"Seni gerçekten bunun için öldüreceğim Clara."
O kadar keyifle kahkahalar atıyordu ki, susması için etini büküp durmama rağmen bundan asla vazgeçmiyordu. Parmağıyla gülmekten dolan gözlerini kurulayıp rimeli akmış mı diye kontrol ederken ona hala ters ters bakıyordum.
"Sana onun evinde sabahlayacağını söylemiştim."
"Bende sana eğer daha fazla işgüzarlık yaparsan seni öldüreceğimi söylemiştim, hatırladın mı?"
"Hadi amaaa," diyerek kelimeyi uzattıkça uzattı Clara. "Damon'la bir şeyler yapacaktık, bilirsin."
Ah, ne olduğunu çok iyi biliyordum. Hiç merak etmesin. Bunun için beni dımdızlak Harry Styles ile ortada bıraktığı gerçeğini de bildiğim kadar iyi biliyordum.
"En azından dairenin anahtarını bana bırakabilirdin. Böylece ben de-"
"Amacım seni onunla yalnız bırakmaktı. Eğer daireme gidip bir şeyler yapacağınızdan emin olsaydım, bunu yapardım. Ama adamı tepe tepe postalayacağına adım gibi emindim Amber."
Gözlerimi devirdim. Gerçekten ne demek istediğimi anlamıyor olması beni sinir krizlerine sürüklüyordu. Bir ilişkiye hazır değildim, yeni hezeyanlara da öyle. Sancılı ilişkinin zehirli sarmaşıklarını vücudumdan söküp atalı şunun şurasında ne olmuştu ki?
Üstelik... Harry gerçekten iyi bir adamdı. Oldukça yakışıklıydı ve Will'e göre sağlam bir düzeni vardı. Bana iyi davranıyor olması beni şaşırtmış olsa da, bir zamanlar düşündüğüm gibi o da olması gerekenin bu olduğunu söylemişti. Eh, Will'in sürekli beni ezip durmasına o kadar alışmıştım ki; birileri bana insan gibi davranınca garipsememden daha normal ne olabilirdi ki?
"Sadece... bir daha yapma, Clara. Beni zor durumda bıraktın."
Bu kez Clara gözlerini devirdi. "Ne kadar zor durumda kalmış olabilirsin ki? Seninle gerçekten ilgilenen bir adamın evinde kaldın."
"Beni tanımıyor bile-"
"Damon da beni tanımıyordu, ben de Damon'ı. Ama birbirimize bir şans verdik. Denedik." tekrar gözlerini devirdikten sonra işaret parmağını bana cüretkar bir edayla doğrulttu. "Ayrıca bana sakın Harry'e tutulmadığın yalanını uydurma. Dans ederken göz ucuyla da olsa birbirinize nasıl baktığınızı gördüm."
Tutulmak mı?
"Ne?" dedim şaşkınlıkla. "Clara sen-"
"Pekala, belki sen tutulmak için erken olduğunu düşünüyor olabilirsin. Ki ben düşünmüyorum," dirseğini sanldayenin arkalığına yasladı. "Ama hadi dürüst olalım, Amber, Harry'i beğenmediğini söyleyemezsin."
Evet. Madem dürüst oluyorduk, olalım. Harry gerçekten yakışıklı bir adamdı. Kendine duyduğu güvenli yürüyüşü, çekiciliği, yanaklarındaki gamzeleri, ses tonu, ağır aksanı ve daha sayabileceğim pek çok özelliğiyle harika biriydi. Ama aynı zamanda kendisiyle birlikte olmamın imkansız olduğu da bir adamdı. Beni gerçekten aştığını hissediyordum. Harry daha çok Clara gibi kızlarla birlikte olabilecek bir adamdı.
Ben ise yalnızlığımla ölebilirdim. Sorun değildi.
"Şu konuyu kapatabilir miyiz?"
"Olur," dedi Clara omuz silkip. "Ben nasıl olsa cevabımı aldım."
Onun tam ağzının payını vermek üzereydim ki, koca amfide büyük bir sessizlik oldu. Genelde profesörlerden ya da asistanlarla birlikte profesörlerden birisi içeriye geldiğinde ancak bu kadar sessiz olurdu. Bu da dersin başlamak üzere olduğunun bir göstergesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
From The Dining Table || styles
FanfictionBelki bir gün beni ararsın ve bana senin de üzgün olduğunu söylersin.