"Evet seni dinliyoruz Youngjae."
Youngjae geldiğinden beri gergin ortamdan dolayı ne yapacağını bilemeyerek koltuğa sinmiş bir şekilde ailesinin karşısında oturuyordu. Ailesinin kendisini Jaebum ile nasıl gördüğünü bilmiyordu. Ancak, bunu düşünmesi için artık çok geçti. Koltuğa daha çok sinerken artık kaçamayacağını biliyordu. Derin bir nefes almış ve koltukta dikleşerek bakışlarını karşısında kollarını önünde birleştirip kendisine bakmakta olan ailesine getirmişti.
"Anne... Baba... B-ben.."
Youngjae sesinin titremesine engel olamazken başını eğmiş ve deminden beri içindeki ağlama isteğini bastırmaya çalışıyordu. O bu haldeyken kulaklarını dolduran kahkaha sesi ile şaşkın bir şekilde başını kaldırmış ve bir anda üstüne atlayan anne ve babasıyla neye uğradığını şaşırmıştı. İki ebeveyn çocuğuna sıkıca sarılmış ve gülümseyerek ona bakmaya başlamışlardı.
"Sorun değil,Youngjae. Sana kızmadık. Seni her şekilde destekliyoruz oğlum. Bunu unutma~"
"Ama yine de bize söylemen gerekiyordu. Bu yüzden ceza vermemiz gerekiyor."
Youngjae'nin anne ve babası birbirine bakmış ve birbirlerine kaş göz işareti yaparak gülmüşlerdi. Youngjae, ailesini anlamaya çalışırken -zaten içinde olduğu şaşkınlıktan kendisini atamamıştı- zorluk çekiyordu. Sonunda anlamasına gerek kalmadan ikisi de oğullarını gıdıklamaya başlamış ve evin içine Youngjae'nin kahkahalarının dolmasına izin vermişlerdi. Youngjae kahkahaları arasından çırpınıyor ama yaptığı her hamle başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Sonunda durduklarında Youngjae derin nefesler alarak kendine gelmeye çalışmıştı. Tekrar herkes aynı pozisyonlarına geçip birbirlerine baktıklarında ortam az önceki kadar gergin değildi. Herkesin yüzünde kocaman bir gülümse vardı. Youngjae, ailesinin bu şekilde karşılamasına şaşırsa da mutlu olmuştu tabiki de.
"Adı neydi bu arada?"
Youngjae kendisine yöneltilen soruyla bir süre durmuştu.
"Sevgilinin adını mı hatırlamaya çalışıyorsun? Vay canına, bir playboy yetiştirmişiz Sevgilim."
Youngjae, babasının söylediği ile gülmesine engel olamamıştı. Sadece, ailesi ile hoşlandığı erkek hakkında konuşmak onu bir anlığına garip hissettirmişti.
"Hayır.. Sadece,"
"Bizden çekinme Youngjae. Sadece senin yanında olmak istiyoruz."
Youngjae, annesinin söylediğinden sonra içindeki rahatlamayı rahatlamayı tarif etmeye çalışsa bile edemezdi, biliyordu. Gülümseyerek yerinden kalkmış ve üçlü koltukta oturan anne ve babasının yanına ilerleyerek aralarına oturmuştu. Vakit kaybetmeden ailesi ona kollarını sardığında Youngjae gözlerini kapatmıştı.
"Adı Jaebum. Benden bir yaş büyük ve bir sınıf üstte. Aslında.. işler baya karışık gerçekten.. Dayanabilecekseniz anlatayım?"
Youngjae gözlerini açıp anne ve babasından onay almayı beklemişti. İkisi de başıyla onayladığında Youngjae, büyük olan aklına geldiğinde her zamanki yüzüne yerleşen gülümsemeyle anlatmaya devam etmişti.
...
"Vay canına, bu çocuğu merak ettim. Yarın akşam için yemeğe çağır onu."
"Aslında.. Jaebum ismi yabancı gelmiyor ve anlattıklarına göre de çok tanıdık.. Ah! Şu sabahleyin evimize gelen genç çocuk. Öyle değil mi?"