~4~

1.3K 145 61
                                    

Tanrısal Anlatım

" Ne cürretle karşısına dikilip kendini tanıtırsın? "

Klaus'un Kol'a olan öfkesi, tüm şehiri ayağa kaldırmıştı. Rebekah, bu duruma fazla katlanmak istemiyordu. İkisinin arasına girerek şikayetini dile getirdi.

" Siz ne halt ettiğinizi sanıyorsunuz? Tüm şehri ayağa kaldırdınız ahmaklar! "

Kız kardeşlerinin giderek büyüyen öfkesi, ikisini de şaşırtmıştı. Fakat Klaus, sinirini atmazsa rahat edemezdi. Kız kardeşini hızlıca duvara iterek, Kol'u yakasından tuttu. Rebekah, duvara toslayıp kendisini yerde bulmuştu. İkisi ile baş edemiyor, gözleri abisi Elijah'ı arıyordu. Öfkeli Klaus, kardeşinin boğazını tüm gücü ile sıkmaya başladı. Yaptığı şey kendisine göre affedilir değildi.

" Bir daha tekrarlanırsa hançeri kalbine değil, götüne saplayacağım! "

Elijah, sesleri duyarak aniden odada belirmiş, kardeşlerini ayırmıştı. Gözleri yerde oturan kız kardeşini bulduğunda, parçalanan duvar dikkatini çekmişti. Sıkıntı ile nefesini dışarı verdikten sonra duruşunu dikleştirdi.

" Bu lanetli ailenin bir ferdi olmaktan tiksinmeye başladım. "

Elijah'ın bu sitemine Rebekah da hak vermişti. Kol ve Klaus kısa sürede şehirdeki herkesin huzurunu bozacaklardı. Klaus, üzerini düzelttikten sonra herzaman olduğu gibi sırıtan maskesini takınmıştı. Fakat içindeki fırtına her saniye daha da şiddetleniyordu. Kol ağzının payını almamış olacak ki, Klaus'a ateş püskürmeye devam ediyordu.

" Sevgili kardeşimiz, hilal soyundan bir kurt ile işi pişiyordu. "

Kol'un sözlerine karşı Rebekah ve Elijah, doğruca bakışlarını Klaus'a yönlendirdiler. Bu yaptığı akıl alır gibi değildi ve başlarına yine bir bela gelsin istemiyorlardı. Klaus'un bitmek bilmeyen öfkesi daha da alevlenmeye başlamıştı.

" Rahat olun kardeşlerim... "

Ölüdürücü bakışlarını Kol'a sabitlemiş, her an saldıracakmış gibi izlenim uyandırıyordu.

" Kol'un canı götünde bir hançerle tabuta girmek istiyor. "

Klaus'un kelimelerimhepsinin buz kesmesine sebep olmuştu. Üçü de hançerlenmekten hiç hoşlanmıyor kardeşlerinin hançerleri nereye sakladığını bulamıyorlardı. Kardeşlerinin sessiz kalmasımkeyfini yerine getirmeye başlamış, egosunu daha da yükseltmişti. Çünkü Klaus, mağlup edilemez bir Melez Kraldı.

" O halde konuşma bitmiştir. Niklaus. "

Abisinin bu tavırlarına gülüp geçerek, salondaki mini bardan viski şişesiyle kadehini alıp, terasa doğru adımlamaya başladı. İşine karışılmasına asla tahammül edemiyor, sinir kat sayısı giderek katlanıyordu. Şişenin kapağını açtıktan sonra kadehe doldurup içmeye başladı. İçki, az da olsa kafasını dağıtmasına yarıyordu.

Hayley, sabrının tükendiğini belli etmek istercesine ayağı ile ritimle yere vuruyordu. Fakat kendini beğenmiş cadı, ısrarla kafasının gövdesinden ayrılmasını istercesine taviz vermiyor konuyu uzattıkça uzatıyordu.

" Bak Hayley, sürüne ay ışığı yüzüğü yapmam imkansız. Yoksa atalar beni cezalandırırlar. "

Hayley, aniden pençelerini boynuna bastırdığında, acı ile inledi. İstediği kendisine göre basit görünüyordu fakat aynı şey cadıya ters geliyor ataların onu cezalandıracağı aklına gelince korkudan tir tir titriyordu. Hayley'in gözlerimin rengi giderek açılıp korkunç bir hal alıyordu.

" T-tamam sana o yüzükleri yapacağım. Bana bir hafta ver. "

" Pekala. "

Pençelerini cadı'nın boynundan çektiğinde, izleri belli oluyordu.

" Sana üç gün izin veriyorum. " diyip, cadının yanından ayrıldığında diğer cadılar ona öldürecekmiş gibi bakıyorlardı. Belli etmeseler de hepsi korkak ve savunmasızdı. Cadıların bölgesinden çıktığında, yönünü bataklığa çevirdi. Gidip kurt sürüsünü kontrol etmesi gerekliydi. Bataklığa geldiğinde, hiç ummadığı kişiyle karşılaşacağını düşünmemişti. Kol önünde belirdiğinde, öldürücü bakışlarını sabitlemiş, Hayley'e bakıyordu.

" Seninle biraz sohbet edelim, kurtçuk. "

KRALİÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin