Kral Tristan çalışma odasında oturmuş önündeki kağıtları inceliyordu. Aslında sadece bakıyordu. Aklı hala sabah ki konseydeydi. Düşündüğü gibi kötü geçmemiş, aksine istediği tepkiyi almıştı. Yine de içindeki huzursuzluğun önüne geçemiyordu. Önündeki asırlık anlaşmaya bakıyordu. Kurt adamlarla yaptığı anlaşma. Kral Aleck in tahta çıktığında elflerle imzaladığı barış sözleşmesi. Ama artık bir geçerliliği kalmamış ilk kanı kurt adamlar dökmüştü. Ve gelecekteki elf kraliçesinin hayatını tehlikeye atıyordu. Kızının hayatı, uzun yaşamı boyunca sahip olduğu en değerlisi.
"Gel" kraliçe uzun zamandır odadan çıkmayan kralı merak ediyordu.
"seni merak ettim. İyi misin Tristan?
Kraliçe yavaş adımlarla kralın dizlerine oturmuştu.
Kral, kraliçenin beline sarılıp burnunu o güzel saçlarına sürerek derin bir nefes almıştı." iyiyim. Sadece kağıtlara dalmışım. Zaman nasıl geçti farkında değilim. "
" Ne düşündüğünü biliyorum. Lütfen kendini yıpratma. Keily iyi olacak. Onun babası sensin" kral sevdiği kadının gözlerindeki güveni görebiliyordu. Ashley onun uzun hayatındaki en büyük şansıydı. İnsan diyarına gittiği o gün için hergün şükrediyordu.
"Konsey nasıl geçti"
"Beklediğimden iyiydi. Lordlar Keily korumak için yemin ettiler. Sonuçta gelecekteki kraliçe"
Tabi sadece kraliçe olacağından değildi. Elfler tahtın kurtlara geçmesini asla istemiyorlardı.
"Doğru karar... Şükürler olsun. O ihtiyarlardan korkuyordum. Neyseki doğru karar verdiler" kral kraliçenin burnunu sıkarak sahte bir kızgınlıkla bakıyordu .
"Demek ihtiyar... Benim 1200 yaşında olduğumu unutuyorsun"
"Gençlere taş çıkarıyorsunuz majesteleri" diyerek krala sıcak bir öpücük vermişti.
" Kral Aleck i tanıyor musun? "kral başını olumlu sallamıştı.
" Birlikte bir çok savaşa katıldık. Gördüğüm en güçlü ve kudretli savaşçıdır. Kahin Keily nin birine bağlandığını söylediğinde bunun Aleck olabileceğini asla düşünemezdim. "
" Ne yapacağız tristan"
"Sabah elçi döndü." kral düşnceliydi.
"Ne dedi"
"Elflere savaş ilan etti. Eğer savaş istemiyor isek Keily vermemizi talep etti" kraliçe şok olmuş korkuyla ayağa kalkmıştı.
"Lütfen Keily verme!!" derken gözyaşlarına engel olamıyordu.
"Sevgilim.... Sakin ol" kral, kraliçeyi kolları arasına almış saçlarını okşuyordu.
" Oq benim kızım Ashley onun için gerekirse ölürüm. Size zarar veren herkesi hiç düşünmeden yok ederim" kraliçe sakinleşerek krala iyice sokulmuştu. Biliyordu çünkü Tristan ne pahasına olursa olsun onları korurdu.
****,, **************
Sessiz geçen bir hafta sonunda artık daha fazla odamda oturamazdım. O günden sonra düşündüğüm tek şey kurt adamdı. Neredeyse her gece o gözleri rüyamda görüyordum. Ona gelmem için sesleniyordu. Bu rüyalar artık fazla olmaya başlamıştı.
"Majesteleri kitabınız ihtiyacınız olursa seslenin lütfen" diyen mary beni yalnız bırakmıştı kraliyet bahçesinde.
Kitap okuma isteyim olmasada oyalanacak birşeylere ihtiyacım var. Sayfaları açtığım anda bir sayfa ayaklarımın dibine düşmüştü. Eğilip elime aldığımda gördüğüm mühür korkumu daha da arttırmıştı. Bu ondandı ama nasıl. Bahçede kimse yoktu. Oturup kağıda baktığımda bunu yazanın o olduğuna emin olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT KRALIN RUHU
Fantasia"Senin için tüm diyarları gezdim, savaştım, acı çektim prenses sadece seni bulabilmek içindi hepsi" Keily şaşkınlıkla karşısındaki mavi gözlü deve bakıyordu. "Artık bundan kaçışın yok" derken hırsla Keily sıkıştığı yerden kaldırmıştı. " Karanlığıma...