Yiğit derin düşüncelerden sıyrılıp elini arabanın torpidosuna attı ve sigara bulmayı diledi. Fakat ıslak mendil ve gereksiz evraklardan başka bir şey bulamadı. Önünde onları kamufle eden çöp arabasına baktı ve en azından şimdilik güvendeyiz diye düşünüp İşe yarayacak bir şeyler bulmayı ümit edip arabanın için de araştırmaya devam etti ve koltuğun arkasına asılı duran ceketi görüp onu eline aldı. Ceketin içinde birazcık bozuk para ve bayatlamış sigara tütünü gördü.
Yiğit derin bir nefes verdi ve heyecanla bulduğu sigara tütününü torpidodan aldığı hiçbir özelliği olmayan kâğıda hevesle sarmaya başladı. Işıl şaşkın ve hayretler içerisinde Yiğit'in bu gergin zamanda sigara sarmasını izledi ve sinirlerine hâkim olmaya çalıştı. Yiğit'in arabanın içinde takındığı rahat davranışlara ve garip tavırlarına hiçbir şey demeden genç adamı izledi ve onun yaşadıklarını düşünmeye başladı.
Bu genç adamın yaşadığı olaylar gerçekten zor olmalıydı. Başından kurşun sıyırmıştı ve kuşun çok az daha sağa gelmiş olsaydı... Belki beklide hayatta olmayacaktı. Ve şuanda geçici bir hafıza kaybı yaşıyor, onun haricinde bir grup takım elbiseli adamlar bizi takip ediyor. Hala sağlıklı bir şekilde düşünebilmesi bile bir mucize.
Yiğit arabanın yan cebinde bulduğu kibritle sigarasını tutuşturdu ve sigarasından derin bir duman çekip onu arabadaki vanilya kokusunu birleştirdi. Duman kokusu Işıl'ın derin düşüncelerini bölüp şimdiki zamana gelmesini sağladı.
Yiğit sigarasını bitirip camdan dışarıya yavaşça attı. Işıl'a bakıp "Sigaranın tütünü biraz bayattı fakat en azından kafamın biraz daha dağılmasını sağladı," diyip küçük bir tebessüm bıraktı. Işıl genç adamın neşesinin biraz da olsa yerine gelmesine sevindi ve onun gözlerine bakıp gülümseyerek "Bu kadar sigara macerası yeter. Bundan sonra yapmamız gerekenleri yolda düşünelim," Diyerek arabayı çalıştırıp kamufle oldukları çöp arabasının yanından uzaklaştı.
İleride, kıpırdamadan duran bir araba konvoyu uzanıyordu. Döner kavşaktaki trafik, bir siyah arabayla durdurulmuştu ve küçük bir hengâme oluşmuştu. Bir iki takım elbiseli adam araba araba dolaşıp sorular soruyorlardı.
Yiğit, umarım bu adamlar bizim için bu arada değildir, diye içinden geçirdi.
Bir grup üniversite öğrencisi onlara doğru geliyordu. Öğrenciler aralarında neşeli bir şekilde konuşup derslerinin ertelenmesini kahkahalarla taçlandırıyorlardı.
Işıl onlara bakıp seslendi. "İlerde neler oluyor?"
Öğrencilerin içinden uzun boylu sarı saçlı çocuk hafif umursamaz bir ifadeyle, "Kim bilir?" Diye seslendi. Gençler bir an önce okuldan uzaklaşıp oturacaklarına kafeye gitmek istercesine hızlı adımlarla yollarına devam ettiler.
Işıl sinirli bir ifadeyle, gençlerin vurdumduymazlığa içinden küfür edip Yiğit'e döndü. "önümüzdekiler, otelde gördüğümüz adamlar."
Arkalarında polis sirenleri çalıyordu.
Yiğit bir çıkış; ara yol, park, garaj arayarak etrafına bakındı. Sol tarafında Medipol Üniversitesinin yüksek duvarları, sağ tarafındaki özel mülkleri görünce, kapana kısıldık, diye düşündü.
Siren sesleri artık çok yakından gelmeye başlamıştı.
Yiğit az ilerde ki kuytu bir alanı göstererek, "Şuraya," dedi. Kuytu yerdeki arabaların kendilerini birazda olsa saklayabileceklerini düşünmüştü.
Işıl arabayı hızla sürmeye başladı ve kuytu alana doğru hızla ilerledi. Kamyonun arkasına park edip arabadan indiklerinde, kamyonun arabayı gizleyemediğini gördü.
Işıl gergin bir havayla Arabada saklamayız, diye düşündü. Etrafa bakınmaya koyuldu. Genç kadın çok geçmeden okul ile binanın arasında kalan küçük bir boşluk olduğunu fark edip oraya doğru koşarak, "Beni izle," dedi.
Yiğit yaklaşırken boşluğun çok dar olduğunu gördü. Umarım buraya sığa biliriz, diye iç çekti.
Yiğit ve Işıl okul ile binanın arasında kalan küçük boşluğa vardıklarında yaklaşan polis arabalarını duyabiliyorlardı.
Genç adam Işıl'ın gözlerinin içine bakarak "Umarım bu polisler bizi aramıyordur," diyerek temennide bulundu. Işıl tuttuğu nefesi bırakarak "Umarım," diyip dar geçitten geçmeye başladı. İkisi de dar boşluğa zar zor sığıyorlardı ve havada çok yoğun derecede hayvan idrarı kokuyordu. Simsiyah bir Mercedes belirdiğinde Yiğit, Işıl'ın hemen arkasına saklanmaya çalıştı. Araç yanlarından hızlıca geçip gitti.
Yiğit şüpheyle, Ajanlar hala peşimizde diye düşündü ve Işıl'a dönerek "Birinin bizi bulma konusunu oldukça ciddiye aldığı belli," diye fısıldadı. "Ve bir şekilde de buldular."
Yiğit, hafif tedirgin bir şekilde "GPS mi?" diye yüksek sesle düşündü. "Beklide kolyenin içinde bir izleme aygıtı vardır?"
Işıl gözlerini devirdi ve kafasını iki yana salladı. "İnan bana, eğer o titan kolye izlenebilir olsaydı, polis tepemizde olurdu." Yiğit Genç kadına hak verircesine başını salladı ve sıkışık mekânda rahat bir pozisyon bulabilmek için çabaladı.
Uzun boylu olan Yiğit bulundukları alana sığmakta zorlanıyor ve boşluktan çekerken kafasını ara sıra hafifçe tepesindeki duvara sürtmek zorunda kalıyordu. Uzun boyu yüzünden adam kafasını çevirip yola bakmak isterken kafasını bu sefer sert bir şekilde çarptı ve içinden küfür etmeye başladı.
Genç kadının bu sırada yoldan geçen bir grup öğrenciye gözü takıldı. Aralarında sohbet ediyorlar, sigaralarını içiyor ve ortada oluşan kargaşaya meraklı gözlerle bakıyorlardı.
Yiğit ve Işıl öğrencilere görünmemek için gizlenirken, Yiğit aklına gelen tuhaf düşünce ile sarsıldı.
Bu sokak kokusu... Vurulduğum o günü anımsatıyor.
Yiğit Işıl'a dönüp kesin bir ifadeyle "Gitmemiz gereken yeri biliyorum."
Işıl onun koluna yapışarak "Nereye?" Diye sordu.
Yiğit hastanede uyandığından beri ilk kez ayaklarının yere bastığını hissediyordu. "Taşıdığım Titanyum kolye," diye fısıldadı. "Bu sokakta bir şeyler olduğunu söylüyor, hissediyorum. Cevapları burada bulabiliriz."
Işıl sitemli bir tavırla "Burada, bir okulun yanında ne bulabiliriz?" Yiğit göz devirip "Bilemiyorum, fakat bir şeyler hissediyorum."
Bakışlarını genç kadından çekip, ileride sohbet edip sigaralarını içen üniversite öğrencilerine çevirdi.
Yiğit boşluktan öğrencilere gizlice bakıp gidişlerini izledi. Sonra etrafta polis ve ya ajanların olup olmadığını kontrol etti. "Belki onlar bize yardımcı olabilir." diyip Işıl'ın elinden tutup yola koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK KOKUSU [KİTAP OLDU]
PrzygodoweTEK BİR GÖKKUZGUN'UN ÖTÜŞÜYLE HER ŞEY DEĞİŞTİ Derin bir nefes veriyorum ve sokağın kokusunu yavaşça içime çekip etrafı süzüyorum. Dışarıda tenha bir sessizliğin olduğunu görüyorum. Sokak lambalarının cızırtısı kulağımı tırmalıyor. İçimde oluşan k...