Bölüm-3

6.6K 481 197
                                    

Ginny aklını işle dağıtıyordu ama Harry' ye karşı olan hislerini gömmesi zaman alacaktı. Yargılamıyordu onu, Seçilmiş Çocuk olmakla ve savaşlarla geçen onca zaman içerisinde kendini keşfetmeye şansı olamamış bir adamdı Harry sadece. Kendi talihine üzülüyordu ama elbet bir gün yine sevecekti. Şimdi daha büyük bir sıkıntısı vardı. Harry ile direkt olarak konuşabilmesi üç yıl sürmüştü. Anlayış göstermişti göstermesine, el mahkum, ama her seferinde kaçmanın bir yolunu bulmuştu. Kendini Quidditch'e adamış ve neredeyse tam bir yıldız olmuştu. Son maçındaki yaralanması yüzünden artık Bakanlıktaydı. İş böyle olunca beraber geçirmek zorunda olduğu vakitler artmıştı. Hermione' nin de desteğiyle araları daha iyi oluyordu zaman geçtikçe.

O gün masasına gelen Sihirli Sporlar ile ilgili okuyabileceği her belgeyi okumuştu. Umut vadeden oyuncuları, sakatlananları, İrlanda ligindeki gelişmeleri falan filan. Odaklanabildiği kadar odaklanmıştı işte. Masasının arkasına yan yana dizdiği üç panoya Kathie'ye bildirmesi gereken haberleri gruplarına göre ayırdı. Onlar uçuşup kendilerini ait oldukları panoya pinlerken sıkkınca tekrar önüne döndü. O sırada bakanlık içi haberleşmeyi sağlayan o küçük uçan mektuplardan biri daldı ofise. Hermione'dendi. 

"Yanıma gel, lütfen Ginny." 

Asasını salladı, mektup çöp kutusuna düşerken askıdan cübbesi havalandı ve kapının ağzında giyilmeye hazır olarak onu bekledi. Bakanlığın asansörlerinden nefret ediyordu. Yine sıkkınca cübbeyi giyip odadan çıktı. 

Bekleyiş her zaman insanı geren bir histi, belirsizlik içinde beklemekse kabustan beterdi. Hermione' nin içinde bulunduğu ruh durumunu çok iyi anlıyordu Ginny. Abisi ve Harry gideli tastamam bir gün dolmak üzereydi artık. Ailedeki gerilim artıyordu. Bu düşüncelerin arasında asansörün durmasıyla irkildi. İneceği kata gelmişti. Kalabalığın arasından sıyrılıp çıktı.

***

Saat başı yaptıkları kontrolü kaçıncı kez yaptıklarını saymayı bırakan Harry kendi kontrolünü tamamlamış dalgın dalgın geri dönen Ron'u süzdü. Bir espri ile ağır havayı dağıtmak istedi ve,
" Annenin yemeklerini mi özledin yoksa" diyerek ona bir omuz attı.

"Ben özlüyorum. Bir de esir tutulan çocukları düşünsene sen."

Ron gerçekten bu olaydan çok etkilenmişti. Harry onun adamı yakalarlarsa yasa dışı lanetlerden yollamasından bile korkar olmuştu. Baba olması da bu kadar etkilenmesine bir sebepti. Harry sadece vaftiz bir babaydı ve Teddy çoğunlukla babaannesi ile kalmayı tercih ediyordu. Çok iyi anlaşıyorlardı belki ama Harry bir babanın hislerini anlamaktan çok uzaktı. Ve yönelimini düşününce bu duyguyu asla tadamayacağını bilerek biraz daha çöktü.

Ron birden gergin olan Harry'yi iyice gerdiğini fark edince bu sefer konuyu değiştirmeyi denedi. Sormak için öldüğü bir soru vardı ve şu an iyi bir fırsat olabilirdi.
"Harry" dedi usulca, onu gücendirmek istemediğini belli eden bir tonla devam etti, " bunca yıl gay olduğunu nasıl fark etmeden geçti ben anlamıyorum."
Harry, Ron' a baktı. Söyleyeceklerini kafasında düzgünce tartması gerekiyordu. Ne kadar anlayışlı olursa olsun birazdan söyleyecekleri Ron'u fena halde kızdırabilirdi.

"Buna fırsatım olmadığını sen de biliyorsun. Dipdibeydik Ron. Ginny ile yaşadığım fiyaskodan sonra utancımın ve şokumun üstünden gelmek hayli zor oldu. Ama geçmişteki bazı düşüncelerime anlam vermeyi başardım. Hep ordaymış aslında."

"Ne gibi düşüncelermiş onlar?" onca sene beraber soyunup giyinmeleri aklına gelince ensesinde bir uyuşma hissetti Ron.

Azkaban'dan Yankılanan Çığlık (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin