Karanlık işaretin belirmesinden iki gün sonra Bakanlık hala daha alarmdaydı. İnsanları sakinleştirmek kolay olmuyordu. Voldemort'an arta kalan sadece acı ve korkuydu. Hatıraları o kadar yoğundu ki, insanların eskisinden daha büyük bir beklenti ve daha saldırgan tavırlarla bakanlığa baskı yapması gayet normaldi.
Harry o sabah Draco'nun evde kalması için ısrar etse de adamın inadını yenememişti. Bakanlığa adım attıklarında patlayan flaşlarla gözleri kamaşmış ve üzerlerine çullanan gazetecilerden zor kurtulmuşlardı.
"Bay Potter, karşı karşıya olduğumuz tehlike hakkında ne düşünüyorsunuz?"
"Çocuğu bulacağınıza inanıyor musunuz?
"Ne kadar tehlikeli olduğunu düşünüyorsunuz?!"
Harry sinirden titriyordu. Voldemort'la aralarındaki bağ kaderini belirleyen maceralara sürüklemişti onu, ama bir çocuğa karşı nasıl savaşmasını beklerlerdi.
Eğer bir eliyle Draco'yu da gazeteciler arasından çekmeye çalışmasaydı dönüp hepsine sövebilirdi. Kendi ofisini es geçip peşinde Draco'yla beraber, Hermione'nin ofisine girdiklerinde ise kıpkırmızı bir Hermione ile karşılaştılar. Ron odanın bir köşesine sinmişti.
"Neler oluyor Herm?"
"Blaise kayıpmış. İşaretin ertesi günü sırra kadem basmış." diye titrerken elinde buruşturduğu mektubu Harry'ye doğru uzattı.
Pansy'den gelen mektupta Blaise ile alakalı şüphelerini ancak yardıma hazır olduğunu yazıyordu.
O an da kapı savrularak açıldı. Dean telaşlı görünüyordu. Çok telaşlı. Gergin odada gözlerini dolaştırdı. Gözleri Hermione ile buluştuğunda sadece "Colin." dedi.
~•~•
"Öldüğümü sandılar." dedi Colin.
Küçük bile sayılabilecek bir yatağın içinde çelimsizliğiyle kaybolacak gibi duruyordu.
Dean onu bulan insanları sorgulamıştı. Ölüm Yiyenleri yakalayabilecekleri hiçbirşey çıkmamıştı.
Yarı çıplak ve işkence görmüş olan adamı St.Mungo'ya getirmişlerdi. Colin'i görünce Li bakanlığa haber vermişti. Şansına Dean'e ulaşmıştı.
Draco kapının eşiğinde diğerlerini izliyordu. Genç adamın hali berbattı. Nedense kendisini suçlu hissediyordu. Kid'i bulmak için daha çok çabalasaydı bunlar olmayacaktı diyordu kendine.
Ron'un sorusuyla kısa süren sessizlik bölündü.
"Colin, biliyorum şimdi sırası değil ama verebileceğin her isme ihtiyacımız var.""Carrow kardeşler, Rookwood, Macnair ve.." kaşlarını çatmaya bile hali yoktu, bir nefes daha aldıktan sonra "Umbridge." dedi.
Hermione'den anlamsız bir nida çıktı. Harry, elinin üzerindeki eski yaranın sızladığını hissetti.
"Muggle eşyalarında çalışan Amany'yi de onlar öldürmüşler."
"Uzun zamandır içimizdeler yani." Ron köpürmek üzereydi. Dean'e döndü.
"Bakanlığa dön. Departman ayrımı yapılmaksızın herkesin sorgulanmasını istiyorum. Veritaserum kullanın."Dean kafasını sallayıp hasta odasından çıktı.
"Neler biliyorlar?" diye sordu Harry.
Genç adam zayıf hareketlerle Draco'ya bakmaya çalıştı. Draco farkedip Colin'in yanına gitti ve yatağın yanında diz çöktü. Harry de arkasına geçip Draco'nun omzuna elini yerleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azkaban'dan Yankılanan Çığlık (Düzenleniyor)
Fanfic[Tamamlandı](smut+fluff+action+drama!) Harry, Draco'nun da aynı şeyleri düşündüğünü asla tahmin etmeksizin adamı banyoya götürdü. Temiz kıyafetler ve havlular verdikten sonra şansını denemek istedi. "Yardım istemediğine emin misin?" dedi. Arsız bir...