#19#

240 26 52
                                    

---Kim Hae Young---

Telefonuma gelen adrese kısa sürede hazırlanıp gitmiştim. Taksiden indikten sonra binaya şöyle bir göz atmıştım. Gerçekten büyüleyici bir büyüklüğe sahipti. Daha fazla zaman kaybetmemek için hızlı adımlarla bina içine girip görevlilerden yardım istemiştim. Asansörle en üst kata çıkmam gerektiğini söylediklerinde kısa sürede bulduğum asansöre binmiş ve üst kata çıkmıştım. Bu katta da karşıma ilk çıkan görevliden yardım istemiştim. Beni diğer adayların bulunduğu salona götürmüştü. İçerisi kalabalıktı. Acaba seçileceklerin arasında ben de olur muydum?

Bu işe nasıl bulaştığımı bir kez daha düşünmeden edememiştim o an. Parkta tanıştığım o çocuk bana bir iş teklifinde bulunmuştu. Arkadaşıyla yeni bir şirket açacağını ve model bulmaları gerektiğini söylemişti. İlk önce kabul etmemiştim. Ben düz yolda bile doğru düzgün yürüyemeyen biriydim sonuçta. Herkesin gözleri benim üzerimdeyken büyük topuklu ayakkabılarla nasıl yürüyecektim?

Kararımı verdikten sonraki gerçekleşen konuşmalarımız ise beni ikna etme kısmıydı. İlk kendini tanıtmakla başlamıştı bu kez. İsmi Park Jimin'miş. Daha sonra açılacak olan şirketten bahsetmişti. Model seçimlerini nasıl yapacaklarını, hangi şartlar altında işçi çalıştırdıklarını ve buna benzer birçok şey öne sürmüştü. Kararımı değiştirip teklifini kabul etmeme neden olan tek şey insanlar içinde yaşamayı daha iyi öğrenmem gerektiği düşüncesiydi. Sonuçta bir yerden başlamalıydım değil mi? Elemelere katılacağımı söyledikten sonra iletişim bilgilerini almış ve sohbetimiz orada bitmişti. Sonuçta işte şimdi buradaydım.

Yanıma gelen görevliyle düşüncelerimden ayrılıp dikkatimi ona vermiştim.

''Sizi hazırlamalıyız hanımefendi.''

Kadının peşine takılıp salondan ayrılmıştım. Bir başka odaya girdiğimizde bir köşede elbiselerin bir köşede ise aynalı masaların olduğunu görmüştüm. Görevli beni elbiselerin olduğu yere götürmüş ve bedenime göre bir elbise seçmemi istemişti. Elbiselere kısa bir göz atmıştım. Bazıları çok kısa, bazıları ise çok abartılıydı ama sonunda içlerinden bir tane seçmiştim. Hemen yanımızda duran kabinlerden birine girip üzerimi değiştirmiştim.

Dışarı çıkıp kabinin kapısındaki aynadan nasıl göründüğüme bakmıştım. Elbiseyi aynada kısa bir süzdüğümde aslında karakterime göre bir seçim yaptığımı fark etmiştim. Elbisedeki küçük süsler hayatımdaki değerli kişileri anımsatıyordu. Küçüklerdi ama elbiseyi süsleyenler sadece onlardı. Elbise boyunu dikkate alarak seçtiğimi de eklersek bu da hayatımdaki sınırları belirliyordu. Bir santim daha kısa olsaydı bu elbiseyi giymeyeceğim gibi hayatımda da olan sınırları hiçbir zaman aşmayacağımı hatırlamıştım. Her geçen gün katılaşmaya devam eden kalbim ise son ana kadar ondan gelecek küçük bir sevgi kırıntısını bekliyordu merakla. Ondan olmalıydı ki donuk bir renge de sahip olsa üzerimdeki bu pudra rengi elbiseyi seçmiştim.

Sırada ayakkabı seçimi vardı. Üzerimdeki elbiseye göre birkaç ayakkabı getirmişlerdi ama hiçbirini de beğenmemiştim. Kendim seçip seçemeyeceğimi sorduğumda beni ayakkabıların bulunduğu yere götürmüşlerdi. Fazla yüksek topuğu olmayan bir ayakkabı dikkatimi çekmişti. Elime almış ve tam da ayak numarama uygun olmasıyla ayaklarıma geçirmiştim. İşte şimdi tamamdı. Nasıl yavaş yavaş insanlar arasında sağlam adımlar atmaya başladıysam ayağımdaki bu ayakkabı da sağlam adımlar atmamda bana yardımcı olacak ilk ayakkabı olmalıydı. O yüzden şık ve rahat bir ayakkabı seçmiştim. Beni, ona giden güzel yolda zorluklarda bekliyordu sonuçta. Şık olduğu kadar rahat da olmalıydı.

Sıra gelmişti saç ve makyaja. Elbisemin kolları yoktu. Bu yüzden saçımın salık bırakılmasını istedim. Saçlarımın omuzlarımı gizlemesi sanki benim gerçek kimliğimi insanlardan gizliyormuş gibi bir hali vardı. Su dalgası yapılmış olmaları ise hayatımın bir akışı gibiydi. Bazen acılar güzelliklerin altında gizlenmiş bazen ise güzelliklerin üzerine çıkıp kendini göstermiş. 

Sende Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin