#29

8.4K 300 18
                                    


Keyifli Okumalar umarım beğenirsiniz :)


''Ben ne kağan söylermisin''
''Sen kayra nasıl yapabilirsin bunu hı söylermisin. Bir çocucğum oldugunu benden nasıl saklayabilirsin''

''Birde bunu soruyormusun sen kağan hı bu sorunun cevabı bende değil sende kağan''
''Kapat çeneni kayra. Bencilliklerinde yine sınır tanımıyorsun''
''Bencilim hı doğru söylüyorsun kağan ben bencilim ve bencilliğime sürekli kılıp uyduruyorum''
''Sürekli yanlış şeyli üstüne alınıyorsun kayra sürekli''
''Haklısın üzerine alınmak başka, alıp içine koymak başka. Ven yerli yersiz her şeyi içime koydum kağan ağzından çıkan her harfi her kelimeyi''

''Yeter artık kayra sürekli konuşuyorsun hiç bir şey yapmıorsun. Ne oldu ne geçti eline topreğı benden saklayarak söylermisin ne katabildin ona kendine neyi değiştirebildin. Unutabildin mi beni. Hayır , o zaman bu yersiz çaba neyin nesi yeter herkesin hayatınıı bahvediyorsun yeter''
söyledikleri karşında hıçkılarıklarımı tutamıyordum. Gerçekten ya ne söylediğini bilmiyordu yada gerçek duygularını sinirli iken dışarı vuruyordu. Sinirli bir şekilde suratıma bakarken hızlıca yanına gidip Toprağı kucağıma aldım ve cafeden cıktım arkamdan bağırıyordu.
''Kayra nereye''
''Cehenneme gidiyorum kağan''

''Toğrağı bana bırak''
''O benim oğlum ne hakla böyle söylersin hı''

''Benimde oğlum olduğunu aklının bir köşesinden cıkartmasan iyi edersin''
Tam ona saydıracağım sırada taksi yanımızda durmuştu hızlı bir şekilde toprakla beraber taksiye bindik ve evin yolunu tuttuk. Taksinin arka camından kağana baktığımda ellerini beline koymuş sinirli surat ifadesi ile taksiye bakıyordu.
Eve geldiğimizde yan eve girirp Toprağı esma teyzeye bıraktım.
''Bugün toprak burada kalsın olur mu Esma teyze''

''Tabi yavrum, kuzumla uyurum ben zaten gizemde senin evde ''

''Öylemi tamam o zaman teşekkür ederim esma teyze''
hızlı bir şekilde esma teyzenn evinden çıkıp kendi evime geçtim. Senelerin yükün, insanların, sevdiklerimin suçlamalarına artık daha fazla katlanamaycaktım. Ne yaparsam yapayım sürekli boşa çıkıyordu hiç bir yol katedemiyordum. Sorunlarımın artık ne ucu nede bucağı vardı. Hiç birinin çözülmeye niyeti yoktu ve ben hep böyle paramparça kalacaktım.
''Geldin mi kayra'''
''Evet canım sen uyumana devam et''

''Tamam ama bir şey sormak istiyorum''
''Nedir''
''Hastanedeki şu adam''
''Toprağın babası ''
''Neeee''
''Evet doğru duydun''

''Peki bil..''
''Evet bugün öğrendi ''
''Peki şimdi ne olacak''
''Birimiz sonsuza kadar yok olacağız''
''Ne demek istedin kayra''
''Uyumana devam et canım ben banyoya giriyorum''
''Peki. İyi geceler.''

odama girdiğimde üzerime sade bir geçelik geçirdim ve banyoya yöneldim. Banyo dolabındaki bütün ilaçları çıkarttım.Elimdeki kutunun içinde çok renkli ölümler vardı. Doğum kontrol hapından tutunda uyku haplarına kadar bir sürü nefes kesici ilaçtan bahsediyorum. Hazır olmayı bekliyor ve bütün yapacaklarımı tekrar gözden geçiriyordum. Kimsenin beni suçlamasına izin vermemeliydim. Böyle düşünüyordum. O nedenle güzel yüzlü bir planla çok samimi olmuştum. Ve artık hazırdım. Tam kendi cehennemimin fitilini ateşlemek üzereyken telefonum çaldı. Telefonu elime aldığımda ekrandaki ismi seçemiyordum. Bunun sebebi gözlerimdeki ıslaklık olabilir. Her neyse. Telefondaki ses, üzgün olduğunu söylüyordu. Çok üzgün olduğunu ve ne yapması gerektiğini bilmediğini söylüyordu. Ne yapmalıyım? Bu teslimiyet gibi gelmiştir bana. Teslimiyet böyle bir duygu olmalı, bence. Telefon çok yakın olmalı ki, bütün sesler mükemmel derecede birbirine karışıktı ama çok iyi şekilde ayırt edebiliyordum. Burun çekmesi, göz yaşını silme sesi, nefes alış verişindeki hız ve bir çok saçma sapan ayrıntı daha. İşte tam o an vazgeçtim. Herkesin bana üzülmesi yerine kızgın olması fikri hoşuma gitti birden. Telefondaki son sürat ağlamaya devam ediyordu. Bense planımla kanlı bıçaklı olmak üzereydim. Çünkü; yüzümdeki gülümseme bunu söylüykrdu. Telefondakine, kapat çeneni ve beni dinle, dedim. Şu an ölmek zorundayım ve sen beni meşgul ediyorsun, diye de ekledim sinirli bir şekilde. İnsanların, sizden daha iyi durumda olduklarına inandırırsanız kendilerini süper kahraman gibi hissedebilirler. İnanın bana. Bunu bir böceğin bile yapabileceğine şahit olduk hepimiz. Telefondakine, acı mı çekiyorsun; öl o zaman, diyorum, ama bana sakın bir açıklama yapmaya çalışma. Aynı şeyi size de söylüyorum; insanlara hesap vermeyin. Kimseye açıklama yapmayın. Eğer açıklama yapmaya çalışırsanız, sizden uzaklaşırlar. Çünkü; hiçbir açıklama, bahane kalıbına girmekten kurtulamaz. İnsanlara açıklama yapmak yerine onlara istediklerini verin. Onlara, sizi suçlamaları için fırsat verin. Sadece tek kullanımlık olan gerçek ve iğrenç yüzlerini görebilmek için kendinize de bir fırsat verin. Yapın bunu! Gizem içeriye girdiğinde bir aynaya bir bana bana baktı.

''O aynayı neden kırdın aman allahım kayra''
''Geride hiç bir şahit bırakmamam gerekiyordu''.....

Rüya, bütün çektiğimiz
Rüya kahrım, rüya zindan
Nasıl da yılları buldu
Bir mısra boyu maceram.
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi
Bilmezler nasıl sevdik
İki yitik hasret
İki parça can...
Ahmed Arif

TÖRE (GİDEN ERKEK YOKTUR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin