#20#

214 27 25
                                    

---Kim Taehyung---
Hızlı adımlarla şirketten çıktıktan sonra otoparka inip arabama binmiştim. Elimdekileri yan koltuğa bırakıp ellerimle yüzümü kapatmış ve sakinleşmeye çalışmıştım. Ne yani, şimdi ben onunla mı çalışacaktım? Neden ondan uzak durmam gerektiğini düşündükçe onu yanımda istiyordum ki?
Daha fazla düşünmeyi bırakıp arabamı çalıştırdım ve eve sürdüm. Her şey yolunda gitmişti ama neden bu kadar huzursuzdum? Neden sürekli onunla ilgili olan sorulara cevap arıyordum?
Arabamı park ettikten sonra seri adımlarla kapıya ilerlemiştim. Şifreyi girip kapı açıldıktan sonra içeri girmiş ve adımlarımı mutfağa yöneltmiştim. Tontişin korkmaması için mutfağa yakın yerde ona seslenmiştim.
‘’Tontiş?’’
Mutfağa girdiğimde düşünceli bakışlarla karşılaşmıştım.
‘’Oğlum senin işin yok muydu? Daha yeni konuşmuştuk, çalışacağın kişiyle tanışacağını söylemiştin.’’
‘’Gerek kalmadı tontiş.’’
‘’Önceden tanıştığın biriydi galiba.’’
‘’Evet’’
‘’Canını sıkan ne oğlum? Biraz konuşmak ister misin?’’
‘’Duş alsam daha iyi olacak tontiş.’’
‘’Peki oğlum. Bende o arada yemeği hazırlamış olurum.’’
Odama çıktıktan sonra eşyalarımı bir kenara bırakmış ve yavaşça yatağıma oturmuştum. İçimde her geçen saniye dolup taşan huzursuzluk beni sinir ediyordu. Neden huzursuz olduğumu bile bilmiyordum! Sakin kalmaya çalışarak odada adımlamaya başladım. Neler oluyordu bana?
Dolabımın yakınlarında adımlarım durmuştu. Gözlerim alttaki dolap kapağına takıldığında düşünebildiğim tek şey sakladığım o eski gizemli defterdi. Seri bir şekilde dolabı açmış ve arka taraftaki kutuyu çıkarmıştım. Derin bir nefes alıp verdikten sonra kutunun kapağını açmış ve gözlerimi kitabın üzerinde gezdirmiştim. Kitabı görmemle saniyeler içinde onunla geçirdiğimiz anları hatırlamış ve o zamanki halimi görmüştüm gözlerimin önünde. Her şey çok hızlı olup bitmişken birden kitabın sayfalarından ışıklar yayılmaya başlamıştı. Kısa bir süre sonra ışıklar da kaybolmuştu. Yavaşça kitabı elime alıp kapağını açmıştım. Beklediğim yeni bir yazı değildi kesinlikle. Ben bu kitabı kutuya koyup sakladığımda bütün sayfalar bomboştu. Şimdi ise ilk sayfa tekrar dolmuştu.
''Bu zamana kadar neredeydin?
Senden uzakta.
İstemediğim gibi.
İstediğin gibi.
Her gün gülüyorken bugün neden ağlıyorsun? Söyle, benim yüzümden mi?
Mutluluğum hüzne dönüşüyor güneşte yağmura. Ağır geliyor artık gerçekler.
Ağır gelen gerçekler ne? Hepsini öğrenmek istiyorum, seninle ilgili her şeyi.''
Bu da neyin nesiydi? Kalbimin söyledikleri buraya nasıl, kim tarafından yazılmıştı? Kısa bir anlığına saçmalamıştım. O an kafam karışmıştı. Bu yazıyı kesinlikle silmeliydim! Hemen çalışma odama gidip çizim yaptığım masadaki silgilerden birini almış ve yazıları silmeye çalışmıştım. Olmuyordu. Bir harf bile silememiştim. Kalemleri görünce üzerini karalamayı düşündüm. Kalemlerden birini alıp karalamaya çalıştım ama bu kez de kalem yazmadı. Bir başka kağıda yazıyordu ama bu kitabın sayfalarında küçük bir iz dahi bırakmıyordu.
Silgiyi ve kalemi masaya bıraktıktan sonra olduğum yere oturup düşünmeye başladım. Bu yazıların buraya yazılmasıyla ilgili bir ipucu olmalıydı. Birden aklıma sayfalar boşaldıktan sonra kısa süreliğine beliren o yazı gelmişti.
‘’Her şey bir anda oldu.
Zamansız…
Öğrenmen gereken, öğrenmemen gereken.
Bunu sen yaptın!
Yazılanın değişmesine neden olan sen,
Bundan sonra
Her şey senin kaleminde.’’
‘’Her şey senin kaleminde.’’
Buraya yazılanlar onunla uzun süre sonra ilk karşılaşmamızda geçen konuşmalardı. Onun sesli söyledikleri benimse sesli söyleyemediklerim. Peki ya bugün? Diğer sayfayı çevirdiğimde bir yazı daha görmüştüm. Büyük bir ihtimalle bugüne ait olmalıydı çünkü bugün onu ikinci kez görmüştüm.
‘’Fazla masumdun, farkında olmadan büyülüyordun beni.
Farklılıkların, doğallığın.
Daha önce hiç kimsede görmemiştim sende olanları.
Benden uzak durmanı söylediğimde, kendimi şekerden uzak durmaya çalışan bir çocuğa benzetmiştim.
Ne kadar da aciz bir durumdayım.
Sana ‘’Çık hayatımdan’’ diyorum. Kalbim ise gitmemen için fırtınalar koparıyor.
Söyle, ne yaptın bana?’’
Okuduğum yazı, kutuyu açıp kitabı görünce kalbimden geçen cümlelerdi. Bu kitaptaki yazıları ne silebilir ne de kalemle karalayabilirdim. Tek yapabildiğim şey kalbimi bu kitapta kalem olarak kullanmaktı. Kitabı yavaşça kapatıp odama gitmiş ve kutunun içine tekrar koymuşum. Bu kez kutu arka tarafta değil daha rahat alabileceğim bir yerdeydi. Bu kez kaçmayacaktım.
Bu sırada kapı çalınmıştı. Aşağıda toniş olduğu için umursamamış ve duş almak için üzerimdeki gömleği çıkartmıştım. Odamdaki diğer kapıya adım attığımda hızla kapım açılmıştı. Saniyeler önce kapıda gördüğüm kişi şimdi bana sarılıyordu. Sırtımda hissettiğim buz kesmiş elleri sıkılaşırken bedeni titremeye başlamıştı. Ağlıyordu. Gökyüzündeki güneş bulutların arkasında kalmış ve yağmur yavaştan yağmaya başlamıştı bile. Bu kez mantığımı susturmuş ve kalbim nasıl istiyorsa ona göre hareket etmiştim. Sakinleşmesi için kollarımı ona dolamış ve beklemeye başlamıştım.

M

erhaba. Uzun bir aradan sonra sonunda bölüm yayınlayabildim. Sorun hala çözülmediği için çok farklı şekillerde yayınlıyorum bu bölümü. Bilgisayarıma Bluestacks adlı bir program indirip o program üzerinden wattpad yükledim. Bu bölümü de onun sayesinde yayınlayabildim. Yanlışlarım varsa kusurumabakmayın lütfen. Yeni bir sorun çıkmadığı sürece en kısa zamanda yeni bölümü yayınlayacağım. Şimdilik görüşmek üzere :)
SARANGHAEEEE ^^

Sende Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin