SOHBET

131 25 29
                                    


Nedir bu sohbet etmek? Ya konuşmak mı demeliyim,  ya hasbihal, belki muhabbet?  Ne dersek diyelim, hepsinin anlamı aynı kapıya çıkıyor. Dostluk kurmak gibi.

  Kelimelerin etimolojisine bakarsak, hemen hemen hepsi aynı kökten geliyor. İnsanoğlu yaradılış itibariyle konuşmaya, sohbet etmeye ihtiyaç duyar. Bunun için de muhataba, muhatab bulamazsa bile  kendisiyle konuşmaktan çekinmez.

 Önce içten içe konuşurlar. Daha sonra fark etmeden sesli konuşmaya başlarlar kendileriyle. Aslında onlar kendileriyle konuşmazlar, dostlarıyla konuşarlar.(Ya da öyle olduğunu sanarlar)En iyi en yakın arkadaşlarıyla. İnsansızlıktan insan yaratmışlardır içlerinde. Ona karşı gelmeyen, her dediğini onaylayan birisini bulmuşlardır belki de.

 Oğuz Atay'ın Olric'i gibi efendisini dinler, onaylar, karşılık verir, sonundaysa kahramanını kaybettirir.

 Başka türlüsü de vardır kendinle konuşmanın. Sıkılırsın onaylanmaktan. Sohbet gibi sohbet istersin, muhabbet gibi muhabbet. Bu kez de Stefan Zweig'in kahramanı gibi delirirsin. Yani içindeki sesin seni aptalca onaylamasından sıkılır, ya da adaletsizce bulur, onun yerine geçer, karşındakı gibi düşünmeye kalkarsın.Oyun oynasan bile aksine tahammül edemezsin. Ve bu karşındaki karşındakilere, farklı farklı insanlara dönüşür. Nihayetinde kafandakı insan topluluğunun karmakarışık fikir ve düşüncelerinden delirirsin. Bu kez de insansızlıktan kendine yarattığın insancıklar aklını kaçırmana neden olur.

 "Ne yapmalı peki? Çevremizde bu kadar insan varken konuşmaya birini bulamamız bizden mi kaynaklanıyor acaba?" diye sorarsın kendine  Bu kez de kendi kendini suçlarsın.

 Her gün daha da içine kapanırsın. Kaynaşmak istersin insanlarla içindeki yalnızlıktan kurtulmak için. Bazen dışarı çıkarsın insanlara karışırsın , bu kez de aynı lafları duyarsın. Aslında onlar seninle konuşuyorlar, konuşmaya çalışıyorlar, ama bir türlü lafa giren yok 

"Selam ne var ne yok? Daha daha ne var ne yok?  Havalar bugünlerde çok sıcak. Ne yapıyorsun, iyisindir İnşaallah, İyiyim, sizde ne var ne yok, öyledir, hamdolsun .v.b. basmakalıp tümceler, sorular, cevaplar. İş dışında samimi fikirlerini, düşüncelerini paylaşa bilemediğin, sohbet edemediğin bir sürü insan yığnağı.

 Oysa sohbetler dostluklarla oluşur. Kendinle, kendi içindeki arkadaşınla bir yere varamıyor, uzun yol kat edemiyorsun. O yüzden yazmak ihtiyacı ortaya çıkar. Tanımadığın, bilmediğin birilerinin senin düşüncelerini nasıl anlayıp, nasıl sorgulamasına karşın . Bunu anlıyorsun aslında 

" şayet yazarsan seni birileri okur dolayısıyla dinler" Onaylar ya onaylamaz, en azından düşündürür. Bu da insansızlıktan kurtulmak demektir. Düşünsene, bir insan bile bulamıyorken sohbet etmeye, şimdi seni on, yirmi, yüz veya daha fazla insan "dinliyor". Sözün özü: karşımızda bizi dinleyecek insan bulamazsak yazarak sohbet edelim defterimizle, kalemimizle, klavyemizle. Zaman gelir onlar bizi dinleyecek insan bulurlar.

Ben:BEK. AY.


 sizin bu konuda hiç bir fikriniz yok mu?

olumlu veya olumsuz her türlü yorumları bekliyorum.

DeNEme veya  SoHbetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin