Birce'nin aklı allak bullak olmuştu. Emre'yi konser gecesinden bu yana bir daha hiç görmemişti. Sanki o gece bir rüya gibi gelip geçmişti. Gerçek dışıydı gördükleri, hissettikleri, yaşadıkları. Gülce'nin tavrından ise hiçbir şeyden haberi olmadığını anlamıştı anlamasına ama Emre'nin o gece orada olması tesadüf olamazdı. Düşünceler içinde kafayı yemek üzereyken Selçuk Hoca'nın "Birce..." diyen gür sesi ile irkildi. Birce bir an yapması gerekenleri bir tarafa bırakıp boş boş etrafı izlerken düşüncelere daldığını fark ettiğinde içten içe delice bir öfke ile kendisine kızdı. Sessizce homurdanarak adama döndü.
"Efendim Hocam." Dedi.
"Birce sen iyi misin kızım, geldiğinden bu yana kafan çok dağınık kaç defadır sana sesleniyorum ama dönüp bakmıyorsun."
"Ben, şey hocam kusura bakmayın ne olur, okulun son senesi olduğu için biraz yoğunluktan kafam dağınık."
"Başka bir şey olmadığına emin misin?" Diye ima dolu bakış attığında Birce kıpkırmızı bir surat ile ne diyeceğini bilemedi. Tam ağzını açmıştı ki ensesinde hissettiği tanıdık sıcaklık ve burnuna dolan koku ile bir an gözleri irileşti. Hayal görmeyi geçti, insan hiç özlediği birinin kokusunu burnunda duyar mıydı? Birce kendine gelmek için kafasını sağa sola sallarken "Hayal değil gerçek." Diyen ses ile bir anda arkasına döndü. Ve şimdi hayalinin varlığını hissettiği, kokusunu duyduğunu düşündüğü adam karşısında tüm gerçekliği ile dikilirken ima dolu çarpık bir gülüşle kendisine bakıyordu. Giydiği lacivert eşofman altı ve üzerindeki beyaz tshirt ile aklını başından almaya tek adaydı. Yüreğinin bir anda hop etmesinin sebebi olarak korku ve şaşkınlığa yorsa da işin iç yüzünün öyle olmadığını bakışlarından karşısındaki adam çoktan anlamıştı.
"Sen..." diyerek kıstığı gözler ile kız hesap soruyordu.
"Ne o Birce bir hoş geldin yok mu?" diyerek gülümseyen adama "Senin burada ne işin var Emre?" diyerek hiddetle karşılık verdi.
Emre daha tek bir cevap vermeden "Emre'yi ben çağırdım." Diye araya girme ihtiyacı duyan Selçuk Hoca bu ikili arasındaki tuhaflığın sebebini aslında çok iyi biliyordu.
Emre'yi BESYO mülakatlarına Selçuk Hoca hazırlamıştı. Üniversiteyi kazanmasına büyük desteği olmuştu. Okula başladığında ise kendi hayallerine ulaşabilmesine yardımcı olan gönlünde vefa borcu hissettiği hocasına her yaz gönüllü eğitmen olarak yardımcı olurdu. Selçuk Hocası emeğinin karşılığını vermek istediğinde ise kendisine verilecek parayla maddi durumu yetersiz olan ve kurs parasını ödeyemeyen öğrenciler için kullanılmasını istemişti. Emre hiç kimsenin hayallerinin maddi durumu yüzünden elinden alınmasını istemiyordu. Belki çabası denize geri gönderdiği birkaç denizyıldızıyla sınırlıydı ama gücünün yettiği denizyıldızlarını ait oldukları yere kavuşturduğu için mutluydu.
Birce ile arkadaş olduklarında onu da Selçuk Hoca ile tanıştırmıştı. Birce de Emre gibi gönüllü çalışmak istediğini söylediğinde Selçuk Hoca ona da kadrosunda yer açmıştı. Şimdi burada karşılaşmaları tesadüf gibi gözükse de aslında her yıl üniversiteye hazırlanan çocukları birlikte çalıştırırlar, parkurlarını hazırlayıp sürelerini tutarlardı. Onların motivasyonunu artırmak için çeşitli aktiviteler düzenlerler ve çoğu zaman çocukları farklı şehirlerde bulunan üniversitelerin mülakatlarına birlikte götürürlerdi. Ama Birce'nin arası Emre ile açıldığı zamanlarda Emre onun rahatsız olmaması için Selçuk Hoca ile konuşmuş ve onun antrenmanlara katılmadığı süre zarfında çalışmalara katılmıştı. O zamanlarda Birce ne kadar üzülse de onun bu haklı tepkisine sessiz kalmıştı. Ama şimdi burada, hem de konserden sonra yaşadıkları uzun sessizliğin ardından karşısında burada görmek onu şaşırtmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Benim Hakkım# TAMAMLANDI#
Romansa"Bazı aşklar hata kabul etmez. Bazı hatalar asla affedilmez." *** "Atılmayan tokadım, alınmayan intikamım, geçmişte kapanmayan bir hesabım var. Geçmişimi kapatmadan geleceğime bakamam, seni hayatıma misafir edemem. Aşkı hak seni kendime helal göreme...