#4#

318 42 40
                                    


Restoranın otoparkına arabamı park ettikten sonra hızlı adımlarla yukarı çıkmıştım. İçeri girdiğimde arka köşedeki büyük masada Jungkook'un, Jimin'in ve Hoseok hyungun sohbet ettiğini gördüm. Kısa sürede yanlarına gitmiş ve sohbetlerine katılmıştım. Bir süre sonra herkes gelmişti. Siparişlerimizi verip sohbetimize devam etmiştik. Yemeklerimizi yerken de masamızda kahkaha sesleri eksik olmamıştı. Telefonlarla konuşup mesajlaşsak da ne de çok özlemişiz yüz tüze sohbet etmeyi.

Yemeklerden sonra biraz da tatlı yemiş ve içeceklerimizi yudumlamıştık koyu bir sohbet içerisinde. Farkında olmadan saat çoktan 23:30 u bulmuştu ama hiçbirimiz de bu güzel ortamdan ayrılmak istemiyordu. Bu soruna çözüm bulan kişi ise maknea olmuştu.

(Jungkook)- Bara gidelim! Biraz kafa dağıtırız.

(Jimin)- Bildiğim güzel bir yer var.

Diğer arkadaşlarımda kabul edince bende yanlarında gitmeye karar verdim. İçki içmeyi fazla sevmesem de arkadaşlarımın yanında biraz içebilirdim değil mi?

Arabalarımıza binip restoranttan ayrılmıştık. Kısa bir yolculuğun ardından büyük ve doğrusu lüks bir bara gelmiştik. Jimin'den de ne beklenirdi ki! Arabamın kapısını vale açmış ve ben indikten sonra arabama binip otoparka gitmişti. Kapıda kısa süre arkadaşlarımı bekleyip hepsi geldikten sonra içeri girdik. Yüksek ses müziğe alışmak biraz zaman alacak gibiydi. Dans edenlerin uzağındaki geniş oturma alanlarına doğru gidip deri koltuklara yerleşmiş ve masamıza koyulan bardaklardan birer yudum almıştık. 

Ben daha ilk bardağımı yarılamadan Namjoon hyung, Yoongi hyung ve Jungkook ikinci bardaklarına başlamışlardı. Hoseok hyung ve Jimin masanın karşısına geçmiş ve yüksek sesle kulağımı rahatsız eden müzik eşliğinde dans etmeye başlamışlardı. Jin hyung ise yan masamızdaki kızlardan birine göz kırpıyordu. E artık evlenme zamanı gelmişti sonuçta ama evleneceği kızı şuan yanlış bir ortamda seçiyordu galiba. Normalde böyle yapacak biri değildi. Büyük ihtimalle sarhoş olmuştu. Jin hyungun göz kırptığı kıza belli etmemeye çalışarak bakarken o kızın hemen yanındaki kız bana göz kırpıp gülümsemişti. Hemen gözlerimi karşımda dans eden Hoseok hyunga ve Jimin'e çevirmiştim. Bu halleri gülmeme neden olmuştu. Gerçekten çok komik görünüyorlardı. 

Diğer arkadaşlarıma baktığımda Yoongi hyungun elindeki bardakla uyuklamaya başladığını, Namjoon hyungun içmeye devam ettiğini, Jungkook'un ise sanki biriyle yarışırmışçasına içtiğini gördüm. Makneanın elindeki bardağı alıp yavaş içmesini hatta artık içmemesi gerektiğini söyleyip bardağını tekrar biraz uzağında kalacak şekilde masaya koymuştum. Birkaç saniye beklese de hızla masadaki bardağını almış ve kalan içkisini de içmişti. Bu haline güldükten sonra kendi bardağımı elime almış ve son yudumumu da içip ilk bardağımı bitirmiştim.

Görevliler tarafından ikinci bardak önüme koyulduktan sonra bardağa bakarken düşüncelere dalmıştım. Artık babamın isteğine bir cevap vermeliydim. Ya onu üzmeyip isteğini kabul edecek ve ona göre bundan sonraki zamanlarımı planlayacak ya da isteğini kabul etmeyip ileriki hayatım için güzel ve işe yarar planlar kuracaktım. Önümde iki yol vardı ve ikisinin de bana göre artı ve eksileri vardı. İleride yaşayabileceğim bazı sorunlar için endişeleniyor ve korkuyordum bu yüzden karar vermem daha da zorlaşıyordu. Aslında hayatın zorluklarında kaçıp saklanmak bana göre bir şey değildi. Benim korktuğum şey ileriki hayatımda istemediğim ama seçimimden dolayı yaşmak zorunda kalacağım hayatımdı. Küçükken babama bakıp daha sonra kendime verdiğim sözleri tutmak istiyordum. Bütün bunları düşünmek beni daha çok çıkmaza sürüklüyordu. Bin bir türlü sorularla, dolu bardağı almış ve bir yudumda yarıya indirmiştim. Tek isteğim beni bu çıkmazdan kurtaracak bir nedendi veya bir kişi...

Kısa sürede üçüncü bardağım bittiğinde artık durmam gerektiğini fark edip arkadaşlarıma bakmıştım. Namjoon hyung hariç diğerleri tamamen sarhoştu. Namjoon hyung ile anlaşmış ve işe koyulmuştuk. Öncelikle ben hesabı ödemiştim. Bu arada Namjoon hyung Jungkook'u ve Hoseok hyungu zorlukla bardan çıkartıp benim arabama bindirmişti. Bende Jimin'e destek olup bardan çıkmıştık. Bu arada biraz para verip arkadaşlarıma göz kulak olması için başlarına diktiğim bir görevli vardı. Görevli onlara bakarken bende arabama Jimin'i bindirmiş ve içkili araba kullanamayacağım için yedek sürücü çağırmıştım. 

Tekrar bara dönüp Yoongi hyungu ve Jin hyungu alıp Namjoon hyungun arabasına bindirmiştik. Çağırdığım iki yedek sürücü de kısa sürede gelmişti. Biri Namjoon hyungun arabasını kullanacak ve Namjoon hyung ona Yoongi hyungun ve Jin hyungun evini tarif edecekti. Namjoon hyungla vedalaşıp arabamın ön tarafındaki koltuğa oturmuş ve en yakın adresten başlayarak arkada uyuyan arkadaşlarımın adreslerini tarif etmeye başlamıştım. İlk olarak Hoseok hyungu evine bırakmıştık. Daha sonra Jungkook'u ve Jimin'i bıraktık. Hepsini de tek tek odalarına kadar taşımıştım ve biraz da sarhoş olduğum için bütün gücüm tükenmiş gibi hissediyordum. Sonunda evime geldiğimde yedek sürücüye ücreti fazlasıyla ödeyip evime girmiştim. Ezbere merdivenleri çıkıp kapıyı açtığımda çatı katına geldiğimi anladım. Boş boş içeri baktıktan sonra tekrar kapıyı kapatıp odama gittim. Üzerimi bile değiştiremeden yatağıma uzandığım gibi uykuya daldım.

Beni delirtecek baş ağrısıyla gözlerimi açtığımda sabah olduğunu ve akşamki kıyafetlerimle uyuduğumu gördüm. Hemen yanımda duran telefonumu alıp saat baktığımda yattığım yerden doğrulmuştum. Saat çoktan 14:30 u bulmuştu. Gece kaçta geldiğimi hatırlamaya çalıştığımda yedek sürücüyü aradığımda saatin 03:06 yı gösterdiği görmüştüm. Eve girdiğim zamanı hesaplayacak olursak çoktan 4 ü bulmuştur. Ellerimle yüzümü kapatıp gece neler olduğunu bir bir hatırlamaya çalışıyordum. En azından her şeyi hatırlayabiliyordum. Barda kendimi rezil edecek bir şey yapmamıştım. Eve geldiğimde ise ilk çatı katına çıkmış ve balıklarıma bakmıştım. Daha sonra odama gel-

Dur dur çatı katına çıktığında ne görmüştü? Hatırladığı görüntülerle hızla ellerini yüzünden çekmiş ve yatağından inmişti. Hatta bu arada ayağı yatak örtüsüne takılmış ve yere düşmüştü. Acıyan ayağını umursamayarak ve ağrıyan başını unutarak koşar adımlarla çatı katına çıkmıştı. Derin bir nefes alıp gece gördüğü görüntünün yanlış olduğunu umarak kapıyı açtı. Karşılaştığı ilk şey yeni aldığı balığıydı. İçinde bulunduğu akvaryuma sığamamış, iki büklüm bir şekilde kuyruğunu hareket ettirmeye çalışıyordu. Taehyung gözlerine inanamamıştı. Gece bu görüntüyü gördüğü halde sarhoş olduğu için boş boş bakmış ve odasına gidip uyumuştu. Koşarak akvaryumun yanına gitti. Akvaryumdan yere su döküldüğü için ayağı kaymış ve bir kez daha düşmüştü. Bu kez bileği incinmişti. Buna rağmen hızla akvaryumu alıp büyük akvaryumun yanında duran sandalyeye çıkıp üstteki boşluktan sıkışmış balığını büyük akvaryuma bırakmıştı. Balığı, büyük akvaryumda hızla yüzerek dolaşmaya başlamıştı. Daha sonra en aşağıya, arka tarafa geçip orada hareketsiz bir şekilde beklemeye başlamıştı. Taehyung balığının bu halini görünce kendine çok kızmıştı. Onu çok seviyorken böyle büyük bir hatayı nasıl yapabilmişti?

Elindeki boş akvaryumu bir kenara bıraktıktan sonra balığının en yakınındaki yere gidip ona pişmanlık dolu gözlerle bakmış ve içten bir şekilde özür dilemişti. O an, balığının bir gecede nasıl bu kadar büyüdüğünü düşünememişti bile.

Merhaba arkadaşlar :) Bu bölümde bitti. Umarım beğenerek okumuşsunuzdur ^^ Bir sonraki bölümde-maceramızda-görüşmek üzereee =)

SARANGHAEEE ^^

SARANGHAEEE ^^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sende Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin