Bana Ait

Bana Ait 84. Bölüm

Sabah, erken saatte yola çıktıklarından beri, etrafa sıcak gülücükler atarak mutlu bir görünüm sergileyen Çağla'nın, aslında huzursuz olduğunu hisseden genç adam, tedirginliğinin sebebini anlamaya çalışarak dikkat kesildi. Görüş mesafesinden çıkarmadığı genç kızın, konuşmadığı zaman ellerini ovuşturmasından, eteğinin kenarını çekiştirip durmasından, sıkıldığı her seferinde yaptığı gibi saçlarıyla oynamasından, sorunun ciddi bir şey olduğunu tahmin ederek hareketlerini takip etmeye başladı.

Geldikleri noktaya rağmen hala birçok konuda duygularını açıkça ifade etmeyen genç kızın, aslında bu yönüyle kendisine benzediğini düşündü. Yaşadığı sorun neyse, geziye katılmak istememesindeki bahaneleri aynı sebebe yordu. Yatla açıldıklarından itibaren belli etmemeye çalıştığı huzursuzluğuyla, yerleştiği koltuktan hiç kalkmamasından işkillenerek, denizden korkuyor olabileceğine kanaat getirirken, bunu saklamaya çalışmasındaki azme saygı duydu.

Sevimli bir şekilde gülerek hanımlarla muhabbet etmesini hayranlıkla izlerken, kendisine baktığını hissetmiş gibi başını çevirince, artık saklamadığı bir aşkla yüzüne gülümsedi. Aynı şekilde karşılık veren genç kızın, çekincesini anlamak adına yanına gelmesini işaret ederek tepkisini bekledi. Bir yandan ifadesini bozmadan olumsuz anlamda kafasını sallayıp itiraz etmesi üzerine, durumun vahim olduğunu düşünerek, şimdilik üzerine gitmemeye karar verdi. Arkadaşlarıyla tekrar muhabbete başladığı sırada yanında duyduğu sesle kafasını çevirdi.

"Dikkatin dağınık, büyük zaaf!.. Geldiğimi bile fark etmedin Faruk... Neden tek başınasın?"

Can dostuyla göz göze gelen genç adam, yarım ağız sırıtırken, "Algıda seçicilik Asaf... Seni takmamış olabilirim." diyerek adamla alay etti.

"Hadi oradan, çevrede Çağla varken gözün başka kimseyi görmüyor."

"Seni görüp de ne yapacağım lan..."

"Hııııhhh... Haklısın, doğru söze ne denir. Sizi mutlu gördüğüme çok memnunum Faruk..."

"Sağ ol dostum, bana iyi geliyor. Yanındayken kendimi zincirlerinden kurtulmuş, özgür hissediyorum."

"Hı hı... Anlıyorum, sevindim..."

Ortak bir geçmişi, güvene dayak bir dostluğu paylaşmanın verdiği anlayışla birbirlerine gülümserken, duydukları kahkaha sesleriyle başlarını hanımlara çevirdiler. Her zamanki gibi en çok sesi çıkan kadının çevresindekileri teşvik eden neşesine ortak olurken, göz göze gelip başlarını salladılar.

"Çılgın kadın... Hey Allahım, kim bilir yine ne anlatıyor!.."

"Asaaaafff!.."

"Ne... yalan mı? Ne zaman ne yapacağı belli değil!.. Evdeki herkes istim üzerinde, başına bir şey gelmesin diye çaktırmadan güvenliğini kontrol ediyor. Bu yaşa kadar sağ salim hayatta kalması mucize sayılır, kadın kıpır kıpır dakika durmuyor. Bir nevi saatli bomba gibi... Öyle ters ters bakma, mükemmel bir insan olduğunu, yaşananlara rağmen saf, temiz karakterini çok takdir ettiğimi biliyorsun." diyerek sırıttı.

Aldıkları eğitimin etkisiyle her daim tetikte olan genç adam, "Yine de hakkında yorum yapmak bize yakışmaz. Abimin hoşlanacağını zannetmiyorum." derken olasılık hesaplarıyla dudaklarını okuma ihtimali olan hanımlardan sakınarak sözünü tamamladı.

"Açıkçası ben de!.. Pınar Hanıma çok düşkün, olanlardan sonra bu hale geleceğini düşünür müydün? Gözünden sakınıyor. Durağan hayatına... hatta hepimizin hayatına, bomba etkisi yaparak düştü. Sonuçlara bakarsan, iyi ki de düştü. Söylemeye çekinseler de kapıdaki çocuklar bile kadına bayılıyor."