3.

10 2 1
                                    

Babamın bilmem kaçıncı seslenişinde kendime gelebilmiştim.

“Ben giderim baba. Sorun değil. Hem sen onları korumakla görevlisin değil mi? Görüşürüz.”

Hızlıca oradan çıkıp taksiye atladım ve eve geldim. Üzerime eşofmanlarımı giyip yatağıma yattım. Gözlerimi kapattım.

(00.45)

Hala uyuyamamıştım. Acaba şuan ne yapıyorlardı? Yatakta doğruldum ve gözlerimi ovuşturdum. Esnedim. Sanırım şimdi uykum gelmişti.

(00.50)

Yatakta doğruldum. Herhalde bir beş saat uyumuşumdur diye düşünürken saatin sadece 5 dakika geçtiğini gördüm. Bu gece bana uyku yoktu. Madem uyuyamıyorum o zaman partiye gidebilirim?

(01.15)

Nihayet partinin olduğu adresi bulabilmiştim. Burası bir bardı. Yaşım 17 olduğu için biraz tereddütlüydüm yani beni alırlar mıydı bilmiyorum. Babamlarla gelseydim alacakları kesindi. Ama şimdi… Yavaş yavaş kapıya yaklaştım ve güvenliğe karşı en şirin halimi takınarak gülümsedim. “İçeri girebilir miyim?”

Adam çok ciddiydi. “Kimlik?”

“Kimliğim yok.”

“O zaman giriş yok.”

“Nasıl yok? Girmem gerekiyor. Babam burada!”

Adam yanındaki kas yığını adamlara kaş göz yaptı ve beni kolumdan tutup dışarıya attılar.

“Bırakın ya!!”

Çok güzel. Uykum tutmadığı için babamın da olduğu partiye geliyorum ama yaşım tutmadığı için giremiyorum. Mükemmel! Topuklarımı yere vura vura eve doğru yürümeye başladığımda arkamdan seslenen Niall’ı duymuştum. Olduğum yerde durup ona döndüm.

“Kristen burada ne işin var? Gelmeyeceğini söylemiştin.”

“Eee şey… Sanırım uyuyamadım?”

Başını sallayıp yanıma geldi ve dibimde durdu.

“İçeri girmeyi denemedin mi?”

“Denedim tabi! Ama o sersem korumalar izin vermedi.”

“Anladım… Partiyi boşver. Seni evine bırakayım. Zaten ben de sıkılmıştım. Geç oldu. Senin okulun yok muydu?”

Sorusunu sorduktan sonra gözlerini kısmıştı.

“Uyku tutmadı dedim ya.”

“Peki peki. Hadi yürü.”

“Ne yani yürüyerek mi gideceğiz?”

“Evet.”

“Peki.”

Evin önüne geldiğimizde Niall bana gülümsedi ve kapıyı kapattıktan sonra gitti. Bu geceki parti olayı da yatmıştı.

(07.30)

ZIR!

“Lanet olsun geç kalacağım!!!”

Tahmin ettiğiniz üzere, o sinir bozucu alarm çalmıştı ve kalkmak zorundaydım. Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra dolabımın karşısına geçtim. Bir elbise aldıktan sonra giyindim ve saçlarımı salık bıraktım. Aşağıya indiğimde babam gazete okuyordu.

“Ben çıkıyorum baba.”

Yanağından öptükten sonra evden çıkıp okula gitmek üzere yola koyuldum. Okula geldiğimde herkes kafasını bana çevirmişti. Üzerimde bir şey var mı diye üzerime bakacakken birisi yanımdan yürümeye başladı. Başımı kaldırıp baktığımda… Hadi ama bunun burada ne işi vardı ki?

Ders boyunca bana bakmış bir Harry Styles vardı.

“Ne var Harry?” diye mızmızlandım defterimi kapatıp çantama atarken.

“Hiç.”

“Peki.” Çantamı sırtıma taktım ve okuldan çıkarken birisine çarptım.

“Dikkatli olsana sersem!”

Önüme gelen saçımı kulağımın arkasına atıp gözlerimi kıstım.

“Sersem ha? Sen kim oluyorsun?”

Kız, sırıttı ve beni omzumdan ittirdi. “Ben müdürün kızıyım. Hadi şimdi ikile!”

“Müdürün kızıymış,” diye mırıldandım o yanımdan geçip giderken. Aptal.

“Kristen iyi misin?”

Başımı çevirdiğimde yeşil gözleriyle bana bakan bir Harry görmüştüm.

“İyiyim. Hem neden iyi olmayacakmışım?”

Dudaklarını büzdükten sonra gülümseyip çantamı elimden aldı. “Çantamı neden alıyorsun Harry?”

Hızla koşmaya başladı. Amacı neydi bu çocuğun!

“Bak Harry. Ben bu konularda has-“

Al işte, ayağım takılmıştı. Yere düşmüştüm. Harry ileride şaşkınca durmuştu ve çantam elinde duruyordu. Yavaşça yerden kalktım ve dizimi silkeledim. Neyse ki kanamamıştı.

“Aptal!”

FICTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin