14.

5 1 0
                                    

Babam iç çekti ve aşağıya indi. Bunu ayak adımlarından duymuştum. Karnım gurulduyordu. Yemek yemeden duramazdım ki!

Gece gizlice mutfağa girdim ve buzdolabından çikolataları aldım. Tam dönecekken!

“Sen de kimsin?!”

Karşımda tanımadığım birisi duruyordu. Daha çok hırsıza benziyordu. Hızlıca yanıma geldi ve kollarımın altından tutup beni geri geri sürüklemeye başladı.

“Bırak beni!”

Bağırsam da susturuyordu. Ağzımın üstünde duran elini ısırdım ve son sesimle, “BABA!” diye bağırdım. Ama o cebinden bir bıçak çıkarıp karnıma saplamıştı bile.

Gözlerimi açtığımda yatağımda yatıyordum. Karnımda sargı falan da yoktu. Ne yani rüya mı görmüştüm? Ofladım ve yatakta doğruldum. Saçlarımı karıştırıp odamdan çıktım. Salona gittiğimde herkes hararetli bir şeyler konuşuyordu.

“Selam,” dedim en sondaki koltuğa oturarak.

“Kristen üzgünüm. Ben sadece şaka yapmak istemiştim. Ama sanırım artık şaka yapamayacağım. Çünkü hep birilerini üzüyorum,” dedi Louis mahcup bir şekilde.

“Sorun değil Louis. Artık geçti. Çok kötü bir rüya gördüm.”

“Ne gördün?” diye sordu Liam.

“Bir hırsız beni bıçaklıyordu.”

“Sonuçta bir rüya değil mi? Kendini üzme,” dedi Niall bana gülümseyerek. Sanırım bana olan kızgınlığı gitmişti. Neden kızdığını da bilmiyordum. Belki de bana kızmamıştı? Her neyse.

“Sağol Niall,” dedim gülümseyerek.

“Yarın Amerika’ya uçuyoruz,” dedi Zayn heyecanla.

Yüzüm düşmüştü. Ben gidemeyecektim nasıl olsa, beni ilgilendirmezdi.

“Kristen sen iyi misin?”

Babama sadece başımı sallayarak cevap vermiştim.

“Amerika’ya gelmek istemiyor sanırım,” dedi Louis omuz silkerek.

“İstesem de gelemiyorum ki!”

“Nasıl yani? Geliyorsun. Bize bugün böyle dediler.”

“Baba?”

Babam dudağını ısırmış bize bakıyordu.

“Sadece sürpriz yapacaktım.”

“Ah peki sorun değil.”

Yaşasın Amerika’ya gidiyorum! Arkadaşlarımı göreceğim! Ta ta tam! Bir sorun var; James belası… Ondan tam kurtulmuşken yine başıma dert olmasından korkuyorum!

Şu anki konumumuz Los Angeles. Burasını özlemişim gerçekten. Eski arkadaşlarımı görmüştüm ve onlarla vakit geçirmiştim. James’i sorarsanız… o ölmüş. Nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim de yok. Zaten bana ne ki? Bir insan ölüyor buna üzülmüyorum çünkü o bana çok acı çektirmişti. İyi olmuş aslında. Her neyse.

FICTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin