Yiğit Kılıç daha net inceleyebilmek için radyoaktif tüpün üzerindeki şekil ve yazıları kâğıda geçirmeyi yeni bitirmişti. Yazar Meriç yardım etmek için iyice Yiğit'e yaklaşmıştı. Yiğit bu gizemli adamı nedense hem seviyor hem de nefret ediyordu.
Cehennemin ağzı ölüm kokmaya başladı.
Zaman tükenmeden ışığı bul.
Konuşmaya başlayan Yiğit, "Daha öncede söylediğim gibi, yüzü yaralı adamın bana söylediği sözler, bu tüpe işlenmiş. Genellikle böyle şifrelemelerde iki kategori kullanılır. Metin ve imge. Metin, eserin edebi içeriğidir, imge ise içinde oluşturulan sembolik mesajdır.Bu esere bakacak olursak her ikisi de mevcut."
Meriç başını onaylarcasına salladıktan sonra telefonundan Kerberos'u araştırmaya koyuldu. "Kerberos bazı kaynaklarda cehennemin üçüncü katında yedi ölümcül günahtan biri olan oburluk günahını işlemiş olmalarının korkunç cezasını çekmekte olan bahtsız ruhları gözetleyen, onları lime lime parçalayan bir canavar olarak da yazılmış." Dedikten sonra Yiğit'e meraklı gözlerle baktı.
Yiğit, tüpün üzerindeki yazıların ve küçük imgeleri bir yandan kâğıda geçiriyor diğer yandan da Meriç'le konuşuyordu. Işıl Yiğit'in kâğıda çizdiği üç başlı canavarın resmini görünce içine bir ürperdi düştü. Işıl meraklı bir sesle, "Neden bir insan şifrelemek için mitolojiyi kullanır?" dedi.
Yiğit, "Daha karmaşık şifreleme ve yanıltma kaynağı bol olan konu herhalde yoktur. Şifreleme için çok güzel konu seçmiş." Dedi. Genç kadın derin bir nefes vererek bu sarmaşıklığın içinden kurtulmanın yollarını düşünmeye koyuldu.
Yiğit, "İlk önce Işıl'a bahsettiğim insan yüzüne oturan mermer maskeyi bulmamız lazım. Maskeyi bulduktan sonra diğer parçaları yerli yerine koymamız zor olmaz," Dedi.
Işıl başını telefondan kaldırmadan dikkatli bir şekilde konuşulanları dinliyordu. Genç kadın şifreleyen kişinin Herakles'i antimaddeye Kerberos'u da anti madde imha kipine benzetmesine akıl sır erdiremiyordu. Yiğit düşüncelere dalan Işıl'ın omuzuna narince omuzunu değdirdi. "Doktor Hanım, uyuklamazsanız işimizi yapalım," dedikten sonra genç kadını düşüncelerinden sıyrılmasını sağladı.
Işıl'ın gerilmiş yüz hatları yerini yumuşak narin hatlara bırakmıştı. İkili sohbet ederken karşılıklı koltukların diğer köşesinde tek oturan Meriç belli belirsiz öfkeli gözlerle onlara baktı. Öfkeli gözlerin içinde hüzün parçaları görünüyordu. İkili sohbeti kestikten sonra tekrardan işe koyulmak için tüpe baktılar. Meriç hemen düşünce yumağından kurtulup küçük bir gülümsemeyle "Araştırmamıza devam edelim." Diyerek önlerinde duran kâğıda baktı.
Kaptan video kaydını başlatırken nefesini tuttu.
Ekran karardı ve özel bölmesinde duran Kaptan artık sessizliğe gömülmüştü ve kaydı izlemeye hazırdı. Mahzen ve mağaradan harmanlanmış mahzen görüntüsü açılmaya başladı. Mahzenin içini çeken kamera tepeden aşağıya doğru ilerleyip çekiyordu. Mahzen cehennem aleviyle ısıtılmış gibi parıldıyordu.
Bu da ne! Kaptan dev demir zincirlerle bağlanmış üç başlı yaratığı gördü. Bu Kerberos'du. Kerberos; Hades'in yönettiği ölülerin bulunduğu yeraltı cehenneminin kapısında bekçilik yapan üç başlı köpekti. Isırıkları zehirli kuyruğu bir yılan olan ve sırtında sayısız yılanbaşı bulunan, ısırıkları zehirli olan bu kadim köpek Herakles'in on iki görevinin on birincisiydi. Kerberos Yunancada çukur demekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK KOKUSU [KİTAP OLDU]
AdventureTEK BİR GÖKKUZGUN'UN ÖTÜŞÜYLE HER ŞEY DEĞİŞTİ Derin bir nefes veriyorum ve sokağın kokusunu yavaşça içime çekip etrafı süzüyorum. Dışarıda tenha bir sessizliğin olduğunu görüyorum. Sokak lambalarının cızırtısı kulağımı tırmalıyor. İçimde oluşan k...