_____❀_____
Jimin'in gözleri sonuna kadar açıldı ve içeceğini ağzından püskürttü. Sadece o değil, herkes şok olmuş bir şekilde Jungkook'a bakıyordu. "Sen gerçekten azmışsın." dedi ve sırıttı Taehyung. "G-gerçekten söyledi mi bunu?" Jin sordu. Jimin sırıtarak cevap verdi. "Evet, gerçekten söyledi."
"Hey, neden bu kadar şaşkınsınız? Annem erkeklerin, pantolonlarının içinde buzparmakları olduğunu söylerdi ve Jimin hyung'umun büyük bir buzparmağı var!" Kıkırdadı. Diğerleri onun annesinin böyle bir şey söylediğine inanamadı.
"O cidden masum..." diye fısıldadı Tae. Pembe saçlı çocuk, dediğine katıldı. "11 yaşındaki biri kadar masum..." İç çekti ve maknaeye baktı. Gözlerindeki masumiyetle ve dudaklarındaki tebessümle etrafına bakıyordu. Gördüğü manzarayla, Jimin'in içi ısındı.
"Yemeğinden bir ısırık daha alsam olur mu, hyung?" Jungkook'un ısrarına karşı gelemedi. Karşısında böyle bakarsa reddedemezdi ki onu.
Ders zili çaldığında hepsi ayaklandı ve birbirine görüşürüz dedi. Jimin ve Taehyung birlikte sınıflarına gittiler. "Hey, Jiminnie. Bugün takılalım mı?" diye sordu ve en yakın arkadaşına baktı. "Üzgünüm Tae Tae. Biyoloji dersinde Jungkook'a yardım edeceğime dair söz vermiştim." Pembe saçlının söylediklerine dalga geçercesine cevap verdi. "Hmm, anlıyorum. Biyoloji için seni seçmesi..."
"Yah! Taehyung! Ders biyoloji bile olsa, ona hiçbir şey yapmayacağım ben!"
"Zannetmiyorum." diye fısıldadı Taehyung.
_____❀_____
"Hyung!" beklediği kişiyi görmenin sevinciyle hemen kollarını bedenine sardı ve sıkıca sarıldı. Kafasını Jimin'in kaslı göğsüne yasladı. "Geldiğin için teşekkürler." Kapıdan içeri birlikte girdiler. "Merhaba Bay ve Bayan Jeon." Karşısındaki ebeveynlere eğilerek selam verdi. Jungkook'un ailesi Jimin'i severdi. Onun iyi ve yardımsever biri olduğunu düşünürlerdi.
"Jimin geldiğine göre, biz gidelim oğlum." Babası konuştuktan sonra ceketini düzeltti. Birazdan önemli bir yere gidecekleri belliydi. Şık giyinmişlerdi. "Peki baba. İş görüşmenizde başarılar dilerim." Ailesini uğurladıktan sonra odasına çıktılar.
Sıradan bir erkek odasıydı; yatak, dolap ve kitaplarla dolu raflar... Ayrıca bilgisayarının bulunduğu büyük bir masası da vardı.
"Biyoloji konun ne?" diye sordu ve yatağının üzerine oturdu. Jungkook'un yanakları kızardı ve gözlerini kaçırdı. "Beni utandıran bir konu." Fısıldadıktan sonra masasında yerini aldı. Biyoloji kitabını çıkarıp sayfayı açtı. Konu, Jimin'in tahmin ettiği konuydu. Cinsel içerikliydi. Ah, harika.
"Kookie, bu mu seni utandırıyor?" Sırıtarak karşısında küçülen çocuğa baktı. Elleriyle yanaklarını kapamıştı fakat yine de kırmızı renk belli oluyordu. "Ama Kookie, normal bir konu bu. Herkes yapmak zorunda." Sol elini Jungkook'un yumuşak saçlarına daldırdı. Her zaman onun saçını okşardı. Çünkü hem çok yumuşaktı hem de hep güzel kokardı.
Kafasını kaldırıp hyunguna baktı. "Ben bu konuyu tek başıma halledemem ki!"
"Sorun değil, yardım edeceğim sana. Hadi, hemen başlayalım ki bir an önce bitsin." Kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra büyüğüne baktı. Düşündüğü kadar kötü değildi konu.
"Ah, hyung. Sana bir şey sorabilir miyim?" Sandalyesinden kalktı.
"Tabi ki sorabilirsin." Pembe saçlı gülümsedi ve ona baktı. Birkaç saniye sonra kucağında onu hissetmesiyle yutkundu. İkisinin nefesi birbirine karışmıştı ve bu, genç olan çocuk için alışılmamış bir durumdu. Ama beğenmişti.
"Sorduktan sonra, benden nefret etmeyeceğine söz verir misin?"
"Jungkookie... Asla senden nefret etmem. Rahat ol ve sor sorunu." demesiyle birlikte küçük olan ona daha da yaklaştı.
Jimin'in kalbi hızla atmaya başladı. Jungkook'un ne yapacağını deli gibi merak ediyordu. Kucağındaki beden, dudağının yanına küçük bir öpücük kondurduğunda gözleri açıldı. Sonrasında kıkırdadı ve konuşmak için dudaklarını çekti. "Bugün için teşekkürler, hyung."
Sakin bir şekilde konuşmaya çalıştı. "Teşekkür etmene gerek yok. Sana yardım etmeyi seviyorum." Konuşurken bile karşısındakinin dudaklarına odaklanmıştı. Pembe dudaklar ilgisini fazlasıyla çekiyordu.
Aniden sordu. "Hyung? İyi misin?"
"Hm? Ah evet. İyiyim."
"Bana bir sorun varmış gibi geldi."
"Ş-şey, okul yüzünden biraz stresliyim."
Daha fazla üstelememeye karar verdi. Asıl konuya gelmek istiyordu. "Peki öyleyse." Sağ elini hyungunun yanağına koydu.
"Benden nefret etmeyeceğine söz ver."
"Senden asla nefret etmeyeceğim, Jungkookie. Sen bizim tatlı maknaemizsin."
Sonrasında ikisi arasında bir sessizlik oldu.
"Hyung, bir soru soracağım."
"Sormanı bekliyorum."
"İlk gerçek öpücüğümü senden alabilir miyim?"
_____❀_____
sizi seviyorum 💓