Jimin'in dolgun dudakları arasından derin inlemeler kaçıyordu. Saçları, terli alnına yapışmıştı. Bütün bunların sebebi, şu an kucağının üstünde kucak dansı yapan, yanakları kızarmış küçüğüydü.
"İşte böyle, babyboy." dedi ve koyu bakışlarıyla izledi, arkası dönük olan Jungkook'u. Kalçasını oynatan çocuğun yanaklarındaki kızarıklık, duyduğu iltifatlardan etkilendiğinin kanıtıydı. Şehvet tüm vücudunu ele geçirmişken, sanki mümkünmüşçesine daha da tahrik oluyordu Jimin'den.
Vücudundan terler süzülürken, destek almak için ellerini Jimin'in kaslı üst bacağında sabitledi. Kalçasını ustalıkla hareket ettirirken, kafasını geriye yasladı Jimin. "Tanrım..." Duyduğu zevk tarif edilemezdi. "Bu hareketleri nereden öğrendin? Pratik mi yaptın yoksa?" Onun böyle iyi olacağını tahmin edememişti.
"H-hayır, bu ilk seferim."
Jeon'un inlemeyle karışık çıkan sesinden duyduğu cümle sayesinde sırıttı. Elleri ince bele götürerek, yavaş bir şekilde hareket eden kalçanın sahibini izledi. Gözlerini ondan alamıyordu çünkü çok seksi duruyordu.
Duydukları haz ise iki taraflıydı. İlk seferi olan Jungkook, hissi beğenmişti çünkü yaparken bir yandan da eğleniyordu. Hoşlandığı erkeği tatmin ettiğini bilmek gerçekten iyi hissettiriyordu. O sıradaysa Jimin'in aklından tek bir şey geçiyordu.
Nasıl bu kadar lezzetli gözükebilirsin?
Pantolonundaki acı gitgide artarken, inlemeleri birbirine karışıyordu. "H-hyung?" Jungkook ona seslendiğinde, gözlerini zorlukla açtı. "Doğru yapıyor muyum?"
"T-tabi ki, -ımph... Mükemmel yapıyorsun." Baskın sesiyle fısıldadı Jimin. "Ama o güzel belini görmeme izin ver."
Duyduğuyla birlikte yanaklarındaki pembelik daha da koyulaşmaya başlamıştı. Jimin'in üyesine kendini bastırıp sürtünüyorken birden belinden tutuldu ve geriye doğru çekildi.
"Çok güzelsin, Jungkook. Her şeyinle mükemmelsin. Sen böyleyken, kendimi kontrol etmem ne kadar zor, biliyor musun?" Ateşli bir şekilde küçüğünün kulağına fısıldadıktan sonra, kulak memesini emiklemeye başladı.
Cevap olarak, Jungkook'un pembe dudaklarından inleme kaçmıştı. Duyduğu günah dolu sesle ise Jimin'in sırıtışı genişlemişti. Onu bu hale getirmek, mutlu ediyordu.
"İlk seferin olmasına rağmen kusursuz yapıyorsun, bebeğim." Beyaz boyna kelebek öpücüklerini kondururken, kısık sesi işitti. "T-teşekkürler." Jeon'un söyleyebileceği tek kelime buydu. Başka bir şey söyleyebilecek gücü kendisinde bulamıyordu.
İzlediği videolarda, sonrasında ne yapıldığını hatırlayamıyordu. Jimin'in kucağından kalktı. Utangaç bir şekilde ellerini birleştirdi. "Nasıl devam edileceğini bilmiyorum, hyung." Bakışlarını ondan çevirdi ve beyaz perdelere odaklandı. "Üzgünüm." diye mırıldandı.
Jimin ise Jungkook'u kolundan tutup eski yerine, yani kucağına oturmasını sağladı. "Bana bak, Kook." Parmaklarını çenesine götürdü ve göz kontağı kurmalarını sağladı.
"Utanmana gerek yok. Bilmeden yaptığın ilk kucak dansıydı ve doğruyu söylemek gerekirse, şimdiye kadar en çok zevk aldığım kucak dansıydı bu." Sıcak nefesleri birbirlerine karışırken, elini avuçladı ve alt vücuduna değdirdi.
"Neye sebep olduğuna bir bak."
Elinin altında hissettiği şişlikle gözlerini kapadı. "Y-yani... Doğru mu yaptım?" Emin olamadan sordu.
"Doğrunun da ötesinde... Kendimi durduramıyorum." diye yanıtladı. "Bana yaşattığın bu mükemmel anlar için teşekkür ederim." fısıldadığı sırada, Jungkook yine emin olamadan konuşmaya başladı.
"Ama iyi değildim-" Lafı, hyungunun kısa öpücüğüyle kesildi.
Tekrar konuşacağı sırada, yine aynısı oldu. Jimin'in dolgunlukları, konuşmasına izin vermiyordu. Öpücüğü derinleştirmek adına Jungkook kollarını hyungunun boynuna doladı. Geri çekildiği sırada, Jimin'in sorusunu duydu.
"Tekrar yapmak ister misin, babyboy?"
"Senin için her şeyi yaparım, hyung."
_____❀_____
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.