13.Bölüm GEÇMİYOR

971 56 14
                                    

Merhabaaa arkadaşlaaar okuyucu sayısı ve beğenirler gün geçtikçe artıyor ve inanın bu beni çok mutlu ediyor. Bir de yorumlarınıza bitiyorum :* bildiğin üzere ramazan olduğu için bölümleri kısa yazmak zorunda kalıyorum. Çoğğ susadım laa :D

Keyifli okumalar :*

NEHİR

Ve mert kapıyı açtığında sağ gözümden akan yaşa engel olamamıştım.

"Başak!"

"Nehir" Başak ve barış karşımda duruyordu ve ben başağı görür görmez boynuna atlamıştım. Onu çok seviyordum. Ve aynı zaman da çok özlemiştim. Evet şu an ikimizde gözlerimizden akan yaşa engel olamıyorduk

"Aah yeter ama iyice sulu göz olmuşsun nehir ya" başak bunu derken merte dönüp iki saniyeliğine bir bakış atmıştım ki zaten o bakışlarımdan ne anlatmak istedigimi eminim fazlasıyla anlamıştır.

"Tamam hadi geçin kapıda dikildik böyle oturalım" başak bana çok iyi gelmişti. Onun varlığı beni çok mutlu ediyordu.

Aradan 5 dk geçti. Başağın olanların hepsini benim ağzımdan dinlemek istiyor ve meraktan çatlıyormuşçasına bir hali vardı

"Hadi nehir gel çay koyalım ateşe" başağın isteğine karşı tam olur diyecekken mert lafa atlayınca yine olduğum yere çakılmıştım.

"Olmaz otur nehir senin dinlenmen lazım daha tam olarak iyileşmedin"

"Abartma mert iyiyim ben" deyip kalkacakken mertin kolumdan tutup kanepeye cekmesiyle olduğum yere tekrar yapışmıştım

"Mert kolumu acıtıyorsun"

"Sana otur diyorum! Bir şey söylediğim zaman iki kez tekrar etme" bunu benim duyabilecegim şekilde söylerken başak yanımda olduğu için mertin dediklerini duymuştu ve ona öldürücü bakışlar atmaya başlamıştı.

Bende Başağa dönüp lütfen arıza çıkarma der gibi bakıyordum.

Başak sert bir şekilde öteki yanıma gelip otururken benim duyabilecegim bir şekilde "zıkkım için" derken gülmemek için dudaklarımı bastırıyordum.

Mert gökhan ve barış kendi aralarında bir şeyler konuşuyordu. Biraz kulak misafiri olsam bisey olmazdı herhalde. Ama açıkçası konuştuklarından bisey anlamiyordum. Ben saf saf onlara bakarken iç sesim her zamanki gibi halime kıs kıs gülüyordu ama onu takmamak en iyisiydi.

Başak beni koluyla dürterken başımı ona çevirdim. Benim duyabilecegim şekilde ve oldukça kısık çıkan sesiyle

"Hadi nehir onlar konuşmaya dalmışken bizde mutfağa kaçalım" Başak böyle derken dönüp merte 2 saniyeliğine baktım. Ooo lafa dalmış gitsekte farketmez

"Tamam hadi derken merte fark ettirmeden kaşla göz arasında mutfağa kaçtık.

"Nehir aklimda milyon tane soru var hemen cevapla mert seni o yazlıkta nasıl buldu, neler yaşadın tahminimce intikam için kaçırdı? Ama o zaman neden seni bu kadar düşünüyor? Ha birde mert sana daha iyileşmedin dedi se..sen hastamısın hastaysan neyin var offf hadi anlat"

Başak bana bunları sorunca gülmemek için dudaklarımı bastırıyordum.

"Tamam başak sakin ol herşeyi anlatacağım sana " Başağa baştan sona her şeyi anlattım. Anlatırken şaşkınlığını gizleyemiyordu.

İşte böyle başak anlayacağın çok zor zamanlar geçirdim. Yıllarca yabancı bir adama babam diye sarıldım. Onu da geçtim en kötüsü de ne biliyormusun babam yasa dışı is yaparak kaç ailenin canını yaktı. Bende dayanamadım intahara kalkıştım. Ama ölmeyi bile beceremedim. " bunları söylerken hıçkırarak ağlamak istiyordum. Başağında gözleri dolmuştu bana sarılarak

"Şşşt tamam canım çok kötü yaşadıklarını gerçekten çok kötü ama herşey geçmişte kaldı."

"Başak hatırladıkça çok canım yanıyor. Evet belki HERŞEY GEÇMİŞTE KALIYOR AMA HİÇBİR ŞEY GEÇMİYOR bu yaşadıklarım gün geçtikçe eskiyecek ama eksilmeyecek" hah şunu bileydiin iç sesim lütfen sus gerçekten hiç sırası değil tek başımıza kaldığımıza söz beynimi kemirmene izin vereceğim. İç sesimi susturduktan sonra başağa

"Başak sen nasıl buldun burayı"

"Mert bize haber verince hemen atladık geldik."

"Mertmi? Neden boyle bisey yapsın.... Tabi ya bana moral olsun diye " yine jetonlarda şiddetle geç düşüş var :) tamam hadi içeri geçelim. " derken içeriye girdik

MERT

Nehir yanından kalkarken haberim yok sanıyordu. Ama onu fazla sıkmak istemiyorum bu aralar çok üstüne gittigimin farkindaydim. Nehir ve başak mutfaktan çıkınca barışa başımla başağı da alon mutfağa geçin der gibi işaret yaptım. Nehirle konuşmam gerekiyordu. Onu yanımda tutmaya hakkım yok tu onunla konuşacaktim.

Barış başağı alıp mutfağa geçti. Bende konuyu hiç saptırmadan olduğu gibi söyliyecektim. Zaten büyük ihtimalle gitmeye dünden razıydı. Nehire baktığımda masanın üstündeki çerkezlerden yiyordu. Tam konuya başlıyacakken nehirin yediği çerezlerden boğazına kaçmış olacak ki boğulur gibi öksürmeye başladı. Mutfağa tam girecekken başağın barışa söylediği şeyle şok'un âlâsını yaşadım

"Barış git engel ol mert'e nehiri göndermesini KIZ ONA DELİ GİBİ AŞIK eminim onun sayesinde şu an ayakta durabiliyor"

Nasıl yani nehir bana aşıkmıydı?

NEFRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin