Uzun bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz >•< yorum yaparsanız sevinirim~~ İyi okumalar:*
Bambam geri çekildiğinde ne yaptığının yeni farkına varıyordu. Onu öpmüştü. Onu neden öpmüştü? Bambam, ne söylemesi gerektiğini bilmeyerek ona bakmaya başladığında Yugyeom olayın şokundan çıkmaya çalışıyordu.
"Beni öptün."
Yugyeom kendi kendine söylediğinde Bambam yutkundu. Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama o an yapması gerekenin bu olduğunu düşünmüş ve yapmıştı.
"Ben..."
"Beni öptün."
Yugyeom hala kendi kendine sayıklıyordu. Bambam, öylece ona bakmaya devam ederken bir şeyler söylemesi gerektiğinin farkındaydı ama ne söylemesi gerektiği konusuna gelirsek işte bu konuda en ufak bir fikri bile yoktu.
"Beni öptün."
Bambam gözlerini sıkıca kapatmış ve hala sayıklamakta olan çocuğu nasıl sakinleştireceğini düşünmeye çalışıyordu.
"Beni... öptün."
"Tanrım! Evet, seni öptüm. Şimdi, lütfen... Şu liseli genç kızlar gibi davranmayı bırakır mısın?"
Bambam sıkıntıyla iç çektiğinde Yugyeom sonunda kendine gelmiş ve ona bakmaya başlamıştı.
"Ama beni ö- "
"Sakın."
Bambam parmaklarını onun dudaklarına bastırdığında Yugyeom susmak zorunda kalmıştı. Yugyeom, gülümseyerek dudaklarının üzerindeki parmaklara öpücük kondurduğunda Bambam yutkunmuş ve elini yavaşça geri çekip önüne koymuştu.
"Yugyeom..."
"Bambam..."
İkisi aynı anda konuşmuştu. Bambam başını kaldırıp ona baktığında onun hala kendisine gülümseyerek baktığını görmüştü. Yutkunmasına engel olamazken artık bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu. Onu kaybetmek, onu kendisinden uzaklaştırmak istemiyordu. Ufacık bir tartışmada bile darmadağın olurken onunla konuşmamayı göze bile alamazdı. Yugyeom, kendisini seviyordu. Bunu şu zamana kadar hiç düşünmemişti. Yugyeom'un kendisine aşık olması onun için çok uç bir durumdu ama şimdi, o kendisine aşkını itiraf ederken içinde oluşan hisse anlam veremiyordu.
"Önce sen söyle."
Bambam derin bir nefes almış ve kendisini konuşmaya zorlamıştı. 'Eğer' diyordu, 'Eğer onu kaybetmemek için bunu yapmam gerekiyorsa yapacağım.' Çünkü biliyordu ki, Yugyeom onu tekrar arkadaşı olarak görse de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
"Deneyelim."
Bambam, onun gözlerinin içine bakarken konuşmuş ve onun tepkilerini izlemeye başlamıştı. Şaşırmış görünüyordu. Böyle bir şeyi beklemiyor gibiydi. Eh, kendisi de bunu beklemiyordu ama yapmıştı işte. Artık geri dönüşü yoktu.
"Ama sen... Jackson ile beraberdin?"
Bambam kendisine yöneltilen soruyla iç çekmesine engel olamadı. Jackson batsın diyordu içinden. Onu artık sevmediğine emindi. Tamam, hala o konu hakkında üzgündü. Unutması zor olacaktı ancak ona olan sevgisi kalmamıştı.
"Jackson ve ben diye bir şey yok. Olmadı. Olmayacak da. Aptal bir hevesti ve sen haklıydın Yugyeom. Onun peşinden koşmamalıydım. Üzgünüm... onun için seni üzdüğüme hala inanamıyorum. Aptalın tekiyim. Bir de... ondan hoşlanıp hoşlanmadığını sordum. Tanrım! Gerizekalıyım."