözü çarptı.

"Sakın." Diye fısıldarken eli titreyerek fotoğrafı açmak için dokundu. Ama korktuğu şey başına gelmiş ve arka arkaya açılan fotoğrafları gördüğü an midesi bulanmaya başlamıştı. Gördüğü fotoğraflar kendisine bile ağır gelirken Birce'nin öfkesini şimdi daha iyi anlayabiliyordu. Sevgilisi olan bir adam kendi evinde kendi yatak odasında başka bir kızla nasıl olurda böylesine iğrenç fotoğraflar... "Allah senin belanı versin şerefsiz herif." Diye haykırdığı sırada elindeki telefon titremeye başladı. Emre'nin gördüğü isim ile gözü dönmüştü. Artık kendini tutacak gücü de isteği de kalmamıştı. Birce ona kızsa da asla affetmese de aklındakini yapacak ve daha fazla kendisini engellemeyecekti. Telefonu açtı ve sessizce karşıdan gelen konuşmayı dinledi.

"Bitanem neredesin kaç gündür sana ulaşmaya çalışıyorum. Gülce geldi ve bir şeyler saçmaladı. Neredesin sen Birce?" dedi korku ve panikle.

"Yediğin haltları temizlemek için mi aradın adi herif."

"Emre." Dedi şaşkınlıkla "Sen, nasıl, Birce?" dedi ne olduğunu algılamakta zorlanıyordu.

"Emre ya Emre, ama senin için artık adı Azrail olan Emre. Ecelin olup canını almaya geleceğim senin. O yediğin haltları burnundan kan akıta akıta hesabını sormazsam, o kızın gözünden dökülen her bir yaşın bedelini sana ödetmezsem ben de adam değilim." Dedi elinin altındaki telefonu öfke ile sıktırırken.

"Sen kim oluyorsun lan? Birce nerde, senin ne işin var onu yanında? Telefonu hemen Birce'ye var çabuk." Kıskançlığı hissedilir derecedeydi. Şu dünyada hazzetmediği insanların ilk başını Emre çekiyordu. Nefret ediyordu ondan da Birce'nin etrafında olmasından da.

"Oldu paşam, başka bir emrin var mı senin?"

"Emre, sabrımı zorlama, telefonu hemen Birce'ye ver dedim sana. Yoksa..."

"Yoksa ne Barkın efendi? Kulağını aç ve beni iyi dinle Birce'yi unut, bu saatten sonra da onun adını ağzına bile alma, ha bu arada unutmadan bundan sonra onun yanında göreceğin tek kişi benim."

Aşk Benim Hakkım# TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin