2

175 15 22
                                    

IYI OKUMALAR. ....

ŞİMDİKİ ZAMAN

Kalabalıktan uzaklaştığımı anladığımda hızlı hızlı koşmaya başladım. Bu seferde işimi kolay bir şekilde halletmiştim. Ahh kendimle gurur duyuyorum.

Ara sokağa girdiğimde kaçmayı bıraktım ve derin nefesler almaya başladım. Nefesimi düzene soktuğumda elimdeki cüzdanı açıp içine baktım. Içinde 50 tl dışında hiç bir şey yoktu.

Hadi ama o kadar şık giyiniyorsun ve cebinde bu kadar para mı taşıyorsun? Lanet olsun. Cüzdanın içine iyice baktım hiç bir şey olmadığına kanaat verdim. 50 tlyi cebime koydum.

Evet yaptığım şey hiç ama hiç güzel değildi ama yapmam gereken başka bir şey yok. Varsa da bilmiyorum nerede.

Cüzdanı da yakınımdaki bir çöpe attım. Kafamdaki şapkayı çıkarmak şimdi aklıma gelince hızlıca çıkardım ve saçlarımı saldım.

Eğer yakalanma durumum olur diye şapka takıyordum. Ve böylelikle erkek gibi gözüküyordum. Olduğum yerin kaldırımına oturdum. Ellerimi kenarlara koyup boynumu yukarı kaldırarak gözlerimi kapattım. Kendimle sohbet etmek istiyordum ama ne konuşacağımı da bilmiyordum. Bulunduğum kaldırımdan ellerimi kaldırıp ayağa kalktım. Üzerimi silkeledikten sonra eve doğru yürümeye başladım.

Iyi ki bu sefer eve yakın bir yerde yapmıştım. Eve gelmeden önce markete gidip yiyecek bir şeyler aldım. Ve o kutsal yiyeceğimi aldım. O bir dünya da tek. Çikolata. Hayat kaynağım çikolata yemediğim günler evde sinirli sinirli dolaşıyorum. Sinirli olduğum zaman da bizimkiler çikolata krizi tuttu galiba diyip benden sakladıkları bir yerden çikolata alıp bana veriyorlar ve ben de afiyetle yiyiyorum ama o yeri elbet bulacağım.

Marketten çıktım. Eve doğru yürümeye başladım. Hayatım eskisinden çok daha iyi geçiyordu. Sadece biraz maddi sıkıntı vardı onu da artık halledeceğiz.

Görmüyorum onu,
Bakmıyorum ona,
Dokunmuyorum ona,
Artık yok o.

Ama olduğunu biliyorum,
Her an gelebilir seziyorum,
Yaşımdan dolayı kaçmış sayılmıyorum,
Biraz da olsa onsuz onlarsız mutluyum.
Biraz da olsa.

Giriş kapısının önüne geldiğimde merdivenleri çıktım . Elimdeki poşetleri kapının önüne bırakıp iki basamak indim ve merdivenlere oturdum.

Hafif kararmış gökyüzüne baktım. Huzur. Yıldızlar insanları aydınlatmak için daha ortalıklarda yoktular. O halde gizem de gelmemişti. Gizem. Benim uğurlu dert ortağım olan yıldızım. Adının gizem olması ise tamamen o ismi sevmem başka bir sebebi yok. Çaktırmayın ama Gizem adını verdiğim yıldızın her gece değiştiğini biliyorum.

Düşünmeyi o kadar çok seviyordum ki her anım iç sesim ve yıldızımla geçiyordu. İç sesimin ismi de gizem çünkü sabahları iç ses akşamları yıldız. Ve o kadar güzel düşünüyordum ki kendimi olmayacak hayallere sürüklüyordum. Ve bazen kendi kendime söylenip gülüyorum.

"Eğer biri ne düşündüğümü bilseydi beni deli diye direk bakırköy deliler hastanesine postalamıştı"

"Ben postalayacağım seni bekle!"diye bir ses geldi arkamdan. Acaba kim?

Lan tabiki Hava.
Başka kim olacak kız sesiydi ve benim oturduğum evde tek kız Hava zaten ses tonuda ona aitti. Bu flimler de veya kitaplarda ses tonundan hiç mi anlamıyorlardı kimin geldiğini. Böyle olaylara çok sinir oluyordum. Bir de flimlerde reklam giriyordu tam o sahnede o zaten daha çok sinirimi bozuyor.

Neyse yaa ne uzattım. Konu nasıl buraya geldi. Poşet sesleri geldi aldığım eşyaları galiba içeriye taşıyordu. Galiba değil taşıdı bile.

KIRIK KALPLER #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin