Artık ellerindeki eski ve yıpranmış meşalelerin ömrü tükenmişti. Kapıyı hızla kapatıp sıkıca süngülediler.
İçerisi karanlık ve belirsizdi. Bir mahzeni andırıyordu fakat tam olarak belli değildi. Mekânın zemini suyla kaplıydı, küçük bir su birikintisine benziyordu. Garip bir şekilde, su... Sanki içerisinden aydınlatılmış gibiydi.
Işıl daha önce böyle gizemli bir yer görmemişti fakat Yiğit'in gözüne biraz da olsa tanıdık geliyordu.
Mahzenin içerisi turuncudan kırmızıya çalıyordu. Canlı duvarlar suyun yansımalarıyla kaplıydı. Burası... Nasıl bir yer?
Mekânın içinde su soğuk duvarlardan yankılıyordu. Zemin kum ve çamur kaplıydı. Burası mahzenle mağara karışımı bir mekândı.
Işıl, böyle bir mekâna nasıl su sızmış? Genç adam omuz silkerek "Buraya nasıl su sızdığını anlamamız zor ama galiba bize yarayacak bir şeyler bulabiliriz." diyerek zemini gösterdi.
Zeminde Yiğit'in kolyesinin üzerindeki şekillere benzeyen desenler işlenmişti. Işıl meraklı bir şekilde bütün dikkatini zemine verdi. Çünkü korkutucu bir şekilde mahzenin ambiyansıyla uyumluydu.
Yiğit mahzenin içini dikkatlice incelemeye çalışıyordu fakat sönen meşalelerin yerini artık kısık ışık yayan ambiyans aydınlatmaları almıştı. Buda nemli mahzeni gözlemlemesini zorlaştırıyordu. Bu büyük mahzeninin içinde eski dönemlerden kalma figürler, aletler hatta yıllardır duran şarap fıçıları vardı. Zemindeki şekiller ve kadim figürler, cam kapsülü işaret ediyordu. Yiğit işaretlerin gösterdiği ve cam kapsülün bulunduğu yere doğru gitmeye niyetlendi fakat genç kadın elinden yakaladı.
Yiğit şaşkınlıkla Işıl'ın gözlerinin içine bakıp "Ne oldu?" diye sitemde bulundu. Işıl göz devirip "Kapıdan geçmeden önce benim fevriliğim sana mı geçti?" diyerek gülümsedi.
Yiğit genç kadına hak verdi ve onun ne demek istediğini anladı. Genç kadını "Çok haklısın" diyerek onayladı. Kapının girişinde olduğu gibi burada da tuzak olma ihtimali çok yüksekti. Yiğit yönünü Işıl'a çevirerek "O cam kapsülün içindeki şeyin ne olduğunu öğrenmemiz lazım." diyerek Işıl'dan çözüm yolu sunmasını umdu.
Işıl, "Evet öğrenmemiz lazım fakat öğrenmek için canımızdan olmamamız gerektiğini de biliyorum. O yüzden biraz daha dikkatli olmalıyız." dedi. Yiğit genç kadının haklı olduğunu fark etti. Onun yanı sıra da zamanın daraldığını ve askerlerin kapıyı bulmalarının an meselesi olduğunu da biliyordu.
Yiğit genç kadının elini sıkıca tutup "Haklısın fakat zamanımız daralıyor. Tehlikeleri göze almaktan başka çaremiz yok. Hem şansın bizden yana olduğunu hissediyorum." diyerek genç kadını motive etmeye çalıştı. Işıl birazcık da olsa morali düzelmişti fakat hala içinde cam kapsülün yanına gidip gitmemek konusunda tereddütleri vardı.
Işıl derin bir nefes verdi "Pekâlâ. " diyip cam kapsüle doğru ilerlediler.
Bu sırada kapının arkasında ayak sesleri yükselmeye başlamıştı. Tam da Yiğit'in şansın yanlarında olduğunu düşündüğü anda kapının gerisinde askerlerin konuşma sesleri duyulmaya başlamıştı. Kapının gerisinde daha önce işittikleri aynı iki askerin sesleri yankılanmaya başlamıştı. Hemen cam kapsülün bulunduğu bölgeye gittiler ve camın içindeki radyoaktif tüpe baktılar.
Işıl, "Şimdi, ne yapacağız? Dedi.
Yiğit anlından süzülen ter damlacıklarını koluyla silip "Yapacak tek bir şey var. Oda hemen bu tüpü alıp, buradan bir an önce uzaklaşmak" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK KOKUSU [KİTAP OLDU]
AdventureTEK BİR GÖKKUZGUN'UN ÖTÜŞÜYLE HER ŞEY DEĞİŞTİ Derin bir nefes veriyorum ve sokağın kokusunu yavaşça içime çekip etrafı süzüyorum. Dışarıda tenha bir sessizliğin olduğunu görüyorum. Sokak lambalarının cızırtısı kulağımı tırmalıyor. İçimde oluşan k...