18

156 22 11
                                    

Yüzüne sertçe bakıp sonra eline baktı. Tekrar yüzüne bakarken uzatılan eli sıktı ama hiç hoş bir tokalaşma olmamıştı. Sozdar onun elini öyle sıkı kavramıştı ki bir mühlet bırakmadı. Onları ayırmak gerekti artık.

Sozdar'ın tokalaştığı kolu sıkarak

- Hadi oturalım, diyerek ima da bulundum. İlk bırakmayacak gibi tepkisiz kaldı ama sonunda bıraktı. Onu az önce kendi oturduğum yere oturttum. Artık ikisi karşı karşıya oturuyordu. Bende ortalarındaydım. Acil bir şeyler bulmam gerekiyor.

- Bakarmısınız, bize üç çay lütfen.

- Çayın sırası değil!

- Tam sırası bu gerginliğe bir sıcaklık gerek.

Çaylar hemen geldi. Sozdar soruyu hemen yapıştırdı.

- Sen kimsin, nerden geldin? Daha önce seni asla görmedim.

Zeyd bana bakıp bir şeyler söyleyecekti ama ondan önce ben konuşmaya başladım. Sozdar'ın tek eli masanın üstündeydi, sıkıca elini tutup

- Ben Sozdar'a güveniyorum. Ona her şeyi anlatabiliriz ve sana bahsetmediğim can sıkıntım ise köstebeğin bulunmasıydı. Köstebek de bulunduğuna göre eskisi kadar sorunumuz kalmadı.

Sozdar'ın yüzüne bakıp

- Bu Zeyd Santunç. Beni tanıştırdığın Mahzar bey onu büyütmüş ve saklamış.

Kaşları çatıldı.

- Sakın ona kızma, bu annemin ve teyzemin yani Ese'nin kararı. O da asil soyundan.

Zeyd'e dönüp kolunu ve diğer mühürlerini göstermesini istedim. O da çekinmeden gösterdi. Sanırım Sozdar yazıları okuyabildi ve yüzündeki gergin ifade kayboldu.

- Sozdar, onunla ben de  yeni tanıştım. Bir kaç gün bile olmadı onunla tanışalı.

Nefes alıp bıkkınlıkla geri verdiğimde

- Zaten ikinci günden bir başkası öğrendi. Yarın da Yüsra öğrenir.

Elimi alnıma çarptım. Sozdar'ın öğrenmesi bir yandan iyi diğer yandan ise kötü oldu.

İyi oldu çünkü durumları tek başıma irdelemek zorunda kalmayacağım ve kötü oldu çünkü Yüsra ve Duha da ondan haberdar olacak. Sol elim onun elinin üstündeydi ama eskisi gibi sıkı tutmuyordum. Benim yerime o elimi sıkıca tuttu.

- Merak etme, öğrenemezler ama biraz daha burada Yüsra'ya haber vermeden oturursak yanımıza gelecek.

- Nasıl, buraya seni o mu gönderdi?

- Evet, şansın varmış ki ben gidip bakarım dedim.

- E.. Şimdi ne söyleyeceğim ona?
Masanın üstüne gözlerini devirip yarım saniyeliğine düşündü.

- Önceden benle gelmiştin buraya zaten. Uğrayıp sıcak bir şeyler almak istediğini söyle ve sipariş bekledin. Bu kadar...

- Okuldan çıkmışım ve Dizdar'a giderken başka bir yerden bir şeyler almak sence de saçma değil mi?

Bunu iki tarafta daha mantıklı bulmuştu. Yeni bir şey gerekiyor.

- Buldum. Alışverişe çıkacaktım ve seni çağıracaktım. İşimin uzun süreceğini bildiğim için bir şeyler aldım. Yüsra'yı aramadan Yüsra da bana birini göndermiş oldu.

Zeyd dudaklarını büzüştürüp kafasını salladı. Geriye yaslandı.

- Bu kızdan korkulur dostum.
Gözlerimi ona devirdim. Fazla göz savaşı yapmadan başını başka tarafa çevirdi.

YAŞAYAN BİLİR #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin