"Tamam Selçuk Hocam, bu gece yola çıkmak için söylediğiniz saatte spor salonunun önünde hazır olurum." Birce bir yandan telefonla konuşuyor bir yandan da sırt çantasına eşyalarını yerleştiriyordu.
Gülce, ikizinin odasına teklifsizce dalıp uykudan açılmayan kapalı gözler ile bir eliyle saçını kaşırken diğer eliyle yönünü bulmaya çalışıyordu. Kardeşinin gitmek için hazırlık yaptığını yarı açıkgözler ile fark etti. Ona sormadan gidip ikizinin yatağına yatarak yastığını sıkıca kucakladığında gözlerini yine uykuya teslim etmek için hazırlanıyordu. Suratında şapşal bir sırıtış peyda olurken, Birce onu kaşları çatık bir halde izliyordu.
"Hayırdır Gülce Hanım yatağını şaşırdın galiba. Her şeyin bitti şimdi de uyurgezerliğe mi heves ettin?"
Gülce kardeşinin sözlerine hoşnutsuz bir şekilde yüzünü buruştururken gözlerini açmaya tenezzül bile etmemişti. Uyku mahmurluğu ile dudaklarından çıkardığı mırıltı halinde "Sabaha kadar senin gelmeni bekledim. Ne oldu ne bitti hemen bir masal edasıyla anlatmaya başlıyorsun. Hadi bekliyorum bak uykum dağılmadan konuşmaya başlasan iyi olur, şu an cidden mutlu bir son dinlemeye ihtiyacım var." Dedi. Duyacaklarının kendisine sonunda oldu dedirteceğinden öylesine emindi ki olumsuz hiçbir şeyi aklına dahi getirmiyordu.
"Anlatacak hiçbir şey yok." Dedi soğuk ve sert bir ses tonuyla. Onun bu umursamazlıkla perdelenmeye çalışan sesinin altında yatan ıstırabı hisseden ikizi kaşlarını çatarak ansızın gözlerini açtı. Bir anda yattığı yataktan doğrulurken kucakladığı yastığı daha da sıkı tutarak göğsüne bastırdı.
"Ne demek anlatacak bir şey yok?" diyen sorgulayıcı bakışlarıyla ikizini süzdü.
Birce ona sırtını dönüp masanın üzerinde bulunan birkaç ıvır zıvırı yerleştirmek için oyalanırken kardeşinin yüzüne bakıp da konuşmaya cesaretinin olmadığını hissetti. Direnci her geçen dakika daha fazla kırılıyor, gücü adeta tükenip gidiyordu.
"Gülce gerçekten bir ton işim var. Şimdi müsaade edersen akşam çıkacağım yolculuk için hazırlık yapmam gerek." Dedi. Her ne kadar büyük bir çaba içine girmiş olsa da sesinin son kelimelerde titreyip akıp gitmesine engel olamadı. Gözlerinden akıp gitmeye hazırlık yapmaya başlayan ışıltıları geldikleri yere geri göndermek adına ikizine sezdirmemeye çalışarak derin nefesler alıp vermeye uğraşıyordu.
Gülce duydukları karşısında delicesine öfkelendi. Bir hışımla oturduğu yataktan kalktı. Elindeki yastığı bir hırsla yere fırlattı. Kendisine sırtını dönmüş olan ama duruşundan bile pişmanlık ve hüzün akan kardeşinin omuzlarından tutup sertçe kendisine doğru çevirdi. Gülce'nin gözleri hiddetin zehirli mızraklarını etrafa savururken, Birce'nin bakışları canının yangısını akıtıyordu.
"Bana hemen dün gece neler olduğunu ve şu an nereye kiminle gittiğini anlatıyorsun." Kollarının iki yanından tuttuğu kardeşine tehditvari bakarken ağzından çıkan her bir kelimeyi tane tane üstüne bastırarak dişleri arasından tehlikeli bir tıslama ile söyledi. Birce onun öfkesine de maruz kalmaya daha fazla dayanamadı. Kollarını kardeşinin sert tutuşundan pek de nazik olmayacak bir hareketle kurtarırken "Yeter." Diye haykırdı. Gözlerinden inci gibi taneler yanaklarından aşağıya yuvarlanıp giderken Gülce'nin pek de bu tepkiye aldırış edipte durmaya niyeti yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Benim Hakkım# TAMAMLANDI#
Romance"Bazı aşklar hata kabul etmez. Bazı hatalar asla affedilmez." *** "Atılmayan tokadım, alınmayan intikamım, geçmişte kapanmayan bir hesabım var. Geçmişimi kapatmadan geleceğime bakamam, seni hayatıma misafir edemem. Aşkı hak seni kendime helal göreme...