_____❀_____
Genç çocuğun açık kahverengi saçlarına güneş ışınları düşüyordu. Jimin'in göğsüne yaslanmıştı. Gözleri kapalı bir şekilde huzurla dinleniyordu. Yanaklarında bulunan kırmızılıklar ise, hyungu hala onu tutmaya devam ettiğinden dolayı yok olmamıştı.
Kendisine sarılı kalmasını istediğinden dolayı bu pozisyondaydılar şimdi. Jimin'den rica etmişti. Büyüğü ise onu her zamanki gibi reddedememişti. Göğsündeki küçüğünün yumuşak saçlarını okşuyordu. Sıcaklığı hisseden Jungkook mayışmak üzereydi.
Birkaç dakika önce konuştukları hala aklından çıkmıyordu. Bunun hakkında düşündükçe gülümsemesine engel olamıyordu. Şu anda da dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı. "Yani diyorsun ki, ben ne istersem-" diye sormaya başlayacaktı ki lafı bölündü. "Öyle diyorum, bir tanem." Duyduğu takma ad yüzünden Kook'un yanakları tekrar kızarmaya başlamıştı. Sırıttı Jimin.
Odanın içerisinde rüzgar estiğinde, dans eden perdelere baktı küçük olan. Dışarısı muhtemelen soğumuştu ama kendisi üşümemişti. Çünkü hyungunun kolları arasındaydı. Bulundukları pozisyonu bozmamaya çalışarak başını kaldırdı ve Jimin'in omzuna dokunarak sordu.
"Hyung?.. Şey... Öğrenmek istediğim dansta, partnerim olur musun?"
Dudakları arasından kaçan soruyu sorduktan sonra, yüzünde geniş bir gülümseme belirdi. Karşısındakinin donmuş yüz ifadesini izlerken keyif almıştı. Jimin, dudaklarını ısırarak sakin kalmaya çalışıyordu. Dediklerini duyduğu andan itibaren aklından, birbirinden karanlık düşünceler geçmişti.
"Tabi ki. Seve seve partnerin olurum." diye yanıtladı.
Bir süre birbirlerini izlediler ve sessiz kaldılar. O sırada Jimin, Jungkook'u süzerken alt dudağını dişlemişti. Karşısındaki manzaranın güzelliği onu ister istemez tahrik ediyordu. Durumu fark eden Jungkook, hemen başını eğdi. Utanmaya başlamıştı yine. "Öyle bakma bana!"
"Üzgünüm, miniğim." Kollarının arasında utanıp sıkılan çocuğu izlerken eğleniyordu. Yanakları tek bir kelimeyle nasıl böyle kızarabiliyordu? Anlayamıyordu.
O sırada Jimin'in aklına, önceden görmüş olduğu rüya geldi.
Altında kıvranan Jungkook'un inleyişlerini hatırladı. O hali gözlerinin önüne geldiğinde sertçe yutkundu. Rüyasında Jungkook'un yanakları kıpkırmızıydı, saçları terden dolayı yapışmıştı ve altında duyduğu zevkten dolayı çığlık atıyordu. Nefes alışverişleri hızlanmaya başladı. Mükemmel manzarayı tekrar görmek istiyordu ama bu bir rüyadan ibaretti.
"Ne düşünüyorsun, hyung? Bakışların birazcık karardı da, merak ettim." dedikten sonra tatlı bir şekilde kıkırdadı.
"Şey hakkında düşünüyordum..." Saçlarını karıştırdıktan sonra konuştu. "Uhm... Hiçbir şey." Aklına tekrar küçüğünün o hali gelmesin diye dışarıya odaklanmaya çalıştı. Pencereden gördüğü gökyüzüne baktı. Hava kararmaya başlamıştı.
O sırada Jungkook başını eğmişti ve mutlulukla, birleşen ellerine bakıyordu.
"Bir sorum olacak, hyung." Aniden konuşarak aralarındaki sessizliği bozdu. Başını kaldırdığı sırada büyüğünün hala karanlık olan gözleriyle buluştu.
"Ş-şey... Yaşadığımız şeyler hoşuna gitti mi?"
Titreyen sesiyle sorduğu sırada gerilmişti birden. Duyacağı cevaptan korkuyordu. Yavaş yavaş dolmaya başlayan gözlerini sıkıca yumdu. Açıkçası hala, hyungu için yeterince iyi olmadığını düşünüyordu.
Boşta kalan elini Jungkook'un beline götürdü ve kendine yaklaştırdı. Başını eğmiş olan küçüğünün çenesini yumuşak bir şekilde kaldırdı. Nefesleri birbirine karışırken, pembe dudağa küçük bir öpücük bıraktı. Ardından, kulağına doğru fısıldamaya başladı.
"Neden sorma gereği duydun, cevap yeterince açık değil mi? Zevk aldım, Jungkook. O kadar zevk aldım ki, seni altımda çırılçıplak hayal ettim. Dürüst olacağım... Beni fazlasıyla tahrik ediyorsun."
Kulağında hissettiği sıcak nefesle inledi Jungkook. Titreyen bacaklarını birleştirmeye çalıştığı sırada dudaklarını ısırıyordu. Sıcaklık, tüm vücudunu ele geçirmeye başlamıştı. "S-seni tahrik mi e-ettim?" Utangaç bir şekilde sormuştu ama gülümsüyordu.
Jimin'e böyle duyguları hissettirebildiği için gerçekten mutluydu. "Evet, bebeğim. Beni nasıl tahrik ettiğin hakkında hiçbir fikrin yok." Jungkook'un belini okşarken fısıldadı. "Siktir... Bedenin, tıpkı senin gibi bir şaheseri andırıyor." Son kelimesini de söyledikten sonra Jungkook'un kulak memesini emdi. Hata yaptığını biliyordu ama umurunda değildi. Hislerini bilmeliydi karşısındaki.
O sırada ise Jungkook, duyduğu arzu yüzünden gözlerini kapatmıştı. Hyungunun ona bahşettiği öpücüklerin keyfini çıkarırken, içten içe çıldırıyordu. Boynunda hissettiği dolgun dudaklar sayesinde inliyordu.
Geri çekildiğinde, ikili birbirine baktı. Sakin bakışlar değildi bu... Günah doluydu.
Aralarındaki sessizliği bozmadan önce Jungkook, yanaklarındaki kızarıklığı umursamadan konuştu. Artık kucak dansını öğrenmek istiyordu.
"Hyung... Dansı şimdi öğrenmek istiyorum, ileride falan değil. Şimdi ve seninle denemek istiyorum..."
_____❀_____
lütfen sürekli yeni bölüm istemeyin, minnoş çevirmeninizin sınavları yaklaşıyor >_<
sizi seviyorum💜