Merhaba~ uzun zaman olmuş gibi hissediyorum. Oedpeğd yazmayı özlemişim:") umarım beğenirsiniz^^ yorum yapmayı unutmayın. :*
"Hyung... elim..."
Youngjae o gerilimi yüksek ortamdan çıktıkları için minnettardı. Ancak, şu an sinirden elini neredeyse morartacak kadar sıkan Jaebum, ona yardımcı olmuyordu. Sonunda utangaçlığını atıp konuştuğunda Jaebum, ne yaptığının farkına varmış ve elindeki tutuşunu gevşetip mahçup bir şekilde ona bakmıştı.
"Özür dilerim... ben, dikkat etmedim."
Youngjae onun bu kibar haline gülümsemeden edememiş ve bahçenin tam ortasında duruyor olmalarına rağmen ona biraz daha yaklaşıp kollarını beline dolayarak kafasını göğsüne koyup sarılmıştı.
"Önemli değil hyung~"
Jaebum, küçük olandan gelen ani hareketle donakalsa da sonrasında gülümseyip o da sarılmıştı. Ellerini saçlarına götürüp yavaşça okşamış ve öpücük kondurmuştu.
"Herkes bize bakıyor."
"Umursamadığını düşünüyordum."
"Umursamıyorum. Sadece... sen umursuyor gibiydin?"
Youngjae derin bir nefes almış ve ona daha da sokularak gülümsemişti.
"Artık umursamıyorum."
Jaebum, gülümsemiş ve hafif geri çekilerek aralarındaki mesafeyi açmıştı. Küçük olanın yanağını okşamış ve eğilerek dudaklarına minik bir öpücük kondurmuştu. Youngjae, utanmıştı ve utancını onun boynuna yüzünü gömerek gizlemeye çalışmıştı. Jaebum, onun bu tatlığına gülmeden edememişti. Küçük olanın her hareketi ona sevimli geliyordu. Ancak, utandığında daha bir sevimli oluyordu küçük olan.
"Hadi, gel. Artık içeri girelim."
Youngjae yavaşça geri çekilmiş ve başını hafifçe sallayarak "tamam." Demişti. İkisi birlikte içeri geçtiklerinde boş bir sınıf aramaya koyulmuştu Jaebum. Küçük olanla biraz daha vakit geçirmek istiyordu. Tabiki kesinlikle aklında kötü şeyler yoktu. Sadece küçük olana sarılmak ve kokusunu içine çekmek istiyordu. Ona sarılamadığı zamanlar kendisini boşlukta hissediyordu.
Yukarı sınıflara çıktıklarında boş bir sınıf bulma umuduyla kapılardan birisini açmasıyla donakalmıştı. Youngjae, büyük olanın aniden durmasıyla onun sırtına çarpmıştı. Kendine gelip büyük olanın donup kaldığını görmüştü. Önce anlam verememiş ve büyük olanın arkasından kafasını uzatmış ve öpüşmekte olan arkadaşlarını görmüştü. Gözleri kocaman açıldığında çığlık atıp bağırmasına engel olamamıştı.
"Aman tanrım!!"
Hemen içeriye geçip onların yanlarına koştuğunda ikili korkuyla birbirinden ayrılmış ve arkadaşlarına bakmaya başlamıştı.
"Siz..."
Youngjae, işaret parmağını onların önünde sallayıp gözlerini kısarak bakmıştı.
"Her şeyi, hemen, şimdi. Anlatıyorsunuz."
Arkadaşlarının yüzündeki gerginliği gören Youngjae içinden gülmek istesede bunu onlara belli etmeyerek ciddiyetle -sadece öyle sanıyordu- bakmaya devam etmişti.
"A-anlatacak bir şey yok ki? Dimi Yugyeom."
Yugyeom da ona uyarak başını salladığında içinde oluşan burukluğa anlam verememişti. Youngjae, "Ciddi misiniz?" Der gibi onlara bakmaya başlamıştı. Hepsi bir süre sessiz kaldıktan sonra Jaebum artık olaya dahil olması gerektiğini düşünmüştü.