Sabah 08:00'ı gösteren saatin çalmasıyla uyandım.Ya bu saat hergün çalmak zorundamıydı? hergün robot gibi yaşıyoruz.Kalk(erken saatte) giyin,yemek ye,okula git,derse uyum sağla,eve gel,giyin,televizyon izle,yemek yap,ödevlerini yap,sosyal ağlarda takıl ve yet,uyu.Hergünümüz böyle geçiyor sürekli tekrarlanıyor ve hiç farkında değil bazı insanlar.Ne üzücü.Ama naparsın alıştık buna ve de mecburuz zaten.Ama gönül isterki hergün farklı farklı şeyler yapalım eğlenelim,sosyal olalım.Neyse artık okula gitmeliyim bunları düşünmemem gerek diye düşündü Deniz ve okulun yolunu tuttu.Kafasında hala dünkü sorular vardı ama eskisi kadar takılmıyordu bunlara "ne olucaksa olsun" diye düşünüyordu.Bir an aklına ilk dersin ne olduğu takıldı.Düşünüp duruyordu.Ama nafile.Tamam takıldığı konu okadar önemli değil ama napıcaksın takılmıştı aklına.Okula gidince ilk işi bunu öğrenmekti.Okula geldiğinde hemen Ceren'in yanına gitti.Hoşbeşten sonra Deniz Ceren'e ilk dersi sordu.Kimle dersiniz tabiki şu bizim kokoş müdireyle Deniz onun o görüntüsünü,o sesini duymak istemiyordu.Ama buna mecburdu.Bu düşüncelerden sıyrılıp derse gitmek için Ceren'le vedalaştı.Sınıfına doğru yürürken bağcıkları açılmış olcakki yere düştü ve elindeki tüm kitaplar yere döküldü.Saçları zaten ayrı bir alemde ve ayrıca pantolonunun diz kısmı yırtılmış ,kanıyordu.Hemen ayağa kalkması gerekti.Çünkü derse geç kalırsa o cırtlak sesli müdirenin sesini çekmek zorundaydı.Hemen toparlanmaya başladı.Ama çok acı çekiyordu.Kafasını kaldırdı ve karşısında duran kişi "Emre" Emre ona dalga geçermiş gibi bir ifadeyle elini uzatıyordu.Deniz ona pis bir bakış attı ve "istemez sana ihtiyacım yok"dedi.Hemen toparlandı.Epey bir zaman geçmişti.Saatine baktı 09.25'i gösteriyordu.Oysa ders 09:00'da başlıyodu.Ve evet off ders müdireyleydi.Hiç girmesem daha iyi diye düşündü.Ama yoklama alınıyordu.Okula geldiği halde yok yazılması çok kötü olurdu.Boşu boşuna devamsızlık günüm artıcaktı.Ne yapmam gerek diye düşünürken sınıfın kapısı hızlıca açıldı.Çok ürkmüştü ve Deniz yüksek bir sesle "hiii" sesi çıkardı.Hoca Deniz'i görünce birden kaşlarını çattı ve bağırmaya başladı. "sen neredeydin bu saate kadar,kapının önünde dersin bitmesinimi bekliyorsun,sen dersten kaçmak ne demek biliyomusun bunu ailenle görüşücem" derken aşırı yüksek bir sesle bağırıyordu ve sınıfın kapısı açık bir şekilde bağırıyordu.Bende hocanın dediğine karşılık veremedim evet tek kelimeyle rezil olmuştum.Yeter ya yeter.Bıktım artık.Böyle olursa Emre'yle asla ve asla birlikte olamıcaktık.Ama okadar çok istiyorumki bunu.Deniz kendisine ne kadar "takma kafana,ne olursa olsun" desede yapamıyordu.Unutamıyordu Emre'yi.Bir an olsun aklından çıkmıyordu.
VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUUM
İYİ OKUMALAR ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTANBUL YOLCUSU
RomanceYeni şehir , yeni okul , yeni kişiler , yeni dostlar ve yeni bir aşk... Deniz'i zorlu bir yol bekliyor