#13#

247 34 28
                                    

---Kim Hae Young---

İşe başlayalı bir hafta olmuştu çoktan. Artık her şeye alışmıştım. Tek alışamadığım onun özlemiydi. Yanına gitmek istiyordum. Biraz uğraşsam bulurdum aslında nerede olduğunu ama ondan sonra ne yapacaktım? Karşısına çıktığımda ne söylemeliydim ki? Sonuçta beni ne dinlemek istiyordu ne de görmek.

Düşüncelerimden ayrılmama neden olan şey kalbime giren ağrıydı. Hızla elimi kalbime götürmüş ve acıya dayanmaya çalışmıştım. Neyse ki kısa sürede etkisi azalmış ve daha sonra tamamen ortadan kaybolmuştu. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum ki ahjummanın sesi dikkatimi üzerinde toplamıştı.

''Bir sorun mu var kızım?''

''Hayır ahjumma.''

''Yoruldun galiba. Gel, dinlen biraz. Yüzün bembeyaz olmuş.''

Masaları sildiğim toz bezini yaslandığım masaya bırakıp ahjummanın yanına gittim. Yanındaki boş sandalyeye oturup kendime gelmeye çalıştım. İnsan olmadığım için hastalanmam imkansızdı. Ben asla hastalanmazdım! Şimdi neler oluyordu böyle?

''Seni düşüncelere boğan nedir kızım? Bir derdin mi var?''

''Hayır ahjumma. İyiyim ben.''

''Dilin farklı konuşuyor, gözlerin farklı kızım. Söyle, hangisine inanayım?''

Ahjummanın sorusunu cevapsız bırakmıştım. Ona yalan söylemek rahatsız ediyordu beni ama gerçekleri de söyleyemezdim tabii. Aslında ahjumma diğer insanlardan biraz farklıydı. Bana karşı iyi davranıyordu ve bu özelliği tek bana karşı değil herkeseydi. Şirin kafesi her gün dolu olurdu. Bir gün dahi ne tıklım tıklım olmuş ne de bom boş kalmıştı. En azından iki, üç masa dolu oluyordu. Ahjummaya karşı hep farklı hisler hissediyordum. Anlamlandıramadığım türden duygulardı bunlar. İnsanlardan hiçbirine karşı böyle hissetmemiştim. Yalnız başına yaşayan bir ahjummadan neden bu kadar endişeleniyordum ki? Hakkımda ne bilebilecek veya ne tür bir zarar verebilecekti ki bana?

Bütün düşüncelerimin arasında bir kez daha duymuştum ahjummanın o yumuşak sesini.

''Dışarıda biraz işim vardı, benimle gelir misin kızım? Poşetleri taşımamda yardım edersin.''

''Sen nasıl istersen ahjumma.''

''Hadi, üzerine bir şeyler al. Seni bekliyor olacağım.''

''Tamam ahjumma.''

Hızlı adımlarla kafenin arka tarafına geçmiş ve kalmam için bana verilen odaya girmiştim. Ahjumma ile karşılaştığımız ilk gün birlikte alışveriş merkezine gitmiş ve benim için kıyafetler almıştık. Aldığımız ince ceketlerden birini üzerime geçirdikten sonra ahjummanın yanına gitmiştim. Birlikte kafeden çıkıp adımlamaya başlamıştık.

Sessiz geçen kısa bir yürüyüşün ardından ahjumma benimle konuşmak için bahaneler aramaya başlamıştı. İnsanlarla dolu parkın yanından geçerken bu fırsatı değerlendirmişti.

''İnsanlar nasıl da eğleniyorlar değil mi? Kimisi çocuklarıyla, kimisi sevdiğiyle. Senin bir sevdiğin yok mu kızım?''

''Bilmem. Galiba yok ahjumma.''

''Bir süredir dikkatimi çekiyor. Birinin özlemini hisseder gibi bir halin var.''

''Sana öyle gelmiştir ahjumma.''

Adımlarımızla birlikte sessizliğimiz de ilerlemeye devam etmişti. Parktaki insanların üzerinde gözlerimi gezdiriyor ve güneşli günlerde nasıl da mutlu olduklarını inceliyordum. Onlar için ne kadar mutsuz olsam da gülümsemeliydim.

Bu kez dikkatimi çeken şey hızla bana yaklaşmakta olan küçük boylu bir canlıydı. Daha çok tüy yumağına benziyordu. Köpeği andırıyordu ama daha önce hiç böylesini görmemiştim.

 Köpeği andırıyordu ama daha önce hiç böylesini görmemiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hızla bana yaklaşmaya devam ediyordu. Korkudan ne yapacağımı bilememiştim. Farkında olmadan yerden biraz yüksekte olan yere çıkmışım. Ahjumma bağırmaya ve kolumdan beni çekiştirmeye çalıştığında dikkatimi onda toplamıştım.

''Ne yapıyorsun? Hemen in oradan!''

Ahjummanın kuvvetli asılışıyla geri aşağı inmiştim. Yanıma kadar gelen canlıyı sahibi kucağına alıp uzaklaştırınca sakinleşmiştim. Gözlerim tekrar ahjummayı bulduğunda bana sinirli bakışını görmeyi beklemiyordum.

''Ne yaptığını sanıyorsun sen? O havuza düşseydin ne olacaktı ha! Hareketlerine dikkat etmelisin!''

Başımı hemen yana çevirdiğimde büyük bir su havuzu görmüştüm. Gözlerim irileşmişken yaptığım büyük bir suçun yeni farkına varmıştım. Eğer havuza düşseydim başıma gelecek şey bir felaketti. İnsanların ortasına bir denizkızına dönüşmek istediğim son şey bile değildi. Ahjumma kızmakta haklıydı. Evet, evet haklı-

İlerlemekte olan ahjummanın yanına koşarak gitmiş ve kolundan tutup onu durdurmuştum. Bir süre gözlerine dikkatle baktıktan sonra o merak ettiğim soruyu yönelttim.

''O havuza düşseydim ne olacaktı?''

Bir süre sessizliğini korumuştu. Gözlerini gözlerimden çekip başka bir yere çevirdiğinde cevabı da gecikmemişti.

''Islanacaktın''

''Yalan söylüyorsun.''

Gözleri beni bulduğunda kararlı olduğumu belirten bakışlarımı ona yöneltmiştim. Bunu anlamış olacak ki inkar etmemişti.

''Ne duymak istiyorsun?''

''Kim olduğunu.''

Yalan söylemesini istemiyor ve sabırsızlıkla vereceği cevabı bekliyordum. Gerçek kimliğimi bilen biriyse bu benim için tehlikeli bir durumdu. Her şey geç olmadan gerçekte kim olduğunu öğrenmeliydim. Neyse ki gözlerini gözlerimden ayırmadan kendini tanıtmıştı.

''Karada sana yardımcı olmak için görevlendirilen bir muhafızım.''

Bölüm nasıl olmuş?? Umarım beğenerek okumuşsunuzdur ^^ Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim =) Yeni bölümde görüşmek üzere, hoşça kalııınn :)

SARANGHAEEEE ^^

Sende Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin