Gökten üç elma düştü.

79 14 7
                                    

İzlerseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız

Kızıl Elma nedir diye sorsalar vatanım derim. Bölünmüş parçlanmış Azerbaycanım. 1828 Türkmençay Antlaşması'yla tarih olan büyük devlet. Yine de filler tepişmiş karıncalar ezilmişti. Aras nehrine sınır demişlerdi. Zira Tanrı çizmişti  bu sınırı. Böylece 20.yüzyılda yapılacak duvarlar gibi duvar yapmaya da ihtiyaç kalmayacaktı. Nehir yutardı geçmeye çalışanı zaten. 

O duvarlar gibi Utanç sınırı da demediler  Aras'a. Yıllarca ağıt diye diye aktı. Kimi zaman sabrı taştı, kimi zaman güçü yetmedi  geçirsin kaçmak isteğeni diğer kıyısına, koruymadı can verdi koynunda kaçanlar. Aras şiir oldu, Aras ağıt oldu, Aras destan oldu. Ama  kan ağladığına kimseyi inandıramadı. O duvarlar bir gecede yapılmıştı, peki bu sınır bir gecede çizilmemiş miydi? Duvardan atlayıp diğer tarafa geçmek isteğenin ismi gibi sembol olmamıştı Aras'da boğulanların  ismi. Onların ne ismi, ne de sayısı hiç kimin umurunda değildi üstelik. 

 1989 yılı hani o meşhur duvarların yıkıldığı yıl, halkım denedi ve yıktı, üstelik ne devletler yardım etti, ne de destek verdi. Halkın birlik olduğu günlerden biriydi o gün. Sınır bayram ediyordu, Aras bir başka akıyordu o gün. Hasret giderdi akrabalar. Toprağın kokusunu içine çekti akrabalarından kimseyi bulamayanlar. 

  Elimize "yarım elma" tutuşturdular bir kaç gün sonra  "neyinize yetmez" dediler. Şükür dedik. Yüreğimizin en derin köşesine kaldırdık bir gün  diğer yarısına kavuşuruz diye. Böylece hayal oldu Kızıl Elma.  Hani Masal biter, ama bir tülü elimize düşmeyen o elmalar var ya onlar gibi.  





DeNEme veya  SoHbetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin