başlangıç

36.6K 1.9K 89
                                    

Hayatım boyunca el bebek gül bebek büyütülmüş bir prenses olmamıştım. Annem asla dadılar tarafından şımartılmama izin vermemiş benimle sadece kendi ilgilenmişti,sıradan bir insan gibi olmami istemişti.. Asla insan olan tarafımı unutmamı elfler gibi kibirli bir varlık olmamı istememisti. Tabi bu kibir konusunda babamı hep ayrı tutmadı değil. Onun için mükemmelliğin adı babamdı. Ona olan aşkı ve bağlılığı o kadar güzeldi ki. Bazen varlığımı unutup cilveleştiklerini izlemekten mutluluk duyardım. Tabi bazen kıkırtıma engel olamadığımda annem yeni yetme bir genç kız gibi kızarır beni anında gülerek kapı dışarı ederdi.

"aman tanrım!!Keily bunları görmedin bebeğim. Şimdi git bak bakalım May ne yapıyormuş" diyerek beni her kapı dışarı ettiğinde babam kahkahalarla gülerdi.

"Gülme Tristan bir gün bende onu böyle basacağım. İşte o zaman utanan sen olacaksın Keily" der demez göz kırpar ve kapıyı kapatırdı. O günlere dönmeyi o kadar isterdim ki. Yine onları basmayı annemin yine beni kovmasını. Ama artık imkansızdı. Burdayım ,onun yanında o günki öfkesi den sonra bir kaç gündür sadece yatmak için çadıra gelir ben uyanmadan gitmiş olurdu. Nereye gittiğini aslında merak etmiyor değildim. Bir kaç kez Marcus a sorsamda yakında öğrenirsin deyip geçiştiriyordu. Bende sormaktan vazgeçmiştim.

"Demek Kraliçe yalnız yoksa kral senden sıkıldı mı?" ilk kez duyduğum sesle arkamı döndüğümde üzeri tamamen deri kıyafetler ile örtülü mecazen diyorum o deri kıçını anca örtüyordu. Gögüsleri ise neredeyse zıplayıp firar edecekmiş gibi duran bir kadın duruyordu karşımda. Burdan bile ruhunun karanlığını hissedebiliyordum.

"Sende kimsin?"

"Demek beni tanımıyorsun küçük sürtük!" işin rengi değişiyordu. Demek ki kralın metreslerinde biriydi.

"Tanımam mı gerekliydi"kaşlarımı çatıp düz bir ifadeyle bakıyordum.

"Tanımalısın. Kral Aleck benim. Sen o lanet delikten çıkmasaydın şuan altındaki kadın bendim" diyerek pençelerini çıkarmış üstüme geliyordu.

"Demek ki o kadar değerli değilmişsin cadı" yüzü anından sertleşmiş öfkesi tüm çadırı buram buram yayılıyordu. Çirkin şeylerin olacağı şimdiden belliydi. Ve yine yanılmamıştım. Hiddetle birden üzerime atladığında tokatından kaçamamıştım. Dudağımdaki ılık sıvıyı hissettiğimde  patladığını anlamıştım. O an neye uğradığımı şaşırsamda anında karşılık  vermeyi ihmal etmemiştim. Onun ise ardı arkasına dudaklarından çıkan büyülü kelimeler havada asılı kalıyor bana dokunamıyordu bile. O anda aklıma gelen tek şey babama teşekkür etmek olmuştu.

Teşekkürler baba bir gün bu hediyenin beni bu kadar mutlu edeceğini düşünememiştim. 18.yaş günümde babam her türlü büyüye karşı beni tılsımladığında bunun yerine son model bir araba almasını tercih etsemde şuan iyiki böyle bir hediyeye sahibim diyorum.

Cadı büyüsünün etki etmediğini anladığında iyice çıldırmıştı. Ben ise artık iyice sıkılmaya başlamıştım.

"seni sürtük demek o iğrenç elf baban seni koruyor. Seni İğrenç melez" derken  nefret kusuyordu. Yeniden üstüme atladığında artık hazırlıksız değildim.

Ah  annem, iyi ki o dövüş eğitimlerine yolladın beni. Şimdi bunun meyvalarını yeme vaktiydi. İyice bir hırpaladıktan sonra Kara şeytanı saçından tuttuğum gibi çadırdan dışarı sürüklüyordum. Sesi resmen kulaklarımı tırmalıyordu. Ne kadar çırpınsada ellerim saçlarında kitlenmişti sanki açamıyordu sürtük.

Çadırın dışında ise  Marcus olanları duyar duymaz gelmişti, muhafızlar ise korkuyla yanıma yaklaşamıyordu. Askerler sanki değişik bir yaratık görmüş gibi birbirleriyle fısıldaşırken marcus u duydum.

"Gözlerin..." marcus a baktığımda neden muhafızların korktuğunu artık anlamıştım. Ne zaman delice Öfkelensem başıma bu geliyordu. Şuan öfkem o kadar kuvvetliydi ki bunun olmaması imkansızdı. ilk kez küçük bir çocukken küçük asiller  melez olduğum için beni aşagıladıklarında  göz rengim değişmiş göz bebeklerim simsiyah mürekkeple boyanmış gibi kapkara olmuştu. İşte buda babamdan bana geçen ufak bir mirastı.


Aleck ise dolunay gecesi için bir kaç gündür gizli magarayı hazırlıyordu. Keily ile ilk gecesi için herşeyin hazırlığından emin olmalıydı. Bunun için başkasını yollayamazdı. Çünkü o magara kraliyet ailesine özel korunaklı ve gizliydi.

Ve bu gece dolunaydı sonunda sevdiği kadınla mühürlenecekti. Keily alıp gitmek için erken dönmüştü. Kamp alanına vardığında hiç beklemediği görüntü karşısında atının üzerinde şaşkınlıkla bakakalmıştı.

Sandra denilen cadıyı Marcusu dinleyip  çoktan yolamalıydı. Saplantılı bir cadının bu kadar ileri gidebileceğini düşünememişti. Ama görüyordu ki zarar gören kesinlikle Keily değildi. O kadar güçlü ve dik duruyordu ki. Tam bir kraliçe gibi.

"Kimse ama kimse beni aşagılayamaz. Ben Prenses Keily im. Kral Tristan ve Kraliçe Ashley kızı."

"ve benim Kraliçem" Keily arkasını döndüğünde Aleck görmeyi kesinlikle beklemiyordu .

" Aleck yardım et!" sandra tüm cazibesiyle genç krala yaklaşmaya çalışıyordu.

"ah! Ama... kusura  bakmayın Kral Aleck metresinizi biraz hırpaladım. Böylelikle benim sıradan bir sürtük olmadığımı anlar" diyerek cadıyı bırakıp çadıra doğru yürümeye başladığımda ardımda Aleck te hızla içeri girmişti.

"yaptıkları için cezalandırılacak" ifadesizce bakıyordum. Ceza alıp almaması kesinlikle umrumdada değildi.

"ilgilenmiyorum. Sadece metreslerin kimlerse benden uzak dursunlar yeter" diyerek onu umursamadan uzaklaşırken kolumu tutmuş gitmemi engellemişti.

"bu gece dolunay Keily." ne demek istediğini ilk anda anlamasamda gözlerindeki arzuyla gözlerim kocaman olmuştu. Bu kadar çabuk muydu?

"seçim senin biliyorsun. Ya bu gece gelip mühürü kabul edersin. Yada bu savaşa kaldığım yerden devam ederim. Sonuçta krallığın ne kadar dayanır bilmem" dayanamazdı ki. Babamın gücünün azaldığını burdan bile hissederken nasıl karşı çıkabilirdim ki.

"sözünü tutacak mısın? Kral Aleck." başını olumlu salladığında kaçış yolum kalmamıştı.

"peki kabul ediyorum." der demez dudaklarıma kapanmıştı yeniden. Bu sefer kesinlikle kalp krizi geçiriyordum.

" mühür tamamlandığında söz veriyorum. Ülkeme döneceğim. Seninle birlikte. Şimdi hazırlanman için kadınlar gelecek prenses" diyerek çadırdan çıkarken birşey söylemeyi unutmuş gibi arkasını dönmüştü.

"ve birde seni almaya dönüşmüş olarak geleceğim, Korkma..." korkma mı? Şuan tirtir titrememi engelleyemiyordum.

KURT KRALIN RUHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin