Baya uzun bir bölüm oldu...Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar~~~~~~~~~~~~~~~~~•~~~~~~~~~~~~~~~~
Youngjae, Jaebumdan gelen mesajı okuduğunda içinde oluşan heyecana engel olamamıştı. Ne olurdu ki kendisi de sevdiğini söylese ve bu lanet ortam bir an önce bitseydi. Ancak bunu yapamazdı. Tamam, ondan hoşlanıyordu hatta hoşlanmaktan öte ona aşıktı ama Yugyeom'un dediği üzerine fazlaca düşünmüştü. Her ne kadar buna inanmak istemese de Jaebum'a güvenmesi için elinde somut bir şey yoktu. Pekala, mesajlaşırken fazlasıyla samimi ve sevimli duruyordu. Yine de bir yanı hep şüpheci yaklaşıyordu. O yanına lanet okumakla meşguldü. Mesaja cevap vermeden telefonu sıraya bıraktığında derin bir iç çekti.
Bu sırada Bambam onun telefona bakmakta olduğunu görmüş ve sırasında hafifçe doğrularak kafasını öne doğru uzatmıştı.
"Ne o Romeo'n seni mi görmeden duramıyor muymuş,hm?"
"Bambam sana öyle bir vururum ki bir daha konuşamazsın bile. Sinir etme beni."
Bambam gülerek tekrar sırasına oturup eski pozisyonuna Yugyeom'un omzuna yatmaya geri dönmüştü.
Youngjae ondan kurtulduğunda derin bir nefes verdi ve son derse sadece iki dersin kalmasına lanet okudu. Emindi ki, bu süre iki dakika gibi geçecekti. Bunu unutmaya çalışıp dikkatini önündeki ders notlarına vermeye çalıştı.
*
Tahmin ettiği gibi son iki ders de iki dakika gibi geçmişti. Son dersin bitiş zili çaldığında hepsi birden toparlandığında Yugyeom ve Bambam sınıftan çıkıyordu ki arkada kalan Youngjae'ye dönmüşlerdi.
"Ne o? Okulu fazla sevdin galiba."
Bambam alayla söylediğinde Youngjae göz devirdi.
"Biraz işim var siz önden gidin."
"O işin adı 'Im beni prensesini arayan mario gibi takip eden jaebum' mu? "
Yugyeom, Bambam'in söylediğine güldüğünde Youngjae kaçıncı sefer göz devirdiğini tahmin etmeye çalışıyordu.
"Bu seni ilgilendirmez Kunpimook her şeye burnunu sokan ergen velet Bhuwakul."
Yugyeom, Youngjae'nin söylediğine güleceği sırada Bambam'in koluna vurmasıyla susmak zorunda kalmıştı.
"Her neyse biz gidiyoruz. İstersen seni okulun yanındaki kafede bekleyelim?"
Yugyeom'un teklifini biraz düşününce aslında bu iyi olabilirdi diye içinden geçirmişti Youngjae ama ikisini de bekletmek istemiyordu. Bu yüzden başını "hayır" anlamında iki yana sallayarak onların sınıftan ayrılmasını bekledi. Derin bir nefes alıp sırasına yaslandığında kapıda beliren bedeni fark etmemişti.
Jaebum sınıfa girip arkasından kapıyı kapatmıştı. Hafifçe öksürüp küçük olana ilerlediğinde sonunda Youngjae kafasını kaldırıp gelen kişiye bakmayı akıl edebilmişti ki kafasını kaldırmamayı dilerdi. Derin bir nefes alıp karşısında duran bedene baktığında yutkundu.
İkisi de karşılıklı olarak sıraya yaslanmış şekilde birbirlerine bakıyorlardı. Jaebum kollarını önünde bağlayıp ona bakmaya devam ediyordu. Youngjae bu gergin ortamın bir an önce bitmesi için dua ediyordu.
"Şey.."
"Ben-"
İkisi de aynı anda konuştuğunda ortada oluşan garip ortamdan dolayı Youngjae gülmüştü. Jaebum ise onun gülüşüyle biraz daha rahatlamış ve gülümsemişti. En azından hala kaçmaya çalışmamıştı öyle değil mi?