Herkes endişe ile uyuyan Klaus'u izliyordu. Zihninden çıkalı yarım saat geçmesine rağmen uyanmamıştı. Rebekah, destek alırcasına Kol'un omuzuna başını yasladı. Tüm bu onların kötü bir kabustan ibaret olmasını ne kadar da çok isterdi..
Elijah, diğerlerinin aksine kardeşinin gözlerini açacağına gönülden inanıyordu. O hepsinden güçlüydü bunu her fırsatta hatırlatıyordu. Kol ise, abisi Klaus'a düşkün olduğu için bu duruma en çok üzülen kendisiydi. Elijah, bir süre sonra ayaklanıp, diğer kardeşlerine döndü
" Onun iyi olacağının hepimiz bilincindeyiz. Bu yüzden burada durmamız anlamsız. Hepimiz yorgunuz dinlenmemiz lazım. "
Rebekah, başını olumsuz anlamda sallamıştı. Klaus'un gözlerini açtığında yanında oluşunu görmesini istiyordu. Küçüklüğünden beri yalnız hissettiğini biliyordu ama herzaman yanındaydı. Kol, ablasının omuzuna kolunu sardı.
" Meraklanma Rebekah. O iyi olacak hadi gidip dinlenelim. "
Bekah, durumu kabullenip kardeşleriyle birlikte odayı terk etmişti. Odada sadece Sophie ve Hayley kalmıştı. Hayley, yorgun bakışlarla uyuyan adamı seyrediyordu.
" Bizde gidelim artık, elimizden geleni yaptık Hayley. "
Hayley, arkadaşının sözlerine karşı derin bir nefes alıp vermişti. Ama içinden bir ses bu odada durmasını söylüyordu.
" Sen git, buralarda olacağım. "
Sophie, ısrar etmeden eşyalarını toplarladıktan sonra odadan ayrıldı. Hayley, adımlarını onun yanına atarak yatağın baş ucundaki tabureye oturdu. Gözlerinden yorgunluk aksa da burada durmak istiyordu. Sol elini onun eline uzatıp tuttuğunda, içinde bir ürperti oluştu ama yine de daha çok sıkmıştı. Sağ elinin parmaklarını da onun saçlarına geçirip hafifçe okşadı. Kan çanağına dönüşen gözleri yüreğini yakmıştı.
Küçük bir çocuğun bunları yaşaması adil değildi. Görüş açısının bunalıklaştığını hissetiğinde ağladığının farkına varmıştı. Niklaus'un neler yaşadığını düşünmek dahi istemiyordu buna vicdanı dayanabilir miydi? Düşünceleri onu esir almışken, sol elinin sıkıldığını hissetti.
Elini çekeceği sırada onun eli bırakmasını engellemek istercesine sıkıca tutmuştu. Yorgun bakışlarını yüzüne çevirdiğinde gözlerinin hafif aralık olduğunu gördü. Diğer eli hala saçlarını okşamaktaydı. Sanki o küçük çocuğun tüm acılarını yok etmek istercesine...
Niklaus, ona küçük bir tebessüm bahşetip konuşmuştu.
" Kollarının arası o kadar sıcak ve huzur doluydu ki.. Alnıma hediye ettiğin şefkatli buse.. Daha önce kimse beni bu şekilde öpmemişti. "
Hayley, duyduklarına şaşırmıştı. Ondan böyle sözler duymayı beklemiyordu. Kendisi de gülümsediğinde, Rebekah odaya giriş yapmıştı. İkisini o şekilde görüp, yüzünde büyük bir gülümseme oluştu.
" Size mutlu son olduğunu söylemiştim! "
{Mystic Falls}
Derek, bıkkın bakışlarla karşısındaki sarışın kadını izliyordu. Yaklaşık yarım saattir birşeyler geveliyor fakat anlaşılmıyordu. Caroline, sıkıntıyla oflayarak karşısındaki hayattan beklentisi kalmayan adamı inceledi. Sonunda konuşmayı akıl edip, tabureye daha fazla yayıldı.
" Plan çöpe gitti. Nasıl oluyor da dört ayaklarının üzerine düşebiliyorlar? "
Derek, duyduklarına karşı kıkırdamıştı. Başından beri bu sarışınla anlaşma yapılmayacağını anlaması lazımdı. Tek başına hareket etmek onun için herzaman ön planda olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇE
FanfictionBen kimseye boyun eğmem, ama senin için diz çökerim. The Originals/Klayley kurgusudur.