#16#

217 30 15
                                    

---Kim Taehyung---

Jimin ile şirket fikrini konuştuktan sonra bir süre düşünmüştüm. Yapabilir miydik acaba? İki arkadaş daha doğrusu iki kardeş kendi şirketimizi kurup onu ayakta tutabilir miydik?

Biz kardeştik! Kardeşler el ele verdiklerinde altından kalkamayacakları yük olmazdı değil mi? Bizde öyle yapacaktık işte. El ele verip kendi şirketimizi kuracak ve onu birlikte ayakta tutacaktık.

Bu fikrimizi ailemle paylaştığımda annem olumlu karşılamıştı. Jimin'e ve bana güveniyordu. Hep arkamızda olacağını ve destek olacağını söylemiş beni rahatlatmıştı. Babam ilk önce onun yerine geçmediğim için üzülmüştü. İstediği tam olarak bu değildi. Onun koltuğuna oturmalıydım. Ama Park Holding ile birlikte bir şirket kuracağımızı öğrenince karşı çıkmamıştı. Çünkü biz Jimin ile nasılsak babalarımızda öyleydi. Bize, onların gençliklerine benzediğimizi sıkça söylemişlerdi. Bundan olsa gerek ki yüzü gülmüş ve beni tebrik etmişti. Her zaman yardımcı olacağını söyleyerek de rahatlatmıştı. Ailemin de bu işe olumlu bakması benim bu yolda daha da hızlanmama neden olmuştu. Bazen sabahlara kadar oturup çizim yaptığım bile oluyordu. Çizmeye başladıktan sonra farkında olmadan güneş gösteriyordu kendini. İşin garip yanı, bu durum beni hiç yormuyordu.

Jimin'in de aynı durumda olduğunu öğrenince yüzüme büyük bir gülümseme yayılmıştı. Bir gün akşam yemeğinde aileler buluşunca hiç beklenmedik bir şekilde şirketin açılış tarihi bile belirlenmişti. Üniversite bitmeden böyle bir şey yapmayacağımızı düşünürken çoktan hazırlıklara başlamıştık.

Önümüzde tam bir ay vardı. Bir ay içinde açılış için güzel bir konsept hazırlamamız gerekiyordu. Babalarımız aralarında anlaşmış ve şirketimiz Kim Holding binasının en üst katına yerleşmişti. Birçok çalışanı yine babalarımız ve onların yardımcıları bulmuştu. Hepsi üst düzey eğitimli insanlardı. Hoseok hyungum özel psikolog olarak çalışsa da finansal alanda da iyi bir eğitim almıştı. Şirketimizin finans işlerini Hoseok hyungumuzun yapmasını istedik. O da psikolog olmayı bırakıp ailemize katıldı. Fotoğrafçımızın kim olacağını düşünmemize bile gerek yoktu çünkü bizim fotoğraf çekmeye bayılan ve bu alanda birçok kursa gitmiş bir makneamız vardı. Jungkook'a iş teklifinde bulunmuştuk. Teklifimizi büyük bir sevinçle kabul etmiş ve ailemize katılmıştı. Ben ve Jimin'de bazı işleri aramızda bölüşmüştük. Her şey çok iyi ilerliyordu. Beni düşüncelerimden ayıran şey ise yanımdaki Jungkook'un sesiydi.

''Daldın gittin hyung. Ne düşünüyordun?'

''Bir haftada neler yaşadığım aklıma geldi. Her şey çok kısa sürede gelişti.''

''Jimin hyung ile gelip de birlikte şirket kuracağınız söylediğinizde yüzüme yerleşen ifadeyi hatırlıyor musun hyung?''

''Ahahahahaha! Nasıl unutabilirim ki? İlk başta anlamamış, ikimize de boş boş bakmıştın.''

Arabada bir süre kahkahalarımız yankılanmıştı. Alışveriş yapacağımız markete geldiğimizde arabayı park etmiş ve sohbetimize devam ederek içeri girmiştik.

''Bir haftaya yakın kursa başlayacağım hyung.''

''Ne kursuymuş bu?''

''Fotoğraf çekimiyle ilgili güzel bilgiler veren bir kurs açılacakmış. Aslında araştırmalarım sonucunda birkaç tane buldum ama saatleri birbiriyle çakışıyor. Bende içinden en iyi olabileceğini tahmin ettiğimi seçtim ve kayıt oldum.''

''İyi yapmışsın Jungkook ama kendini fazla yorma tamam mı? Hiçbir şey sağlığından daha önemli değil. Bunu unutma. Aynı zamanda okulunu da aksatma. Senin bir senen daha var.''

''Merak etme hyung. Hepsini de halledeceğim.''

Birlikte alışveriş yaparken içimdeki tuhaf hisleri bastırmaya çalışıyordum. Neler oluyordu bana? Bir haftada yaşadıklarım bende büyük bir etki bırakmıştı. Nedeni bundan başka bir şey olamazdı değil mi?

''Ben hemen geliyorum hyung.''

Jungkook'u başımla onayladıktan sonra alışverişe devam etmiştim. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra yağmur başlamıştı. Neden ağlıyordu? Kötü bir şey mi olmuştu acaba? Başı dertte olabilir miydi? Neredeydi şuan?

Aklıma doluşan soruların cevaplarını arıyorken dışarıda birini görmüştüm. Herkes yağmurdan kaçarken o yağmurun altında sırılsıklam olmuştu ve olduğu yerden kımıldamıyordu. O kız ağlıyordu! Yoksa?

Elimdekileri olduğum yere bırakmış ve koşarak dışarı çıkmıştım. Aynı yaşlarda bir kız onula konuşmuş ve daha sonra ilerlemeye başlamışlardı. Onu bir kez daha kaybetmek istemiyordu kalbim. Kalbim, mantığımın önüne geçmiş ve ona seslenmeme neden olmuştu.

''Hey! Sen?''

Geriye döndüğünde ise gerçekten o olduğunu gördüm. Onu görmek hem mutlu ederken hem de tekrar bazı çıkmazlara girmeme neden olmuştu. Her şeyi bir kenara bırakıp merak ettiğim soruyu ona yöneltmiştim.

''Bu zamana kadar neredeydin?''

''Senden uzakta.''

İstemediğim gibi. Bir seçim yaptığını söylemiştin. Yakınımda kalman gerekmez miydi? Kalbimdeki sesi susturup konuşmaya devam etmiştim.

''İstediğim gibi.''

''İstediğin gibi.''

Bir kez daha kalbimden farklı konuşmuştum ona karşı. Pişman olur muydum acaba tekrar? Yoksa onu kendimden uzak tutarak doğru mu yapıyordum? Peki her gün güneş hükmediyorken gökyüzüne bugün neden yağmur yağıyordu? Her gün gülüyorken, bugün neden ağlıyorsun. Söyle, benim yüzümden mi?

''Her gün güneşli, bugünse yağmur. Neler oluyor?''

''Mutluluğum hüzne dönüşüyor, güneşte yağmura. Ağır geliyor artık gerçekler.''

Ağır gelen gerçekler ne? Hepsini öğrenmek istiyorum, seninle ilgili her şeyi. Gözlerimi ondan ayıramazken yavaşlayan yağmur sesine Jungkook'un sesi karışmıştı.

''Hyung?''

Koşarak yanıma gelmiş ve birçok sorusunu yöneltmişti. Hepsini de kısaca cevaplayıp gözlerimi tekrar ona çevirmiştim. Kalbim, onu bir kez daha göremeyecek olmaktan korkuyordu. Mantığımsa yaptığımın büyük bir yanlış ve saçmalık olduğunu ısrarla tekrarlıyordu. Kalbimle mantığımın arasında sıkışıp kalmışken Jungkook tekrar sessizliği bozmuştu.

''Acaba sizinle önceden karşılaşmış mıydık?''


Bir bölüm sonu daha :) Bölümü nasıl buldunuz? 

Aklınıza takılan bir şey olursa sorun lütfen =) Bir sonraki bölümde görüşünceye dek, kendinize iyi bakıınn :)

SARANGHAEEE ^^ 

Sende Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin