Ruh

53.1K 1.9K 76
                                    

KEİLY

"Hadi ama prenses hala hazır değil misin?

" Tanrım annem senden başka birini yollayamaz mıydı May?

May annemin baş nedimesi ve saraydaki tek dostu. Başka birine güvenip asla evime yollamayacağını biliyorum. Bir insan olarak saraya ilk adım attığında tabi babamın onu bir gece zorla saraya getirdiğinden bahsetmiyorum. Geldiği  gün ona kucak açan tek elfmiş. Elfler özünde kibirli ve bencil yaratıklar aslında bunu duymak hoşlarına gitmese de benim ilk öğrendiğim buydu. Tabi arada May gibi özünde iyilik barındıranlarda oluyordu. Diğerleri onun bir kaç gün içerisinde delireceğini düşünürken May her zaman yanında olmuş ve uyum sağlaması için elinden geleni yapmış. İşte o günden beri annemin en yakın dostu benim ise dadımdı. Belki de dadıdan da ötesi.

"Siz insanların ne kadar uyuşuk olduğunu bildiğim için burdayım tatlım" diyerek göz deviriyordu yine .

"may ben elf im"

"yarım bir elf tatlım derken göz kırpmıştı. Hala insan tarafın ağır basıyor unutma prenses." Bu kadını gerçekten seviyordum. Asla bir insan olduğumu bana unutturmamıştı. Ona göre ruhum bir insana ait olacak kadar saf ve merhametliydi. Bir elf olamayacak kadar sıcak kanliydim. Elfler gerçekten acımasız ve soğuk canlılardi gerçekten. Tabi May bunun dışındaydı her zaman .
 
O ukala asillerin küçük elf veletleri ne zaman benimle dalga geçseler beni kucağına alıp avuturdu. Ahh tabi o dalgacı asiller şimdi sıraya girmiş dönüşümü bekliyorlardı. Gelecekteki elf kraliçesi olması beklenen beni yani Kralın tek varisini.

"Bu aptal kabul gününü unutsak söz veriyorum seni en güzel pizzacıya götüreceğim" May gözlerini kısmış alayla bakıyordu. Yinede şansımı zorlamaktan zarar gelmezdi.

"Uzgünüm prenses kaçışın yok bir an evvel bir eş bul yüce ruhlar adına tohumluksun artık" derken içtiğim su resmen boğazımda takılmıştı.

" May sadece 24 yaşındayım."

" Ya tabi... 24 yaşındaki prenses kaldır poponu ve hazırlan tüm saray seni bekliyor ve bu arada kolyeni unutma." İşte o baş belası kolye yine sahnedeki yerini aldı 15 yaşında kahinin kehanetiyle babamın yaptırdığı kelepçem. Ne olursa olsun çıkartmamam için söz verdiğim zümrütlerle süslü kolyem. Kendi boyutumda takmaktan rahatsız olmasamda insanların dünyasında gerçekten zordu. Her an bir keşin saldırısına açıktım. Bu yüzden asla görünmesine izin vermemiştim. İnsan dünyasında gerçekten maddi olarak çok degerliydi. Hatta bir ara bir mezatci onu almak için günlerce evimin kapısında yatmıştı.

"Takıyorum may asla çıkarmam biliyorsun." derken bıkkınlıkla nefes vermeyi ihmal etmemiştim.

"Biliyorum güzelim ama yinede senin için endişeliyim" . May ve bu annelik iç güdüleri... Ona sımsıkı sarıldım. Beni asla öz cocuklarinda ayirmazdi. Beni en az annem kadar sıksa da Yinede bu kadının varlığından mutluydum.

"Neyse hadi duygusallığı bırak prenses portal açılıyor." derken odamdaki o tanıdık ışık yine belirmişti. 

##₺##

Ve İşte yeniden evimdeydim uzun bir aradan sonra.

"Keily, tanrım sen yemek yemiyor musun.?" Annemin ciglilgiyla artik evimde olduğumu anlamıştım.

"Yiyorum anne..."

"Yine hasta olacaksın pelerinin nerde."

"Anne... birazdan giyerim..."

Son bir saattir bunlar duyduğum kaç bininci azar saymayı bırakmıştım. Kraliçe Ashley yine formundaydı.

"Sevgilim artık prensesi rahat bırak." diyen babama minnetle bakıyordum.

"Ama Tristan..."

Babam annemin eline ufak bir öpücük kondururken bana göz kırpmayı ihmal etmemişti.

"O artık ufak bir kız değil kraliçem. İnsanlar dünyasında yalnız yaşayabilen bir kadın" derken hala dünyada yaşamamı onaylamadığı açıktı.

"Yinede o benim küçük kızım" derken içtenlikle gülümsüyordu.

"Anlat Kelly dünya nasıl" derken annemin özlemini görebiliyordum gözlerinde. Babam için tüm hayatını geride bırakmış ve bilmediği bu dünyaya uyum sağlamıştı.

"Herşey aynı anne Kate teyzem hamile.." Derken omuz silkmeyi de unutmamıştım.

Ne!!

Annemin ufak çığlığı sarayı inletmişti.  Kate teyzem annemden sadece iki yaş küçüktü. Babamın büyüsü sayesinde annemin yurtdışında çalıştığını ve babamla mutlu olduğunu biliyordu sadece.

" Evet anne.. "

Tanrım bu çok güzel bir haber derken babam anneme gülümsüyordu.

"Demek ki yakın zamanlarda doğuracağız.." diyen annem anlayamadığım hareketlerle parmak sayıyordu. Durun bir dakika!

Yakın zaman.. Doğurmak... Annem...

Bakışlarım bir anneme birde babama dönerken resmen bayılacaktım.

"Keily iyi misin.?"

"Ahh! majesteleri birden demeseydiniz iyidi" diyen may sırıtıyordu." Kız tabi şoka girdİ" derken onada eğlence çıkmıştı.

"Biz sana diyecektik kızım ama annen sürpriz olsun istedi" derken babam gülümsüyordu ve mutluydu. Annem ise ürkek.

Yani kabul günü ne olacaktı. .. Aklımdan geçen ilk cümle bu olmuştu.

"Keily taht senin hakkın ilk çocuk olarak, sen istediğin sürece bu değişmeyecek" . babam şaşkın suratıma bakıyordu. Aslında sorun taht değildi ki. Sorun bir kardeşti.

"Keily üzgünüm sevineceğini düşünmüştüm eğer bilseydim..." derken annemin üzgün ifadesi içimi acıtmıştı.

"Ben... Sadece şaşkınım." Ne demem gerekli bilmiyordum o an. "Sen mutluysan eğer."

"Hemde çok tatlım!" derken annem sımsıkı sarılmıştı bana. Bir kardeş ..
Sanırım alışabilirdim.

"Yarın için hazır mısın?" babamın sesiyle annemle ayrılmıştık.

"Evet baba." Babamın gururlu ifadesi herşeye değerdi. Elf diyarının kadim kralı Tristan ın kızıydım ben ve yarın gece tüm diyarlar bunu görecekti.

KURT KRALIN RUHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin