Mutsuz Frankenstein

53 0 0
                                    


Korkular yakılır Orta Çağ'daki cadılar gibi bedenlere bürünerek

Onlar yakılır da, korkaklar kurtulur ölümden yine sürünerek

Ben bir kül çehre, bir ölü oğul

Sönmek için su arayan, ama havasız bırakılarak öldürülen bir ateş

Aydınlığıma kör, karanlığıma göz olanların dünyasına iğneyle dikilen bir yaratık

Onlar özgürlük diyorlar, bense deviriyorum tüm organlarımı bir kuşun ayaklarına

Biliyorum, uçamayacağım kadar sıkışık kul kafesi bu gök

Rüyalarımı yakarken oyuğunda bir gözümün

Uykularımı uyuturum sessizliğinde ölü yüzümün

Sâkini değilim artık beni delirten bu evin

Bağırır kuyumdaki sular hiç içilmemişlikten

Avuçlarımda Tanrı kesiği

Suçlarımda delilsiz delilikler

Ruhu neşter yarığıyla yürüyor üzerime ölü gecelikler

Sağarım günü geceden

Ve içerim tüm bu yokluğu

Farkına varırım olmayışının

Ve yakılır bir ağıt yine, yeniden



Düşlediğim bir gülüşün son boğumundayım

Ihtimaller gizlesemde aklımın köşelerine

Onlara doğru yürüdükçe kaybolduğum bir uzaklıktayım

Adımı çürütürken doğurgan ağızlar

Acıyı ilk ben okurum

Ve dökülür ağzımdan otuziki mezar taşı

Dağıtır kalabalığı bir çığlık bakış

Ve birikir geceler iki kara yuvarlağa

Çalar nefesimi yalnızlığın akciğeri

Öyle ustadır ki bunu yaparken

Eli daha çabuktur gelmeyen ölümden



Kovalıyor beni ellerinde sudan taşlarla gök

Çalıyor Tanrı kanlı davulunu acı acı

Jargonu sır bir muhabbet bu sanki

Bu yüzdendir çeviremeyişim kelimesizliğin lisanını belki


Düşer tırnaklarım bir dağın yakasında

Kurtar beni öldürdüğüm ölüm

Bir ben mi ulu ortayım! sen bile saklısın da


Aynamdan bana bakan gözsüz gören

Dök yüzümü sırrına ki, kurtulayım adı günden

Işıklarımın öldüğü bu karanlık odada

Unutulsun dünüme kadar sarktığım pencerem

Git Denilmiş LaviniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin