Dolunay

36.3K 1.8K 97
                                    

Arkasından sadece bakakalmıştım. Ben o daha insan halinde  korkarken o bana değişimden bahsediyordu. Değişimine bir kez şahit olmuştum ve neredeyse bacaklarımın titrediğini hissetmiştim.

iki metrenin üzerinde, gözleri tamamen sarıya dönük neyse ki o kurt masallarındaki gibi bir kıl yumağı olmuyordu. Sadece gögüsündeki o erkeğe özgü kıllar. Yinede ne olursa olsun o anı yaşamak istemiyordum.

"leydim..." sesin geldiği yöne baktığımda iki kadın çadırın kapısında içeri girmek için izin vermemi bekliyordu.

"şey ben.. Neyse gelin." biran hepsini dışarı atıp arkama bile bakmadan burdan topuklamak istesemde kampın sınırına bile varmadan Aleck beni bulurdu. Nefret ediyorum onların şu koku meselesinden. Kendi kendime söverken kadınlar içeri girmişti.

"leydim biz sizi gece için hazırlayacağız izin verirseniz.,kralımızın emri" demek bunlarda kurttu.

"sizde mi yani onun gibi..."kızlar ne dediğimi ilk başta anlamasalarda neyseki zekilerdi çok uğraşmak zorunda kalmamıştım.

" Evet leydim bizde kurt krallığında yaşayan dişi iki kurttuz" hiçte kurda benzemiyorlardı. Gayette victoria secret kataloğuna dahil olabilecek kadar güzel kadınlardı.

"bu gece dolunay sizde mi değişeceksiniz" kadınlar bir yandan benim aptalca sorularımı nazikçe cevaplarken bir yandanda banyoyu hazırlamış soyuyolardı. Ne ara soyunduğumu bile anlamamıştım dalgınlıktan.

"Cok güzelsiniz leydim. Kralımız şanslı bir adam" demişti sarışın ve daha genç olanı.

" Kralımız çok uzun zaman sizi bekledi. Karanlığa teslim olmasına o kadar kısa bir zaman kalmıştı ki. Tanrı ya şükürler olsun ki siz geldiniz" anlamamıştım ne karanlığından bahsettiklerinden.

"Karanlıkta nedir?" esmer ve orta yaşlardaki kadın bir yandan omuzlarımı ovalarken anlatmaya başlamıştı.

"Biz kurtlar yaşamlarımız boyunca sadece bir eşe sahip oluruz. O ölürse ruhumuzda ölür. Şanslı olanlarımız erken yaşta bu mutluluğu yaşarken bazılarımız asırlar sonra bile bulamayız. İşte bulamadığımız ve umudumuzu kaybettiğimizde iki seçeneğimiz var ya ölümü seçeriz yada karanlığa teslim olup asla bir daha insan olamayız. Eşimiz bizim içimizdeki karanlığı evcileştirir. " demek beni bulamasaydı Aleck ölecekti yada dönüşecekti sonsuza kadar o yüzdendi bu öfkesi.

"Sizin eşleriniz var mı?" o kadar güzellerdi ki eşsiz olduklarını düşünemiyordum.

"Evet leydim. Ben 100 yaşındayken uzak Krallıkta yaşayan teyzemi ilk kez ziyarete gittiğimde eşimi orada buldum. 1asır birbirimizden uzak yaşamışız ne yazıkki." derken kadının gözlerindeki sevgiyi görebiliyordum. Annem de ne zaman babamla ilgili konuşsa böyle bakardı, gözleri özlem dolu.

" Simdi yanında"derken gülümsedim.

"evet leydim. Kralımızın komutanlarından"

"Ya senin eşin var mı? Sen çok güzelsin ve genç" sarışın kız kıkırdadığında esmer olan ona su sıçratmıştı.

"Adım lisa leydim ve ablamda Beth. Eşimi yakın zamanda buldum. Bu bizim ilk dolunayımız" derken kzarmıştı .

"Demek kardeşsiniz. Üzgünüm adınızı  sormamakla kabalık ettim. Sadece çok gerginimde" derken ellerimi ovuşturuyordum.

"Ben de gerginim ama ruhum ona çekiliyor leydim. Prens Marcus o gerçekten çok yakışıklı" lisa kesinlikle benden daha hazırdı. Bense heran kalp krizi geçirebilirdim.

"Demek Marcus bu durumda galiba akraba oluyoruz" dediğimde lisa utanmıştı.

"Lütfen utanma. Siz gelmeden önce gerçekten gergindim. Rahatladım azda olsa" beth gülümsedi. Bir anne şefkatiyle yanaşıyordu bana.

"Korkmayın leydim. Kral Aleck krallığın gelmiş geçmiş en güçlü kralı. Onun eşi olmak ayrıcalık. Ama bugun sizi gördüğümde o kadar saf ve temiz kalplisiniz ki içimden bir ses mutlu olacağınızı söylüyor" derken ben hala emin değildim.

Saat hızla ilerlerken alaca karanlık çökmüştü bile. Bense lisa ve beth gidişinden beri sandalyeye çökmüş sadece bekliyordum. Çadırın tül penceresinden çoktan dolunayın yükseldiğini görebiliyordum artık. Ve o uluma sesleri... Gecenin sessizliğini bozan sinir bozucu ses. Derin bir nefes alıp üzerimdeki beyaz dantel elbiseyi incelemeye başlamıştım. Gelinliğim... Çok güzeldi ama bu güzelliği annem ve babamın yanından sevdiğim adamın kollarına giderken giymeyi o kadar dilerdim ki. Ama bu sadece boş bir düşünceden ibareti artık.  Ve Gerçekten beklemek sinir bozucuydu.

"Lanet herif!" diye  tam çığlık atacaktım ki o an arkamdan yaklaşan ağır ve sert ayak sesiyle olduğum yerde donmuştum sanki.   Buradaydı ve tam arkamda, soluğunu ensemde hissediyordum artık. Yavaşça döndüğümde Aleck sarı gözleriyle beni süzerken sanki çıplaktım. Bir adım geri gitmeye niyetlendiğimde resmen hırlamış ve beni belimden tuttuğu gibi vücuduna yapıştırmıştı. Aramızda sadece gögüs kafesinin üzerine koyduğum ellerim vardı.

"Eşim..." sesi o kadar boğuk ve derinden geliyordu ki. Yavaşça yaklaştı boynuma sürttüğü burnunu hissettiğimde ilk kez hissettiğim bir duygu beni kasıyordu.

"bırak beni!!" öfkeli sesimi duyduğunda anında yüz kasları sertleşmişti. Ve o uluma. Tüm yaşamım boyunca bu kadar güçlü bir ulumayı asla duymamıştım. Ve gecenin karanlığını kurtların yükselen ulumaları kapladığında Aleck beni omzuna atıp hızla koşmaya başlamıştı o kadar hızlıydı ki kıpırdayanamıştım bile. Ve ne ara bu kadar uzaklaşıp bu magaraya gelebilmiştik.

KURT KRALIN RUHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin